Altı saat 21 dakika sonra.. Gerçi heyecanlı olduğumdan değil. | Open Subtitles | خلال 6 ساعات و 20 دقيقة لست سوى متحمس جداً |
Çok heyecanlı, sanki bizimle paylaşacak bir sırrı var gibi. | Open Subtitles | أنه متحمس كما لو أنه لديه سر لكي يشاركه معنا |
Ama iyi haber, hazır olduğunuzu biliyor ve çok heyecanlı. | Open Subtitles | الخبر الجيد هو أنه يعلم أنكما جاهزان وهو متحمس للغاية |
Bunu söyleyeceğimi hiç düşünmemiştim ama Sheldon'ı göreceğime biraz heyecanlandım. | Open Subtitles | لما كنت أظن أني سأقول هذا لكني متحمس لرؤية شيلدون. |
Ama altıma yaptığımı herkese anlatacağı için çok heyecanlı olduğundan tabii. Anlattı da. | Open Subtitles | لكن فقط لأنه متحمس جدًا لإخبار الجميع في وحدتنا أنني قمت باتساخ بنطالي |
Ama eve dönmek için heyecanlı olan Theseus, beyaz yelken açmayı unutup, daha önceki siyah yelkeniyle denize açılmıştır. | Open Subtitles | لكنه كان متحمس جداً للعودة إلى الديار، لهذا نسى الوعد وواصل رحلته بنفس الشراع الأسود الذي بدأ الرحلة بهِ. |
Sadece buradayız diye çok heyecanlı. Keyfimiz kaçmasın, olmaz mı? | Open Subtitles | إنه فقط متحمس لوجودنا كلنا دعنا لا نفسد اللحظة، حسنُ؟ |
Çok heyecanlı olduğumu ve işe başlamak için sabırsızlandığımı söylemek istedim. | Open Subtitles | اردت أن اقوللك لك بأنني متحمس جدًا ولا اطيق الانتظار لنبدأ |
heyecanlı olmanı anlıyorum ama bunu yapmak Sue'nun gelişini hızlandırmayacak. | Open Subtitles | أعرف أنك متحمس لكن ذلك لن يُعجِّل بعودة سو للبيت |
Fazlaca heyecanlı bir küratör heykele tavuk tüyleri eklemişti. | TED | فقد قام أمين متحمس للغاية بإضافة ريش دجاج للإله. |
Dışarı çıktı ve merdivenlerden bir çırpıda indi.. ..saygın bir doktordan ziyade heyecanlı bir çocuk gibiydi. | Open Subtitles | قفز على درجات السلم مثل تلميذ متحمس و ليس طبيب محترم |
Olan oldu. Öyle heyecanlandım ki! Hiç övülmemiştik. | Open Subtitles | تحدث الأمور، أنا متحمس جداً فنحن لا نتلقى المديح |
- Farkındayım, bilmemem gerekirdi. Ama biliyorum ve çok heyecanlandım. | Open Subtitles | أنا أعلم أن المفروض لا أعلم و لكنني أعلم و متحمس جدا من أجلك |
Ama adam öldürmek umurunda değilse bu iş için ödeme yapmaya hevesli birini bulman zor olmaz. | Open Subtitles | لكن ان لم يكن لديك مانع في ممارسة بعض القتل لن تجد صعوبة في ايجاد أحد متحمس ان يدفع لك |
Neden bu kadar heyecanlısın onu da anlamıyorum. | Open Subtitles | لذا أنا لا افهم على اى شئ أنت متحمس هكذا |
Ama Petey'ye söylemeyiver. Yazık, çocuk çok heyecanlandı. | Open Subtitles | لكن رجاءا, لا تقولى لبيتى لانه متحمس جدا |
Bu noktaya bu kadar hızlı varmamız heyecan verici. | TED | لكنني متحمس جدا لإخراج هذا إلى الوجود بسرعة. |
Bu senin silahın mı, yoksa heyecanlandın mı dostum? | Open Subtitles | هو أن بندقيتك أم أنك غيتين 'متحمس يا رجل؟ |
Bütün öğretmenlerimize istedikleri ve hak ettikleri desteği verme fırsatı beni heyecanlandırıyor. | TED | أنا جد متحمس لهذه الفرصة لمنح جميع مدرسينا الدعم الذي يحتاجونه ويستحقونه. |
Burada güneş enerjisinden faydalanabilme potansiyeli gerçekten inanılmaz, ve ben bunun yollarını bulmak için sizinle tartışmak için sabırsızlanıyorum. | TED | فالإمكانات المتاحة للاستفادة من الطاقة الشمسية هناك غير عادية وأنا متحمس جدا للتحدث عن إيجاد طرق لنساعد في هذا الجانب |
Adeta salak gibiydi, sanki en iyi davranışını sergilememek için heyecanlıydı. | Open Subtitles | ,الأمر يبدو مضحكاً كان متحمس ان لا يكون على سلوكه الأفضل |
Biliyorum sizsiniz! Gelmenize çok sevindim. | Open Subtitles | أنا أعرفكم يا رفاق أنا متحمس جدا لأنكم هنا |
Onun takımında olmak için heyecanlanıyorum, hepsi bu. | Open Subtitles | انا متحمس لأكون من فريقه هذا كل مافي الأمر |
Merhaba anne, Özür dilerim. Yemek felan için heyecanlıydım sadece. | Open Subtitles | مرحبا امي، اسف كنت متحمس فقط بخصوص العشاء |
Anna, seni dünyalar kadar seviyorum. Benimle olacağın için çok heyecanlıyım. | Open Subtitles | ،آنا، أحبكِ أكثر من العالم أجمع وأنا متحمس أننا سنعيش معاً |
Deniz yolculuğunda olmak, beni çok heyecanlandırdı. | Open Subtitles | أنا متحمس جداً حول ما يجري على متن سفينة الرحلة البحرية. |