Bu tiyatrodaki ışıkların kullandığı elektrik sadece birkaç dakika önce üretildi. | TED | الكهرباء التي تمد انارة هذا المسرح بالطاقة تم توليدها منذ لحظات. |
Onun için en kötüsünü dilediğim anlar olduğunu inkar etmeyeceğim. | Open Subtitles | انا لا اُنكر, انه كانت هناك لحظات, تمنيت الأسوأ لها, |
Ben de öyle düşünmüştüm. Topuz kilit. Bir saniye, evlat. | Open Subtitles | أظن هذا لحظات قليلة صغيري أنا لا أنوي أن اؤذيك |
Birinci kısmı orada, çantamın içinde ikinci kısmı ise Az sonra getireceğim. | Open Subtitles | الجزء الأول في حقيبتي هناك والجزء الثاني انا سوف اخرج بعد لحظات |
Ödülü almadan hemen önce ne yapıyorlardı ise o hareket modelini tekrar edeceklerdir. | TED | ومهما كانت تفعل قبل لحظات من حصولها على المكافأة ستكرر ذلك النمط المعين |
İşte kontrol edebilirsiniz, kısayım ve Fransızım. biraz ağır bir Fransız aksanım var ve bu biraz daha belirginleşecek. | TED | إذن هكذا هو الأمر: يمكنكم الملاحظة، أنا قصيرة، أنا فرنسية، أملك لهجة فرنسية قوية، وهي ستكون واضحة خلال لحظات. |
Orada burada birkaç heyecanlı an yaşadım, ama, bilirsin işte, hepsi geçti gitti. | Open Subtitles | حسنا لدي بعض اللحظات المثيرة هنا وهناك ولكن كما تعرفين مجرد لحظات عابرة |
Oh, ben Birazdan giderim. Hala aramam gereken insanlar var. | Open Subtitles | ساذهب خلال لحظات ، مازال لدي بعض المكالمات التي أفعلها |
Bir kaç dakika öncesine kadar, bunun milyoner Ballon'un evi olduğunu anlayamamıştım. | Open Subtitles | حتى لحظات مضت .. لم أكن أدرك أنه .كان منزل المليونير بالون |
Bir kaç dakika önce, Senatör Martin, bu dramatik yalvarışı yaptı. | Open Subtitles | هذا و قد قامت السيناتور مارتين منذ لحظات بتسجيل هذا النداء |
Dinle Enrico sen aşağı git,iki dakika sonra gelirim. Bir tesadüf olmuş olmalı. | Open Subtitles | إسع ، إنريكو.. انزل للطابق السفلى وسألاقيك بعد لحظات على الأرجح كانت صدفة |
Bu ağaç evi yapma süreleri boyunca oldukça korkutucu anlar yaşandı. | Open Subtitles | طِوال الوقت يبنون بيت الشجرة هذا لقد كانت هناك لحظات مُخيفة |
Hayatta bazı anlar vardır, Lucas geçmişi temizleyip yoluna devam etmek zorundasındır. | Open Subtitles | هناك لحظات في الحياة، لوكاس حيث عليك التخلص من الماضي والمضي قدماً |
Bu dinlendirici süreç, birkaç saniye önceki yılgınlığı atlatıp problemin çözümünde derin bir kavrayışa ve ilginç yeni yaklaşımlara yönelmelerini sağlıyor. | TED | من هذه الفواصل تأتي أفكار عميقة ومقاربات جديدة مدهشة لحل المشاكل كانت مُحبطة بالنسبة لهم قبل لحظات فقط |
Hayatının en önemli savaşına çok Az bir zaman kaldı. | Open Subtitles | لأهم معركة في حياته الأكاذيب على بعد لحظات من هُنا |
- Lütfen ona... - hemen aşağı ineceğimi söyler misin? | Open Subtitles | هل تستطيعين من فضلكِ إن تخبريه إنني آتيه خلال لحظات |
Üzerine düşen şey biraz daha devam etseydi alevler ceketinde kalmazdı. | Open Subtitles | لحظات أخرى بهذا الشيء الذي سقط عليك ولن يتوقف على السترة |
Fotoğaf gibi donmuş bir an değil, hareket eden, ışıktan olma bir şey. | Open Subtitles | ليس لحظات جامدة، مثل الصّور الفوتوغرافية وإنّما شيئاً يتحرّك، شيئاً من الأضواء كالشّبح. |
Birazdan, geleneksel tören ve kıyafetle Prens resmi olarak tacını takacak. | Open Subtitles | خلال لحظات قليلة، سيتم تتويج الأمير طبقاً للطقوس التقليدية و العادات |
dakikalar içinde acı çığlıklar tüm ormanda duyuluyor. | TED | وخلال لحظات تندلع نداءات الاستغاثة في جميع أرجاء الغابة. |
Şimdi o kadar kızgın ki, şakalaşma anları ona acı veriyor. | Open Subtitles | الآن هو غاضب جداً, لحظات من الطيش . تسبب له الألم |
Zor anlarda, tehlike, fiziksel uzaklık anlarında, aslında kimse yalnız değil. | TED | إنه في لحظات المعاناة، الخطر والتباعد الاجتماعي، لا أحد وحده أبداً. |
bir çarpışma anı hayatta deişikliklere sebep olue... hemde düşünüp tahmin edeyemeyeceğiniz şeylere. | Open Subtitles | لحظات الصدمات تحدث إحتمالات للتغيير كنتيجه لإنعكاساتها المتعدده بشكل يفوق ما قد نتوقعه |
Sabırlı olun. Bir dakikaya gelir. | Open Subtitles | كونوا صبورين, ستعود الكهرباء خلال لحظات. |
Çok azımız benim babamınki kadar fiziksel kısıtlamalarla yüzleşmek zorunda kalacağız, fakat hepimizin yaşamlarında felç geçirdiği zamanlar olacak. | TED | قليلون من سيواجهون قط إعاقات جسدية بالدرجة التي عانى منها والدي، ولكننا سنعاني من لحظات شلل في حياتنا. |
saniyeler içinde odadan fırlayıp çıkıyor, cevabı aldığını ve tarifi almaları için ajanları yolladığını duyuruyor. | TED | وخلال لحظات يخرج مسرعاً خارج الغرفة، معلناً أنه حصل على الإجابة ومرسلاً عملاء للحصول على الوصفة. |