ويكيبيديا

    "في مثل" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • şekilde
        
    • böyle
        
    • Gecenin
        
    • yaşımda
        
    • gibi bir
        
    • Senin kadar
        
    böyle bir durumda insanlar genellikle dünyayı doğru bir şekilde algılamaktansa gruplarıyla olumlu bir ilişkide olmaya daha motive olurlar. TED في مثل حالة كهذه، يكون الناس غالباً متحمسين للحفاظ على علاقة إيجابية مع جماعتهم أكثر من تصور العالم بشكل دقيق.
    Eğer arabanın içinde manuel olarak biz sürüyor olsaydık, ne şekilde reaksiyon vereceğimiz, kasıtlı bir karar olarak değil, bir reaksiyon olarak görülürdü. TED إذا كنا نقود في مثل هذا الزحام على الوضع اليدوي أياً كان تصرفك سيُفهم أنه أتُخذ هكذا ببساطة ردة فعل ليس قراراً مُتعمداً
    böyle bir yerde çalışmak da çok canımızı sıkmıyor tabii ki. TED ،وأن القيام بهذا في مثل ذلك المكان لن يتسبب في أضرار
    Gecenin bu vaktinde burada ne yapıyorsun, getirdiğin bu yaratıkla? Open Subtitles مالذي تفعلينه هنا في مثل هذا الوقت؟ وتحضرين هذه المخلوقة؟
    Benim yaşımda bir adam sabahları kazanı çalıştırmak için bir yudum içkiye ihtiyaç duyar. Open Subtitles رجل في مثل حالتي هذه بحاجة إلى القليل من الشخير في الصباح، يُسخّن بهذا الغلايات أجل
    Senin gibi bir adamla bu saatte Central Park'ta mı? Open Subtitles رجل مثلك في الحديقة المركزية في مثل هذا الوقت ؟
    Senin kadar sevimli birinin bu denli itici olması çok şaşırtıcı. Open Subtitles يدهشني أن يكون شخصا في مثل فتنتك متلاعبا إلى هذا الحد
    Beni bulmasının nedeni de iki olaydı: Çok yakın bir arkadaşım, genç, benim yaşlarımda, beklenmedik bir şekilde pankreas kanserinden ölmüştü ve sonra evlenmeyi düşündüğüm kız arkadaşım beni terk etti. TED وجدتني هذه الأداة بسبب أمرين: صديق مقرب جدًا، وهو رجل شاب، في مثل عمري توفي بسب سرطان البنكرياس بشكل غير متوقع، ومن ثم صديقتي، التي اعتقدت أنيّ سوف أتزوجها قد هجرتني.
    Jonas'ın yaptığı oraya gidip böyle yerlerde olan kötü koşullara yüzeysel bir şekilde bakmak değildi. TED ما فعله جوناس لم يكن فقط الذهاب وألقى نظرة سطحية على الأوضاع المروعة الموجودة في مثل هذه الأماكن.
    Bu şekilde küçümseme. Onlarda sıradışı bir cazibe vardır. Open Subtitles لا تتسرع برأيك في مثل هذه الأشياء توجد منهن من لهن سحر خارق
    böyle bir zamanda bu senin için iyi bir teselli olmalı. Open Subtitles يجب أن يكون ذلك راحة حقيقية لك في مثل هذا الوقت.
    Vatandaş olarak, böyle bir suçu araştırmak görevin değil mi? Open Subtitles كمواطن أليس من حقك أن تحقق في مثل هذه الجرائم؟
    - Gecenin bu saati ve arka kapıdan giriyorsun. Open Subtitles عبر الباب الخلفي في مثل هذا الوقت من اللّيل
    Sorabilir miyim Gecenin bu saatinde majesteleri ayakta ne yapıyor? Open Subtitles هل لي أن أسأل لما فخامتك مستيقظ في مثل هذة الساعة الموحشة؟
    Elbette altıma işedim.Benim yaşımda herkes altına işer.Bu son modadır. Open Subtitles طبعاً فعلت ، في مثل عمري الجميع يتبول على بنطاله ، هذا أروع شيء
    Benim yaşımda bir adamın iyi bir gece uykusuna ihtiyacı vardır. Open Subtitles بالنسبة لرجل في مثل عمري فإنه يحتاج للنوم الليلي الجيد
    Ve bu yüzden rekabetçi avantaj elde edebilmek için öylesine büyük bir kitleye yatırım yapmak gibi bir mantık buldu. TED وأوجد ذلك منطقًا للاستثمار في مثل هذا النوع من الكتلة الساحقة من أجل تحقيق ميزة تنافسية.
    Dalga mı geçiyorsunuz? Bunun gibi bir günde kaç erkek ceketi olduğunu biliyor musunuz? Open Subtitles هل تعلم عدد معاطف المطر الموجودة هنا في مثل ذلك الجو؟
    - Tekil olarak Senin kadar kuvvetliler, grup olarak... Open Subtitles علمياً ، إنهم تقريباً في مثل قوتكِ .. كمجموعة ، إنهم
    Senin yaşlarında, daha yaşlı bir adamı çok çekici bulabilirsin... fakat O, Senin kadar saf değildir. Open Subtitles في مثل عمرك يمكنك أن تهبطي لــ رجل مسن نوعاً ما لكنّه ليس بسيط مثلك

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد