Başka kimsesi olmadığı ve birine mektup yazmak zorunda olduğu için bana yazmıştı. | Open Subtitles | كتب لي لأنه ليس لديه أحد آخر و كان عليه أن يكتب لأحد |
- Evet, ama 6.sınıfı tekrar etmek zorunda olduğunu duydum | Open Subtitles | أجل، لكنني سمعت أنّ عليه أن يعيد الصف السادس اخرس |
Çünkü onun. hiç kimse için kılını kıpırdatmasına gerek yoktu. | Open Subtitles | لكن ذلك لأن بولي لم يكن عليه أن يتحرك لأحد |
Sadece günlük hayat lisanı için bize kafiyeli şiirler okuması mı gerekiyor? | Open Subtitles | ألا تكفي مصطلحات الحديث اليومي أم ينبغي عليه أن يقرأ لنا القصائد |
Evet,vücudunun dışına çıkması lazım, ki bu şekilde macerası ona görüntü olarak gelsin. | Open Subtitles | نعم، عليه أن يتفوق على جسده إذا يبدوا أن المهمّة تتعتمد علي تأملاته |
Şimdi kesinlikle karar vermesi gereken şey, aralarındaki ilişkinin ne olduğuydu. | Open Subtitles | ما كان ينبغي عليه أن يُقرره بجزم الآن، هو العلاقة بينهم. |
ve o bir de yaşlılar evindeydi, bir huzurevinde diğer yaşlı insanlarla beraberdi, bu yüzden tam olarak diğerleri gibi görünmesi gerekiyordu. | TED | وانه أيضا في منزل قديم ، وانه في دار رعاية المسنين حول مسنين آخرين ، لذلك كان عليه أن يشبه بالضبط الآخرين. |
Tanık kendisine gösterilen 6 kişiden birini seçmesi gerektiğini varsayabilir, değil mi? | Open Subtitles | بالضبط فإن شاهد العيان كان عليه أن يختار أحد هؤلاء الستة أشخاص |
O da onun ahirette bunun için ödemek zorunda anlamına mı geliyor? | Open Subtitles | هل هذا يعني أن عليه أن يدفع الثمن بعد موته أيضاً ؟ |
Babanın arabasının çalışmayacağından ve ona seninkini vermek zorunda kalacağından emin oldun | Open Subtitles | تأكّدت أنّ سيّارة أبيك كانت معطّلةً لذا سيجب عليه أن يستعير سيارتك |
Harika bir pit stop olabilir ama yine de güvenlik aracını geçmek zorunda! | Open Subtitles | لقد كان توقف رائع ولكنه لا زال عليه أن يهزم تلك السيارة السريعه |
O da mecburen bu tarz işlere girmek zorunda kalmış. | Open Subtitles | لذا، كان عليه أن يأخذ الوظائف ذات النهاية المسدوده، كهذه |
Annesine ilaç almak için, çalmak zorunda kalan, önemsiz bir hırsız değil. | Open Subtitles | ليس لصّ صغير الذي كان عليه أن يسرق ليدفع ثمن دواء أمّه. |
- Onun bilmesine gerek yok. Ayrıca o da aynısını yapardı. | Open Subtitles | ليس عليه أن يعلم بالإضافة إلى أنّه كان سيفعل الشيء نفسه |
Ve artık bu savaşı kazanmak için enerji sarfetmesine gerek yoktur. | Open Subtitles | وليس عليه أن يقدّم جهد إضافي ليفوز في قتاله ضد الجاذبية |
Filmleri sorumlu doktora göstermemiz gerekiyor. İzin belgelerine ihtiyacımız var. | Open Subtitles | طبيب المقيم عليه أن يرى هذه الأشعة نحتاج إلى موافقته |
İyi bir yapımcı yarısıyla da halledebilir ama yazarlar ve yönetmenler de gerekiyor. | Open Subtitles | المنتج الفطين يستطيع صنعه بنصف المبلغ، لكن يجب عليه أن يعرف الكتّاب والمخرجين. |
Ancak, DNA'nın bir şeyi hatırlaması için, bir şekilde değişmesi lazım. | TED | لكن لكي يتذكر الحمض النووي أن شيئًا ما قد حدث، عليه أن يتغير على نحو ما. |
- Yardım mı? Gördüğüm kadarıyla yardım etmesi gereken sensin. | Open Subtitles | الأمر الذي يبدو لي هو انك من عليه أن يساعدني |
Küçük bir zıpkın gibi bir aletle kafatasını delip, beynine ulaşması gerekiyordu. | Open Subtitles | كان عليه أن يثقب الجمجمة و يصل للدماغ بشيء مثل رمح صغير |
Daha iyi görebilmek için kafamı kazıması gerektiğini söyledi. Hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | أخبرني أنه عليه أن يحلق شعري حتى يحصل على نظرة أقرب لها |
O da, ben de biliyorduk ki, beni bırakmak zorundaydı. | Open Subtitles | كان يعرف و كنت أعرف أنة كان عليه أن يتركني |
Eğer bir havyan tek giderse, direkt olarak geriye dönmesi gerekecek. | TED | إذا حيوان واحد عبر لوحده يجب عليه أن يعود مرة أخرى |
Adamın monologu var, üstelik kadınlar tuvaletini temizlemesi de gerekmiyor. | Open Subtitles | يحصل على مونولوج ولا ينبغي عليه أن ينظف غرفة السيدات |
Tanıdığımız biri olmalı, kapalı bir yerde kar maskesi giyiyor. | Open Subtitles | ، عليه أن يكون أحد من معارفنا يرتدي القناع بالداخل |
Yani atoma başka bir elektron eklemek istersek en üst katta boş yer olup olmadığını kontrol etmesi gerekir | Open Subtitles | لذلك إذا أردنا أن نضيف إلكتروناً آخر إلى الذرة فإن عليه أن يبحث عن مكان فارغ في الطابق العلوي |
Tamam, tamam! Kız Yahudiydi. Böyle bir şeyi yapmaması gerekirdi. | Open Subtitles | حسنا,حتى إذا كانت يهوديه لم يكن عليه أن يفعل ذلك |
Vittorio'nun eşi aradı Eve gitmesi gerekti. | Open Subtitles | زوجة فيتوريو إتصلت ,كان . عليه أن يذهب للمنـزل |
Bu sebeple, kendini suçlar... Sessiz bir suçlamadır bu ki bunun çözümlenmesini daha da güçtür sessiz bir kendini suçlama. | TED | لهذا السبب, عليه أن يلقي اللوم على نفسه. انها ملامة صامتة, والتي من الصعب جداً أن تُحل, ملامة النفس الصامتة. |