Senin için, kendim bir şeyler yemeyi düşünemeyecek kadar endişeleniyorum. | Open Subtitles | إننى قلق عليك جداً أن تحلمى بأنك تأكلين أى شئ |
O işbirliği önerdiğinden beri iyi ama ben Misa için endişeleniyorum. | Open Subtitles | منذ أن قام بعرض ذلك ، ولكن أنا قلق على ميسا |
Başımı derde soktuğu için endişeli başka bir şey değil. | Open Subtitles | إنه قلق, لأنه ورطني في مشكلة وليس قلقًا على نفسه. |
Şunları buldum: Çoğu insan yanlış şey için endişe ediyorlar. | TED | وهذا ما وجدته: ينتاب معظم الناس قلق بشأن الأمر الخاطئ. |
Az önce onunla telefonda konuşuyordum. Sizin için çok endişeleniyor. | Open Subtitles | لقد تكلمت معه للتو على الهاتف إنه قلق جداً عليك |
Onun ailesi için mi endişeleniyorsun, yoksa arkadaşın için mi? | Open Subtitles | هل أنت قلق على عائلته أو صديقك؟ ذلك لمصلحته أيضاً |
Sadece kendin öğrenirsen yanlış bir şey düşünürsün diye endişelendim. | Open Subtitles | كنت قلق من أن تكوني فكرة خاطئة إذا اكتشفتي الأمر |
Mel, senin için endişeleniyorum. Son günlerde, çok az uyudun. | Open Subtitles | أنا قلق عليكِ يا ميل أنتِ بالكاد تنامين هذه الأيام |
Dürüst olmak gerekirse, eğer kocanı öldüren adamlarla yüzleşeceksek hepimiz için endişeleniyorum. | Open Subtitles | صرحتاً، إذا كنا سنتبع الأشخاص الذين قتلوا زوجك فأنا قلق بشأننا جميعاً |
Hayır, sadece bana söylemeni istiyorum, çünkü biz arkadaşız ve endişeleniyorum. | Open Subtitles | لا ،، أنا أحاول أن أجعلكَ تخبرني لأننا أصدقاء وأنا قلق |
Onu öldüreceği ve elimizde hiçbir şey kalmayacağı için endişeleniyorum. | Open Subtitles | أنا قلق أن تقتله وحينذاك لن يكون لدينا أيّ دليل |
Başkan rehinelerin durumunun farkında ve misyonerlerin güvenliği konusunda endişeli. | Open Subtitles | ،الرئيس مدرك تماما لحالة المختطفين .وهو قلق على سلامة الدعاة |
Sizden ne kadar az endişeli olursam, o kadar iyi. | Open Subtitles | كلما قل عددكم ، يكون أفضل بقدر ما انا قلق |
Günde 11 ila 15 saat, yetersiz istihkak cephedeki eşler ve oğullar için duyulan endişe kalıcı bir hastalık gibi bitkinlik. | Open Subtitles | عمل لساعات تتراوح بين 11 و 15 ساعه يومياً حصص طعام قليله جداً قلق على زوج أو أبن يقاتل على الجبهه |
Hayatım için tiyatro patronun yaptığı gibi endişe mi edeyim? | Open Subtitles | واعيش كل عمري في قلق ؟ مثل صاحب المسرح ؟ |
İçinde olanlardan endişeleniyor ya da içinde ne var hatırlamıyor. | Open Subtitles | إنه قلق بسبب مابه. أو إنه لا يتذكر ما به. |
Madem bu kadar endişeleniyorsun, Annemle babamı bekleseydik bari ? | Open Subtitles | إذا أنت قلق جداً هكذا فماذا اذا لم ننتظر والداى |
Senin için endişelendim. Kovulabilirdin bile. | Open Subtitles | إنا قلق على مؤخرتك,إما أن تصاب بالرصاص أو ُتركل خارج القسم |
Yoksa sen sokağın aşağısındaki aileye olanlar için mi endişelisin? | Open Subtitles | أو أنت قلق مما حدث. للعائلة التي في أخر الشارع. |
Evet, Bay Hastings'in neden endişelendiğini anlayabiliyorum. | Open Subtitles | أوه، نعم ، اني ارى كم هو قلق السيد هاستينغ |
Ben sadece, onlardan daha kötü olduğumuzu fark etmekten korkuyorum. | Open Subtitles | انا قلق فقط من ان نكتشف اننا سنكون اسوأ منهم |
Bir arkadaşım vardı ve insanlar onu merak ettiklerinde arayıp alışverişe gitmek ya da garajlarını temizlemeye yardım etmek isteyip istemediğini sorardı. | TED | لدي صديق ممن إذا قلق الناس عليه، فإنّهم يتّصلون به ويسألونه إن كان يرغب بالذهاب للتسوّق أو أن يساعدهم في تنظيف مرأبهم. |
İlkinde kız arkadaşının, üst derin hakkındaki tepkisi seni endişelendiriyor, değil mi? | Open Subtitles | أنت قلق بشأن ردِّ فعل بنتِكَ إلى قلفتِكَ في المرة الأولى، حقّ؟ |
Tutuklanacağı için kendimi kötü hissetmemden korkuyorsun, değil mi? | Open Subtitles | انت قلق على ان اشعر بالسوء لأنكم سوف تقبضون عليه, اليس كذلك ؟ |
Enerji komisyonu temsilcisi olarak bu birleşme hakkında ciddi endişelerim var. | Open Subtitles | بصفتي ممثّل عن لجنة الطاقة، يعتريني قلق عميق بشأن ذلك الإندماج |
Profesör de senin için yazdığı tavsiye mektubu hakkında endişelendi. | Open Subtitles | البروفيسور هو أيضاً قلق بشأن خطاب التوصية الذي كتبه لك |
Haksız mıyım? Geri döneceğiniz için gergin olmanız çok normal. | Open Subtitles | إنه شئ عادي أن اكون قلق المهم الرجوع عن دلك |