Nüfusu 5 bini aşan her kentte Sivil Savunma ekipleri kurulmuştur. | Open Subtitles | فرق الدفاع المدنى تشكلت فى كل مدينة من سكان كل مدينة |
Ya kadınlar? Çalışma 15 -- erkeklerden hiç farkı yok. | TED | ماذا عن النساء؟ الدراسة رقم 13: لا فرق بينهن والرجال. |
Bu önemli bir farklılıktır, çünkü, tamamen farklı iki morfolojiyi işaret eder. | TED | وهذا فرق مهم لأنه يفرق بين نوعين مختلفين تمامًا من الأشكال التضريسية. |
Onunla, her gün ilgilendiğim Bicêtre'deki o geri zekâlılar arasında bir Fark göremiyorum. | Open Subtitles | لا أجد أي فرق بينه وبين المعتوهين المساكين الذين تحت رعايتي في بيكاتر |
En kısa sürede tahliye ekipleri gerekiyor. Anlaşıldı mı? Buraya tahliye ekibi gerekiyor. | Open Subtitles | نريد فرق الإسعاف هنا بأسرع ما يمكن، هل تلقيتم هذا، نريد فرق الإسعاف |
Altı farklı takım farklı şehirler için. Her takım beş kişiden oluşuyordu. | Open Subtitles | .ست فرق مختلفة من مدنَ مختلفة كل فريق يتشكلُ من 5 أفراد |
Çok komik, önü de arkası da aynı. O zaman muhtemelen Fark etmez. | Open Subtitles | سخيف جداْ , الأمام والخلف متشابهان إذن من المحتمل انه لا يوجد فرق |
Ameliyathane bayağı kalabalık olacak doğum uzmanlarından oluşan üç ekip. | Open Subtitles | سيحصل ازدحام صغير هنا، فستأتي ثلاث فرق من أخصائيي الخدّج. |
Her organizasyonda bunun gibi önemli bir çok insan ve makina takımları var. | TED | والآن، سيكون هناك العديد من فرق البشر والآلات الهامة جدًا في كل تنظيم، |
Bize yardımcı olacak kurtarma ekipleri bir saat içinde orada olurlar. | Open Subtitles | قد نتمكن من الحصول على فرق البحث والإنقاذ بعد ساعة. ساعة؟ |
Arama ve kurtarma ekipleri kontrol altına almıştı ve ne yaptıklarını biliyorlardı. | TED | فرق البحث والإنقاذ أخضعت الكارثة تحت السيطرة وعرفت ما كانت تفعل. |
Dünya ile uzaydaki soğuk arasında büyük bir sıcaklık farkı var. | TED | يوجد فرق درجات حرارة كبير بيننا هنا على الأرض وبين برودة الفضاء. |
Şu anda Mars ile zaman farkı yaşamamızın sebebi, bir Mars gününün bir Dünya gününden daha uzun olması. | TED | السبب وراء وجود فرق في التوقيت على المريخ الآن، عن الوقت الذي نحن فيه هو أن اليوم المريخي أطول من يوم الأرض. |
O farklı. Çevrede kimse yok sadece bir kamera var. | Open Subtitles | هنالك فرق هناك لا يوجد أي احد بجواري, فقط الكاميرا |
Yaşlı ve mutsuz olmakla başına bir tabanca dayamak arasında büyük Fark var. | Open Subtitles | فرق كبير بين أن تكون عجوز وحزين وبين أن تضع مسدس على رأسك |
Özel Tim ve bomba imha ekibi tüm okulu aradı. | Open Subtitles | فرق التدخل السريع و خبراء المتفجرات قاموا للتو بتفحص المدرسة |
Herbiri haritada kendine ayrılmış bölgeden sorumlu olacak altı takım olacak | Open Subtitles | سيكون هناك ستة فرق كل منها مكلف بجزء محدد من الشبكة |
Amaca zarar veren şey, aynı hastalık üzerinde çalışan dört tane çekirdek bilim adamı takımı olup bunların birbirleriyle konuşmaması. | Open Subtitles | يوجد نتائج عكسيه من عُلماء الأربعة فرق الأساسيه الذين يعملون جميعا على نفس المرض ولكن لا يتحدثون مع بعضهم البعض. |
Harika bir ekip oluşturduğunuzu nasıl bilirsiniz? | TED | عندما يقوم المدراء ببناء فرق عظيمة، ستعرفون ذلك. |
Eğer siz ve diğer SG takımları olmasaydı, bizim burada yapacak işimiz olmazdı. | Open Subtitles | بالطبع سيدي , لولاكم و باقى فرق إس جي , لكنا بلا عمل |
ikili takımlar halinde ortağınızla birlikte, uçağın düşmesini engellemek için elinizden geleni yapacaksınız. | Open Subtitles | ،في فرق ثنائية، برفقة شريككم قوموا بكل ما هو ضروري لإبقاء الطائرة تحلق |
Ama değiştim ve hayatımda önemli bir şey yapıp farklılık yaratacağım. | Open Subtitles | لكنني تغيرت وسوف اقوم بفعل شيء هام في حياتي وسأحدث فرق |
İki: İdarenin görevi insanları kontrol etmek değil, iyi ekipler oluşturmak. | TED | الدرس الثاني: وظيفة الإدارة ليست للسيطرة على الناس، انها لبناء فرق عظيمة. |
farklı tipte su dalgalarını inceleyen cankurtaran botu ekiplerini eğitiyor. | Open Subtitles | كان يستخدم لتدريب فرق قارب نجاة للتعامل مع مستويات مختلفة |
Üçüncü olarak da, tuzağa düşmüş rakunları kurtarma ekiplerinin kurulması. | Open Subtitles | ثالثا, تنظيم فرق الانقاذ لتحرير الراكون الذي تم سقوطهم بالفخ |