ويكيبيديا

    "لكنه" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • Fakat
        
    • Ancak
        
    • ama
        
    • bir
        
    • da
        
    • ve
        
    • değil
        
    • çok
        
    Bu bir trajediydi, Fakat bu olay yaptığımız işte tekrar odaklanmaya zorladı bizi. TED لقد كانت مأساة، لكنه أجبرنا حقاً على إعادة التركيز على ما كنا نفعله.
    Bizim tercihimiz değildi Fakat güvenli ve temiz bir yerdi. TED لم يكن المفضل لدينا، لكنه كان آمنا و كان نظيفا.
    Sosyal eylem açısından dinlemek, önemli Fakat yetersiz bir adımdır. TED الاستماع هو مهم لكنه خطوة غير كافية نحو العمل الاجتماعي
    Ancak işin ilginç yanı, gücün nasıl değiştiğini gösteriyor olması. TED لكنه من المثير للاهتمام،أن ذلك يظهر كيف أن القوة تغيرت.
    Ancak projeyi başlatacak gerekli yatırım için geleneksel kaynakları ikna etmekte başarısız oldu. TED لكنه فشل في إقناع أي من المصادر التقليدية لتقديم التمويل اللازم للنهوض بالمشروع.
    ama aslında buna ihtiyacı yok çünkü yine bir şekilde kendini kaldırmaya çalışıyor. TED لكنه لا يحتاج ذلك حقا، لأنه، مجددا، يستطيع أن يرفع نفسه نوعا ما.
    Bu demek oluyor ki, doğada herhangi bir yerde gerçekleşmiyor, Fakat bir laboratuvarda farklı endüstriyel ortamlara uygulanmak için insanlar tarafından üretiliyor. TED ما يعني أنه لا يتواجد بأي مكان في الطبيعة، لكنه صنع بواسطة بعض الناس في أحد المعامل للتطبيق في إعدادات صناعية مختلفة.
    O bir nevi doğru sevgiyi muhtemelen size veremedi, Fakat bizim için, o bir nevi doğru sevgiyi insanlara verdi, bu önemlidir. TED أعتقد أنه لم يمنحك الشكل الصحيح من الحب و لكنه أعطانا نحن النوع الصحيح من الحب و التعاطف و هذا شيء مهم.
    Fakat kendine bir tekne bulmak için çok istekli gibiydi. Open Subtitles لكنه بدا متلهّفاً لدرجة سيئة من أجل الحصول على مركب
    Fakat yapması gerekeni yaptı ve bu çok ama çok etkili oldu. Open Subtitles لكنه فى النهايه أجبر على التنفيذ وبالفعل نفذ وجاءت النتيجة نجاح ساحق
    Kendisi italyandır,Fakat Paris'te yaşıyor. çok ünlü bir aileden, 700yıl öncesine dayanıyor. Open Subtitles انه ايطالي لكنه يعيش في باريس من عائلة مشهورة عمرها سبعمائة عام
    Babam beni el arabasında gezdiriyor. Fakat o nasıl kullanılacağını bilmiyor. Open Subtitles ابي يأخذني معه في عربة اليد لكنه لا يعرف كيف يقودها
    Sana kedin hakkında doğruyu söylemeliydim. Fakat bu güzel bir güveç. Open Subtitles و أنه توجب علي إخبارك بأمر قطك مباشرة لكنه طبق جيد
    Bu üst, neonlu bir patlıcan rengi olacaktı,... Fakat bunun hepsi yanlış olmuş! Open Subtitles هذا الرداء يفترض أن يكون نيون أوبرجيني. لكنه ليس كذلك. هذا خطأ تماماً.
    Ateş çukurunun üstünden bir jaguar atladı, Ancak Tecciztecatl'ı gökyüzüne taşıyamadı. TED قفز فهد فوق النار، لكنه فشل في حمل تيكسيستاكات إلى السماء.
    Ancak endişeli, öfkeli veya kırılgan hissettiğimiz zamanlarda bu role kaymak çok kolay. TED لكنه الدور من السهل أن ننزلق إليه عندما نكون قلقين، غاضبين، أو ضعفاء.
    Reçeteler konusundaki inceleme arttı, bu iyi bir şeydi Ancak satışları düşürdü. TED ازداد التدقيق حول الوصفات الطبية، وهو أمر جيد، لكنه أدّى لانخفاض المبيعات.
    Vücudumuzu çalıştırır ama aynı zamanda da bir güç türü. TED هو ما يحرك أجسادنا، لكنه أيضًا شكل من أشكال القوة.
    UR: Bunu daha önce öğrenmemiştim, ama bana sahnede bunu çalacağımızı söyledi, bu parçayı tanıyordum, bu yüzden öğrenirken çok keyif aldım. TED ع. ر: لم أتعلمها من قبل، لكنه قال لي أننا سنعزف ذلك على الخشبة، وبالتالي كنت مطلعا عليها، ولهذا استمتعت كثيرا بتعلمها.
    bir de karıncalar oynarken, sosyal düzeni ve sosyal dinamikleri öğrenirler. TED لكنه حين يلعب، فإنه يتعلم النظام الاجتماعي ، و حركية الأشياء.
    Yani bu durum, doktorun yeterli olup olmadığı ile ilgili değil de bu kişinin bizim hoşumuza gitmesi ve nasıl etkileştikleri ile ilgilidir. TED فذلك لا يتعلق بما إذا كان الطبيب كفء أم لا. لكنه يتعلق فيما اذا أعجبنا هذا الشخص أم لا وكيف تعامل هذا الشخص؟

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد