Bir şeyler ters gittiğinde, zaman zaman rastgele ...kontroller için bizi gönderirler. | Open Subtitles | إنهم يرسلوننا من أجل تفتيش عشوائي أحيانا عندما يكون هناك خطأ ما |
Ömrünü rastgele kurbanları öldürerek geçirdi, sonra birden Spicer'ın peşine düştü. | Open Subtitles | هو امضى حياتى يقتل بشكل عشوائي ثم فجاة يتجه الى سبايسر |
Panzehiri bulana kadar buradaki sıvı ve tozları rastgele karıştıracağım. | Open Subtitles | سأقوم بخلط السوائل والمساحيق بشكل عشوائي حتى نحصل على العلاج |
Kimileri yaşar kimileri ölür- her şey rasgele gibi değil mi? | Open Subtitles | لكل من عاشوا أو ماتوا يبدو انه عشوائي أليس كذلك ؟ |
Ama o işi İnsan Kaynakları'ndan sıradan bir adama verdi. | Open Subtitles | تقدم عملها إلى رجل ما شخص عشوائي من الموارد البشرية |
Bir online eş arama sitesi bizi rastgele birbirimizle eşleştirmişti. | Open Subtitles | موقع مواعدة غرامية على الأنترنت بشكل عشوائي حصل بيننا تطابق |
rastgele bir atış mıydı yoksa birisi onları nişan mı almıştı? | Open Subtitles | لكن هل كان اطلاق نار عشوائي أم كان شخص ما يقصدهما؟ |
Yani bir adam rastgele atanmışsa onu tanıyor olamazsın, doğru muyum? | Open Subtitles | أعني ما الفائدة أن يعينوا لك شريكا في الغرفة بشكل عشوائي |
- rastgele bir hedef değildim. Piyano teli. Adam profesyonel. | Open Subtitles | لم يكن شخص عشوائي إنه سلك بيانو ,هذا الرجل مُحترف |
Belki, rastgele sandıklarımız gerçekleşmek üzere bir bilgisayar tarafından programlandı. | Open Subtitles | رُبما أن ما يبدو عشوائي .قد تمَّ برمجة حدوثه مُسبقاً |
Uzak bir yerdeki aynı soyada sahip, yaşlı, rastgele bir adamı öldürdü. | Open Subtitles | فقد قتل رجلك شخصاً مسناً بشكل عشوائي في منطقة تحتوي أغصان كثيرة |
Saniyede bir milyar rastgele sayı üretmek için kuantum etkisini ölçüyor. | TED | يقيس التأثيرات الكمية ليصدر مليار رقم عشوائي في الثانية. |
Böylece, rastgele genleri değiştirmeye ... ... uzun ömürlü hayvanları aramaya başladık. | TED | بدأنا في تغيير الجينات بشكل عشوائي بحثاً عن حيوانات طويلة العمر |
Benzer tekniği rastgele dizilmiş 4,140 rakamın sıralamasını yarım saat içinde hatasız ezberlemek için kullanmıştı. hatasız ezberlemek için kullanmıştı. | TED | استخدم تقنية شبيهة لحفظ الترتيب الدقيق لـ 4140 رقم ثنائي عشوائي في نصف ساعة |
Kalabalığın içinde rasgele bir cinayet gibi duruyor, aslında dikkatle planlanmış bir cinayet. | Open Subtitles | ما يبدوا أنه قتل عشوائي بالزحام هو عبارة عن قتل مخطط له بعناية |
Noktaların rasgele desenine benziyorlardı, ama değillerdi. | TED | هذه تبدو كشكل عشوائي من النقاط لكنها ليست كذلك. |
Görevli adli tıp uzmanı, bıçaklama izlerinin sıradan olduğuna karar vermiş. | Open Subtitles | أسخلص الطبيب ، أن الجروح التي أصيبت بها من قطع عشوائي |
sıradan bir sayının test edilmesi çok daha zordur. | TED | عدد فردي عشوائي يتطلب الكثير من الجهد لاختباره. |
Siz sadece gelişigüzel harfler hayal edin. | TED | ولكن تخيلوا انه مجرد خليط عشوائي من الحروف حقا. |
Bu tesadüf karşılaşmanın hayatımda çok büyük bir etkisi oldu. | Open Subtitles | اذا لقاء عشوائي كان له هذا التأثير الضخم. على حياتي. |
Araştırmamızın görünmezlikle bir ilgisi yoktu. Bu tesadüfi bir reaksiyondu. | Open Subtitles | بحثنا ليس له علاقة بالخفاء هذا كان ردّ فعل عشوائي. |
Barda bulduğun Öylesine bir adam da olabilirim. | Open Subtitles | قد أكون مجرد رَجٌل إلتقطتهِ بشكل عشوائي من حانة |
onun için orda olması rastlantı değildi. | Open Subtitles | لذلك هو لن يكون هناك بشكل عشوائي |
Zira, Ekim ayının bu ilk Cumartesi günü Jean-Jacques herhangi bir yere gitmiyor. | Open Subtitles | في هذا السبت الأول من أكتوبر، لن يتجه جان جاك إلى مكان عشوائي. |
Sen adi, gelişi güzel, hilekar, yüzeysel, şehvet düşkünü birisin. | Open Subtitles | أنت عشوائي فاسد، الشهواني الضحل المخادع. |