| Sana söylemek istemiştim. Hepsini elime yazdım. Gördün mü Hepsi burada. | Open Subtitles | نويت إخبارك و كتبت كل شيئ علي يدي ، أتري ؟ |
| Ben seni daha da kızdırmak istememiştim, Hepsi bu kadar. | Open Subtitles | أنا فقط لم أرد أن يتصاعد الأمر، هذا كل شيئ |
| Dünyadaki her şeyin yanlış ve kirli olmasıda üzerimizden su gibi akabilir. | Open Subtitles | أنا أدع كل شيئ خاطئ وقذر في هذا العالم يعبث بي كالماء |
| Bir dakikalığına oradadır, sizin yanınızdadır ve her şeyin yoluna gireceğini bilirsiniz. | Open Subtitles | من دقيقة كان يسلط ضوئه عليك و تشعر ان كل شيئ بخير |
| Tanrım, her şeyden bu kadar uzakta kim yaşamak ister ki? | Open Subtitles | يا الهي,من يريد أن يعيش بعيد كل البعد عن كل شيئ |
| Her yere bakın, merdiven boşluklarına bütün koridorlara, her şeye bir daha bakın. | Open Subtitles | في المبنى، افحص كل شيئ و أعد فحص جميعُ السّلالم، المداخل، كل شيئ. |
| her şeyi tekerleklere taşıdık, yani tahrik motoru, direksiyon motoru, fren, Hepsi tekerlekte. | TED | ونواقل الحركة. لقد نقلنا كل شيئ إلى العجلات، بحيث يكون لدينا موتور القيادة، موتور المقود، الفرامل كلها في العجلة. |
| Hemen Hepsi 20 yaşından küçük... ve gerektiğinden fazla uzun boylu. | Open Subtitles | بعد كل شيئ , كلهم تحت العشرين وأطول مما يجب |
| Kambur seni vurmadıysa... kesin mühim bir nedeni vardır, Hepsi bu. | Open Subtitles | لو لم يطلق الأحدب عليك النار لقد كان لديه سبب قوي هذا كل شيئ |
| Bundan sonra televizyonun logosu görünüyor ve suikast duyuruluyor. Hepsi bu kadar. | Open Subtitles | في هذه اللحظة ظهر نموذج علامة مميزة وأعلن عن الإغتيال، هذا كل شيئ |
| - Ben hiçbir şey yapmadım. Yemin ederim, sadece okula kadar gittim. Hepsi bu. | Open Subtitles | لم افعل شيئا يا سوني لقد ذهبت الي المدرسع وهذا كل شيئ |
| O düşünce yavaşça aklımda gelişti ve her şeyin önüne geçti. | Open Subtitles | تماما تلك الفكرة ترسخت ببطء في عقلي واكتسحت كل شيئ اخر |
| Oraya her şeyin plana uygun olduğundan emin olmak için gitmişti. | Open Subtitles | هي كانت هناك كي تتأكد ان كل شيئ يسير حسب الخطة |
| Bu baban ve benim uzun süredir savaştığımız her şeyin sonu olur. | Open Subtitles | ستكون نهاية كل شيئ قاتلنا من أجله أبوك وأنا منذ مدة طويلة. |
| hayatımda daha önce bu kadar kaybeden birini görmedim. Herşeyini kaybetti. | Open Subtitles | لم ار اي شخص بحياتي يمحو كل شيئ,لقد خسر كل شيئ |
| Ona kalacağımızı, Hepsini bir günde çıkarmamıza gerek olmadığını söyledim. | Open Subtitles | قلت له علينا البقاء ولا داعى أن نفعل كل شيئ فى يوم واحد |
| Senle beraber senin evinde yaşıyor ve her şeye karışıyor. | Open Subtitles | أنت أخبرتني بنفسك هي تعيش معك بمنزلك كل شيئ بعم |
| Burada yaptığımız her şeyden sermaye oluşturduğumuza emin olmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أتأكد فقط أننا نستثمر كل شيئ لدينا هنا |
| - Her şey yolunda. Sen yatağına dön. - Saat on. | Open Subtitles | كل شيئ بخير , عودي فحسب إلي الفراش إنها الساعة العاشرة |
| Gerçekten güzel. herşeyin hesabı verildi, senin eski kabuğun hariç. | Open Subtitles | شيئ جيد بالفعل ، لكن تم اعتبار كل شيئ ما عدا محارتك القديمه |
| her şeyi birbirine toplu taşıma ile bağlayabilirsiniz ve en fazla insanın en fazla ihtiyaç duyacağı şeyleri mahallede sağlayabilirsiniz. | TED | من ثم يربط كل شيئ بوسائل انتقال ذات سعة عالية وبهذا يتم تأمين معظم ما يحتاجه الناس في تلك الأحياء. |
| 1 km yarıçapındaki tüm yolları kapattık. Her şey hazır. Tamam. | Open Subtitles | إغلقنا كل شيئ لمسافة نصف قطرها 0.6 ميل كلها جاهزة، إنتهي |
| herşey yolunda giderse, sondayı içeri sokarım kanaman başlar ve cenini çıkarırsın. | Open Subtitles | إن مضى كل شيئ بشكل طبيعي بعد وضعي للانبوب ستنزفين وسيخرج الجنين |
| - tüm bilgilere sahip değilsin. - Notla ilgili herşeyi biliyorum. | Open Subtitles | أنت لا تملك كل المعلومات أنا أعرف كل شيئ عن الملاحظات |
| baban herseyi bir kerede geri ödeyecek, yani büyük bir para tutturur tutturmaz. | Open Subtitles | والدك سيدفع كل شيئ عندما يكسب |