Frank, kolay olmadığını biliyorum... ama davacı olursan çok faydası dokunur. | Open Subtitles | فرانك، أَعْرفُ بأنّه لَيس بالسهلَ، لَكنَّه يُساعدُ الكثير إذا وجهت إتّهامات. |
Ama sağduyulu olursak tüm bu trajedilerin engellenmesinin mümkün olmadığını biliriz. | Open Subtitles | لكن الحسّ العامَ سَيُخبرُك بأنه لَيس كُلّ المآسي يمْكِنُ أَنْ تمنع |
Demek, Kraliçe'nin ve yardımcılarının burada olmadığını fark etmedin. | Open Subtitles | في حَآل لم تلاحظ، الملِكه وسيداتهُا لَيس هُنا |
Tatlım, kaybettiğin zaman, ödülü almak doğru değildir. | Open Subtitles | حبيبي , عندما تَفْقدُ المعركةَ وتأخذ الوسام لَيس هذا صحيحَا |
Samimi olmak benim için bir duygu kadar kolay değildir. | Open Subtitles | أن يَكُون أصيل لَيس شيئاً الذي يأتي بسهولة بالنسبة لي بقدر الإمكان يعبر عن المشاعر. |
En zeki olmadığını da biliyorum, ya da en iyi görünen, veya en serti. | Open Subtitles | أَعْرفُ بأنّه لَيس الأذكى أَو أفضل مظهراً، سئ |
Ben bunun benim işim olmadığını söylemiştim. | Open Subtitles | حَسناً، أنا عندما يقع شىء لَيس من شأنى. |
Bu dünyada onurundan daha değerli bir hazine olmadığını söyledi ve ona para vermek istiyorsan, onurlu bir evlilik yaptığında verebileceğini söyledi. | Open Subtitles | قَالَت بِأنه لَيس لدَيهَا كَنز عَظِيم في العَالم غَير شَرفهَا وإذَا كنَت تريَد أن تعَطِيها مَالاً، ستَثني علَيك ربمَا عِندَما تَتزوج زوَاج شريَف |
Ama ikimizde bunun doğru olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | لكن كلانا يعْرفُ أن ذلك لَيس حقيقيَ. |
Pazar olmadığını biliyorum ama yine de geldim. | Open Subtitles | وأَعْرفُ انه لَيس الأحدَ، لكن انا .. . |
Sana Sanada'nın burada olmadığını söyledim. | Open Subtitles | أخبرتك ذلك سانادا لَيس هنا |
Sana Sanada'nın burada olmadığını söyledim. | Open Subtitles | أخبرتك ذلك سانادا لَيس هنا |
Yani, Tom'un yürüyen saatli bomba olup olmadığını merak eden tek Pope değil. | Open Subtitles | . أنا أقصد أن (بوب) لَيس الوَحيد الذى يتسائل ما إذا كان (توم) قُنبلة مُتحركة ؟ |
Tom, bunun doğru olmadığını söyle. | Open Subtitles | توم)، فقط أخبرهم ذلك لَيس صحيح) |
Güzel ve yetenekli aynı şey değildir. | Open Subtitles | الجمال والموهوبة لَيس نفس الشى. |
Kardeşim sizin için bir rakip değildir. | Open Subtitles | أخي لَيس بِمستَواك |
Keman yayım oyuncak değildir! | Open Subtitles | قوس كماني لَيس لعبة للمضغ |
Ah... İş herşey demek değildir. | Open Subtitles | حسناً، العمل لَيس كُلّ شيء |
Oken, umarım bu çok sevilen emekli olan müdür için bir tür video vedası değildir. | Open Subtitles | الآن ، (أوكين) ، أتمنى أن هذا لَيس نوع من أنواع فيديو توديع رئيس منعزل محبوب |
Satış bizim gibilere göre değildir. | Open Subtitles | البيع لَيس لأمثالنا |