Size İngilizce öğretmek için oradaydım; bunun yasak olduğunu biliyordunuz. | TED | كنت هناك لادرسكم الانجليزية وكنتم تعلمون ان هذا غير مسموح. |
DB: Ama bunu söylemek neredeyse yasak ilan edildi, bunu söylemek nasılsa senin bir çeşit bağnaz olduğuna işaret ediyordu. | TED | ديڤيد برووكس: لكن أصبح غير مسموح به أن نقول أن، لأنها أصبحت كعلامة أنك بطريقة ما يجب أن تكون متعصب. |
Sadece üzerine adımı yazmaya iznim yok. - Ya da para almaya. | Open Subtitles | كلا، فقط غير مسموح أن أضع اسمي على النص أو أتلقى أجراً. |
- Kenetlenme izni verilmiştir. - İskele torpido güvertesinden yaklaşın. | Open Subtitles | أنت مسموح لك بالإرساء، إقترب من فتحة الطوربيد بجانب المركبة |
İzin var mı yoksa bu hala söz konusu değil mi? | Open Subtitles | , هل مسموح لنا هذا أم أنه لا جدال في ذلك؟ |
Benim anladığım kadarıyla... eğer kapıyı açarsanız, hatta aralasanız dahi, yalanın serbest olduğu bir dünyayı kabul etmiş olursunuz. | Open Subtitles | يمكنني أن أرى المنطق هنا أنك لو فتحت الباب، حتى ولو قليلاً فأنت تقبل بعالم حيث الكذب مسموح به |
Üzgünüm, kitabın içindekileri görmeye iznin yok. - Kurallara aykırı. | Open Subtitles | آسف، غير مسموح لك بالرؤية داخل كتابك إنه ضد القوانين |
Mücevherlerle ilgili fikir sahibi olmak hakkım benim, hediye düşmanı. | Open Subtitles | مسموح أن يكون لي رأي حول الحلي يا كاره الهدايا |
"Karanlık çöktükten sonra, erkeklerin.. yasak Şehirde kalmalarına izin verilmez." | Open Subtitles | غير مسموح بتواجد الرجال في المدينة المحرمة بعد هبوط الظلام |
Bir sürü kural ve girmemizin yasak olduğu odalarla bu evde mahkum gibiyiz. | Open Subtitles | إننا كسجناء في هذا المنزل. كل هذه القوانين، والغرف الغير مسموح لنا بدخولها. |
Marley'in tuvaletten su içmesi yasak bunun için kapağın kapalı olduğundan emin ol. | Open Subtitles | غير مسموح لمارلى من أن يشرب من الحمام لذا دائما ضعى الغطاء للأسفل |
Tekrar ediyorum, içeriye cep telefonu ve kamera sokmak yasak. | Open Subtitles | أكرّر، غير مسموح بتواجد الهواتف الخلويّة و كاميرات التصوير بالداخل |
- Böyle bir soruya cevap verme iznim yok hanımefendi. | Open Subtitles | انا غير مسموح لي بالإجابة علي هذا النوع من الاسئلة |
5,000 feete kadar 010 yönünde.. Kalkış izni verildi. Pist 4-SOL. | Open Subtitles | باتجاه 010 الإرتفاع 5000 مسموح لنا بالإقلاع مدرج 4 يسار،يونايتد 93 |
Tavan arasına çıkıp yaşlı adamın kıyafetlerini giymeme izin var. | Open Subtitles | مسموح لي أن أذهب للسندرة وأرتدي أيّاً من ملابس الرجل العجوز |
Dünyadaki herkes müzikal fikirleri kopyalayıp, yaratıcı şekillerde kullanmakta serbest. | TED | مسموح لكل شخص في العالم أن يجهّز أو ينسخ أفكاراً موسيقية، ويستخدمها بطرق مبتكرة. |
Böyle bir bilgiyi vermeye... iznin yok mu ? | Open Subtitles | أنتي غير مسموح لك ِ بإعطاء هذا النوع من المعلومات؟ |
İki telefon görüşmesine hakkım var, biliyorum, bana telefonu uzatın. | Open Subtitles | مسموح لي بإجراء مكالمتين، أرشدني إلى الهاتف |
Her kadının ve erkeğin sadece birer çocuğa sahip olma hakkı var. Eğer üçüncü doğarsa, öldürülür. | Open Subtitles | كل رجل وامرأة مسموح لهم بطفل واحد إذا ُولد الثالث، فإنه ُيقتل |
Kadınlar dikkat dağıtıcıdırlar ve bu yüzden buraya girmeleri yasaktır. | Open Subtitles | النساء صرف إنتباه. إنهم غير مسموح بهم في المجمّع السكني. |
Kandırmacanın aşk için yapıldığı zaman sorun olmadığını hepimiz biliriz. | Open Subtitles | جميعنا نعرف أن الخداع مسموح إذا كان في سبيل الحب |
Ziyaretçi kabul edilmiyor. Özel giriş çıkış listesinde adınızın olması gerekiyor. | Open Subtitles | لا زوّار مسموح لهم عليك أن تكون على قائمة واضحة خاصّة |
Üzgünüm ama ıstakozları canlı olarak satmaya yetkim yok. | Open Subtitles | آسفة , لكن غير مسموح لي أن أبيع السلطعون حياً |
Bana bir komutanın karar verme durumunda ne kadar ileri gidebileceğini... ya da cesaret edeceğini... ya da Tanrı rolüne soyunmasına izin veriliyor mu diye soruyorsan... sana cevap veremem. | Open Subtitles | لكن لو سألتنى إلى أى مدى مسموح للقائد بأن يذهب أو يجرؤ على الذهاب أو يسمح لة بممارسة دور الله |
Bir dahaki sefere, biletini yetkili satış gişelerinden almayı dene. | Open Subtitles | المرة القادمة اشترى تذكرة فى منطقة مسموح فيها البيع |
Aya tanındı. Giriş onaylandı. | Open Subtitles | تم التعرف على اليد مسموح الدخول |