İkiniz uzun zamandır birlikte çalışıyorsunuz ve 2014 yılında Ebola krizi esnasında agresif bir şekilde bir araya geldiniz. | TED | لقد عملتما أنتما الاثنان معًا لوقت طويل جدًا، والتقيتما في ظروف سيئة عند نشوب أزمة إيبولا في عام 2014. |
Dünyamızın sağlığı denizlerdeki koşullara çok sıkı bir şekilde bağımlıdır öyle ki bu değişimlerin anlatılamayacak kadar çok fazla sonucu olacaktır. | Open Subtitles | سلامة كوكبنا مرتبطة ارتباطاً وثيقاً مع ظروف البحر بحيث أن هذه التغيرات قد تجلب عواقب لا تُعد ولا تحصى على العالم |
O... ailevi bir durum söz Acil matkap yok muafiyet. | Open Subtitles | طرأ لهُ ظروف عائلية فجأة. لا توجد إعفاءات للحالات الطارئة. |
Benim çok acil durumlarda o kelimeyi söyleme yetkim var. | Open Subtitles | أنا م سموح لي أن أقولها في ظروف طارئة خاصة |
Savaşın içerisindeki şartların bir kurbanıydı, zamanın acımasız şartları ona hücum etmişti. | TED | ضحية ظروف حبسته في الحرب، اصطدمت به بكل قسوة ظروف الزمن القاسية. |
Herkes farkında olsun diye daha iyi çalışma koşulları istiyoruz. | Open Subtitles | نريد ظروف عمل أفضل، حتى يتسنى لجميع على علم بها. |
Bu kadınlar, seslerini duyurabilmek için çok zor şartlarda yoğun bir şekilde çalışıyorlar. | TED | وهذه النسوة تعمل بجهد كبير لكي تعبر عن نفسها .. في ظروف شديدة الصعوبة |
Ancak oraya vardığında, amcasının gizemli bir şekilde öldüğünü ve arsadaki bir mozoleye gömüldüğünü öğrenir. | TED | لكن بمجرد وصوله إلى هناك، وجد أن عمه قد توفي في ظروف غامضة وتم دفنه في ضريح في الملكية العقارية. |
Liste bu şekilde uzar gider. | TED | و هذه الديناميات أشد حدة في ظل ظروف الفقر, |
Çok tuhaf bir durum belki, çünkü ikimiz de aynı kadına aşığız. | Open Subtitles | ربما تكون ظروف غريبة أن يكون علينا أن نحب نفس المرأة. |
Çok tuhaf bir durum belki, çünkü ikimiz de aynı kadına aşığız. | Open Subtitles | ربما تكون ظروف غريبة أن يكون علينا أن نحب نفس المرأة. |
Seni yoldan arıyorum. Şehre geri dönmem gerekiyor. Acil bir durum meydana geldi. | Open Subtitles | لابد أن أعود إلى المدينة هناك ظروف طارئة |
- Bu tarz durumlarda sadece ama sadece bu numarayı aramamı söylemiştin. | Open Subtitles | لطالما أخبرني أن أتصل بهذا الرقم وهذا الرقم فقط في ظروف كهذه |
Yine söylüyorum, bu deneyde ilkel şartlar taklit edildi. koşullar çok pisti. Steril laboratuvar şartları kullanılmadı. | TED | لكن من جديد، هذه التجربة تُجرى في ظروف بدائية، ظروف فوضوية جداً، لا تشبه ظروف المختبرالمجدبة. |
Her akşam, aynı saatte, yarım saatliğine, hava nasıl olursa olsun. | Open Subtitles | لمدة نصف ساعة تماما مهما كانت ظروف الطقس. |
Seni hiçbir koşul altında "almayı" deneyemem. | Open Subtitles | تقريباً لن أحاول أن أضايقكِ تحت أي ظروف. |
Hiçbir şart altında kütüphaneden dışarı çıkarılmamalı. | Open Subtitles | لا يَجِبُ أنْ يُؤْخَذَ مِنْ المكتبة تحت أية ظروف. |
Beklenmedik bir durumu olmazsa tam desteğinle, kurula gerek kalmadan serbest bırakılabilir. | Open Subtitles | منعاً لأية ظروف غير متوقعة، بدعمك الكامل أمام المجلس، قد يُطلق سراحه بعد فترة وجيزة |
Peru'daki kâğıt fabrikamızın çalışma koşulları hakkındaki 60 dakikalık bölümle mi ilgili? | Open Subtitles | هل هذا بسبب مقطع الستون دقيقة حول ظروف العمل طاحونة الورق الليبرو؟ |
Hiç bir biçimde, ismimi kullanmayacaksınız ve kaynaklarınızı açıklamayacaksınız. | Open Subtitles | لا يمكنك تحت اي ظروف ان تستخدم اسمي او ان تكشف اين وكيف حصلت علي المعلومات |
Hiçbir koşulda ve hiçbir şekilde birbirinize gerçek isimlerinizi söylemeyeceksiniz. | Open Subtitles | بدون أية ظروف لانريد أي واحد منكم أن يعامل الآخر بأسمائكم الدينية |
Eğer insanlar bu iş koşullarını katlanmaz bulur ise, ayrılmakta özgürler. | Open Subtitles | ان وجد الناس ظروف العمل هذه لا تحتمل فهم أحرار ليغادروا |
uygun koşullar altında daha çok tahribat yaratmanın kısa yoludur. | TED | في ظروف ملائمة، إنه طريق قصير نحو المزيد من الدمار. |
Birçok grup depresyon, şizofreni ve bipolar gibi durumları ve uyku bozukluğu açısından neler olduğunu araştırıyorlar. | TED | الكثير من المجموعات، العديد منهم يدرسون ظروف مثل الاكتئاب، والفصام والاضطراب الوجداني، وما يحدث من حيث اضطراب النوم. |
İyiyim, İskoçya'daki hava durumunu bilirsin. | Open Subtitles | حسنا , لقد اعتدنا على هكذا ظروف في اسكتلندا |