modifiye etmişler burda 30-40 kg. ağırlığında hiç bir işe yaramayan bir dingil var, | TED | بحيث تم إلغاء محور بوزن 30 إلى 40 كغ كان لا يفيد بشيء |
Youtube'den önce, onun için yaptığı sporun potansiyelini keşfetmenin hiç bir yolu yoktu, çünkü bu iş ile kelimerle iletişime geçemezsiniz değil mi? | TED | قبل موقع يوتيوب كان لا يمكننا مشاهدته على الاطلاق انه فعلاً مشروع رياضي محترف ولان مهاراته هذه لايمكن وصفها بالكلمات |
onun için de sorun yoksa sizlere sevgilimi takdim etmek isterim. | Open Subtitles | ولذلك، إن كان لا يمانع أريد أن أعرّفكم جميعاً على خليلي |
O bilmese de biz onun asil kanı taşıdığını biliyoruz. | Open Subtitles | نعلم إنه من دماء ملكية حتى وإن كان لا يعلم |
Önemli değildi, hayatım. Kaçtık ama yakalayıp geri götürdüler. | Open Subtitles | لقد كان لا شئ حبيبى ، لقد أمسكوا بنا و أعادونا و هذا كل شئ |
Düşünmek zorundaydım. Ne gerçekti ve ne değildi? | Open Subtitles | كان لا بد أن افكر ماالذي كان حقيقي ومالذي لم يكن؟ |
Bunu başka hiç kimse yapmayacaksa ikimiz tek başımıza yaparız. | Open Subtitles | وإذا كان لا أحد يريد أن يفعلها أنا وأنت سنفعلها وحدنا |
Önce hiç konuşmuyordu, şimdiyse çok fazla konuşmaya başladı. | Open Subtitles | في البداية كان لا يريد أن يتكلم والآن يتكلم أكثر من اللازم |
Bay Kramer'ın oğlunun ihtiyaçlarına duyarsız olduğunu hiç söyledi mi? | Open Subtitles | هل سمعتيها تقول أن السيد "كرامر"كان لا يحس بأحتياجات أبنه؟ |
Dışarıda hayatı tecrübe etmemesi seni hiç endişelendirmiyor muydu? | Open Subtitles | لا تقلق نفسك إذا كان لا يرى العالم ل يشعر على قيد الحياة؟ |
İlk baktığımda, orada hiç bir şey yoktu. | Open Subtitles | كان لا يوجد شيئا على الاقل ,كان هذا انطباعى الاول. |
Babamın orada oluşunu bile, hiç ama hiç dikkate almazdı. | Open Subtitles | كان أبى يتواجد أيضا لكن هذا كان لا يعنى شيئا لها |
Ama...aşkımız sanki senin, babasının, benim aşkımızmış gibi davrandı bir bakıma, onun için önemsizdi, ona hiçbir anlam ifade etmiyordu. | Open Subtitles | ولكن مع هذا فإنها تصرفت كأن حبنا,حبك,أبوها و أنا بشكل يوحي بأنه كان لا شيء لها لم يكن يعني شيء لها |
Kimseyle nokta koymayı düşündüğü falan yok onun, sadece bir kaç bardak şampanya içti ve... bir süre dinlendi. | Open Subtitles | إتها لم تتوقع أن تلهو مع أي شخص. تناولت قدحين من الشمبانيا و كان لا بد أن تستريح. |
Aslında, o kadar yaygara kopardı ki baltayı onun savurmasına izin vermek zorunda kaldım. | Open Subtitles | .. في الحقيقة هو أبدى الإهتمام .. .. بأنّني كان لا بدّ أن أتركه يستخدم الفأس بنفسه .. |
Bir sanatçıyı tanımak istersen, onun sanatına bakmalısın. | Open Subtitles | إذا أردت معرفة فنان، أنت كان لا بدّ أن تنظر إلى فنّه. |
Sanırım onun soyadı Beaumontus. | Open Subtitles | إذا كان لا بد أن أخمن أظن أن بومنت أسمه المسيحي |
Aslında bir abluka olsa da, abluka değildi. | Open Subtitles | ،فربما كان لا يعني به الحصار والذي كان هو المقصود في الواقع |
Uzakta bir lokomotifin çıkardığı ıslık sesi kulaklarımda o denli güçlü çınlıyordu ki acısı dayanılır gibi değildi. | Open Subtitles | صافرة قطار يسافر بعيدا كانت تهتز قويا في اذني هذا الألم كان لا يطاق |
O benim yaptığım gibi iki dünya, ata biner ama orada yenilmez değildi. | Open Subtitles | قللت انه عالمين فقط كما فعلت، لكن كان لا يقهر. |
Ama bu senin için yeteri kadar iyi değildi. | Open Subtitles | لكن ذلك لم يكن جيد بما فيه الكفاية لَك كان لا بُدَّ أنْ تَعْبرَ الخطّ |