ويكيبيديا

    "في وقت" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • daha
        
    • Bir ara
        
    • saatte
        
    • sonra
        
    • sefere
        
    • da
        
    • çok
        
    • gün
        
    • Bazen
        
    • saatinde
        
    • anda
        
    • zaman
        
    • zamanda
        
    • zamanında
        
    • başlarında
        
    daha ziyade, bir çeşit politik aksiyondu seçildiğim sırada kullanılabilir şehir bütçesinin sıfır virgül birşeyler olduğu bir çevrede bir aksiyon. TED بل كانت شكلا من أشكال العمل السياسي في وقت كانت فيه الميزانية المتاحة للمدينه بعد انتخابي ، اكثر بقليل من الصفر
    Üstelik bunlar erken oluşan unsurlardır, sizin farklı bir dili benimsemeniz için siz daha ana okuluna giderken bu eğitim verilmeye başlanmalıdır. TED و هذه هي العوامل التي تحقق في وقت مبكر و التي بدورها تعطيكم بعض الشعور عندما تعطي مبتدئ دروسا في لغة أخرى
    Belki Bir ara okumanız için bir şey gönderirim. -Olur. Open Subtitles ربما يمكنني أن أرسل لك شيئا لقراءة في وقت ما؟
    Bir ara buraya geri gelebiliriz de. - Bunu yapabilirim. Open Subtitles أتعرف، أنا لا أمانع بالعودة هنا للزيارة في وقت ما
    Eve çok geç saatte geldiği için ona kızmayacak mısın? Open Subtitles ألن تعاتبها لقدومها إلى المنزل في وقت متأخر جدًا ؟
    360 milyon yıl öncesine seyahat edelim, son dinazordan 6 kat daha da geçmişe, yani Devoniyen döneme; garip bir dünya. TED دعونا نسافر قبل 360 مليون سنة قبل ست مرات في وقت يرجع إلى آخر ديناصور إلى العصر الديفوني وهو عالم غريب.
    Hayır. Ama eğer eve daha erken gitmiş olsaydım karım şaşırırdı. Open Subtitles إذا عدت إلى البيت في وقت مبكر، وقالت انها مفاجأة سارة.
    Keşke daha önce tanışsaydık. Sizinle konuşmak çok hoşuma gitti. Open Subtitles ليتني قابلتك في وقت مبكر ، لقد استمتعت بالحديث معك
    Yine de bir öğrenciden barış zamanında duymak istediğimden daha fazla küfür duydum. Open Subtitles برغم أن ذلك السباب أكثر من اللازم بالنسبة لطالب عسكري في وقت سلميّ.
    O yıl daha sonra Sovyet yönetimi kendi nükleer güçlerinin gösterisini izlediler. Open Subtitles في وقت لاحق من ذلك العام، شهدت القيادة السوفيتية استعراضًا لقوتها النووية
    Betty buraya daha önce varabilirdim ama Elder beni hücreye tıktı. Open Subtitles بيتي كنت سأحضر في وقت أبكر ولكن أيلدن وضعني في السجن
    Diyecektim ki, Bir ara birlikte bir yerlere gitsek mi? Open Subtitles لقد كنت اتسائل هل ترغبين بالخروج معي في وقت ما؟
    Para üstünü Bir ara annem için geri geldiğinde verirsin, anlaştık mı? Open Subtitles حسنا، تعرف ماذا؟ أعطني الباقي عندما تعود لأمي في وقت ما، حسناً؟
    Hey, bir fikrim var. Üçümüz Bir ara toplanalım, ne dersiniz? Open Subtitles هيه ، لدي فكرة لماذا لانخرج نحن الثلاثة في وقت ما؟
    Ben uzun yoldan gideceğim. Aynı zamanda, tek bayan, yalnız başına, geç saatte... Open Subtitles أنا سَآخذُ الطريقَ الحلزونيَ بالإضافة لا أربد أن تمشى لوحدك في وقت متأخر
    Yemek atıklarımı iç bir malzemeye dönüstürmek için bunların içine koydum. ki böylece saklayabiliyor ve sonra gübre haline getirilebiliyorum. TED أضع مخلفات الطعام في هذا المجفف، الذي يحول الطعام إلي مادة داخلية، أستطيع تخزينها ثم أحولها لسماد في وقت لاحق.
    Yazık. Sizinle bir akşam geçireceğim için seviniyordum. Artık başka sefere. Open Subtitles كنت اتطلع للخروج معكم , على كل سنذهب في وقت اخر
    Bunun yarısının, 600.000 kişide, kalbinde kalıcı hasar meydana gelir ki bu durum sonradan çok kötü problemler yaşamalarına sebep olur. TED نصفهم تقريبا ،أي ٦٠٠ ألف لديهم ضرر دائم بالقلب التي من شأنها أن تسبب لهم مشاكل سيئة للغاية في وقت لاحق
    Bu sende kalsn. Bakarsn bir gün yine lazm olur. Open Subtitles يستحسن ان تحتفظي به قَدْ تَحتاجُه ثانيةً في وقت ما.
    Bazen gel yanıma konuşalım, tatlım. Ben havalı olabilecek bir şeyler biliyorum. Open Subtitles تعالي ياعزيزتي وحدثيني في وقت لاحق اعرف ماذا يلزم المرء ليكون رائعا
    Patrick Clarkson'ın cinayet saatinde nerede olduğunu ispatlayabildiğimi söylesem fikrinizi hiç mi değiştirmezsiniz? Open Subtitles لأين كان ليلة أمس في وقت الجريمة، ذلك لا يُغيّر رأيك في اللحظة؟
    Bu her atom aynı anda iki farklı yerde demektir, buda şu anlama gelir, küçük metal parçasının hepsi iki farklı yerde bulunur. TED وهذا يعني ان كل ذرة موجودة في مكانين مختلفين في وقت واحد وهذا يعني ان الجسيم المعدني موجود في مكانين في وقت واحد
    Bir kişi vaktinden önce butona basma sorumluluğunu kabul ederse, o zaman sadece robotun kimi ziyaret ettiğini bilmeleri gerekecek. TED إذا قبِل شخص واحد المسؤولية في وقت مبكر لضرب الزر. إذن هم فقط يحتاجون إلى معرفة من قد زاره الروبوت.
    Aynı zamanda, salgını ilk başlangıç zamanında görebileceğimiz bir yer. TED وتمكن أيضاً من كشف بداية إنتشار الوباء في وقت مبكر.
    İlk prova döneminin başlarında beyaz sanatçılarımızdan birisinin ırkçılık günlerinde Güney Afrika polis kuvvetleri üyesi olduğu ortaya çıkmıştı. TED وظهر في وقت مبكر من فترة تجارب الاداء بأن احد هؤلاء الفنانين البيض في منصبه السابق كان عضوا في قوى شرطة جنوب افريقيا

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد