"نتكلم" - ترجمة من عربي إلى تركي

• Konuşmamız
• konuşmak
• konuşuyoruz
• konuşalım
• konuşurken
• konuşuruz
• konuşabilir
• bahsediyoruz
• konuştuğumuz
• konuşmalıyız
• konuşmadık
• konuşuyorduk
• konuşmuyoruz
• söz
• konuşabiliriz

Yıllıkta benim için yazılan şuydu: "Hey, Konuşmamız gerekli". Nefret ediyorlardı.
كان اقتباسي في كتاب السنة أنت, يجب ان نتكلم, لقد احتقروني

Motivasyonla ilgili konuşmak biraz garip. Çünkü bunun ile ilgili konuştuğumuz zaman bizi en çok etkileyen hikâyeler oluyor.
الحديث عن تمكين المرأة أمر غريب، لأننا عندما نتكلم عنه، فإن أكثر شيء يؤثر بنا هو القصص.

İstediğiniz kadar dalga geçebilirsiniz ama burada eski çağ bilgeliğinden konuşuyoruz.
يمكنكم أن تقولوا أي شيء ولكننا نتكلم عن الحكمة القديمة هنا

Hanımefendi, sizin gibi güzel kültürel şeylerin değerlerinden konuşalım biraz, ne dersiniz?
سيدتي دعينا نتكلم عن القيمة الثقافية للاشياء الجميلة، إنها مثلك تماماً، هه؟

Gerçekte, korumaların hâlâ donmuş durumda biz konuşurken ekibim kaçıyor.
في الواقع, حراسك مازالوا مجمدين وفريقي هرب بينما نحن نتكلم

Genel olarak, beyaz ve siyah olarak konuşuruz ırk konusunu.
عادة، نتكلم عن العِرق فيما يخص المشاكل بين السود والبيض.

Pekala. Ama ondan sonra, biraz da olsa normal konuşabilir miyiz?
,حسنا, ولكن بعد ذلك هل بإمكاننا أن نتكلم بشكل طبيعي لبرهة؟

Geçen hafta, bu filizlerin üç günde bir metre boy attığını gördük, burada 3 yıl içinde sürdürülebilir kerestelik ağaçlardan bahsediyoruz.
هذه البراعم، شاهدناها تنمو مترا واحدا خلال ثلاثة أيام الأسبوع الماضي، لذا فنحن نتكلم عن خشب دائم في ظرف ثلاث سنوات.

Şimdi de konuştuğumuz şeyleri andıran kelimeleri diğer kelimelerin yanına koyuyorsun.
هذا يبدو مثل شئ نتكلم فيه لا في الواقع هو محق

Sesli konuşmalıyız ve birer birer.
نحنُ ، يجب ان نتكلم جمهورياً ، وبأنفراد هل أنت تفهم..

Ben buraya hiç gelmedim, hiç konuşmadık. Kendinize iyi bakın.
ثلاثة عشر ألفاً، وكأنني لم آتِ إلى هنا ولم نتكلم

Duyduğun Konuşmamız efsaneyle değil, çalıştığımız bir dava ile ilgiliydi.
لم نكن نتكلم عن أسطورة بل عن قضية نعمل بها

Biz bir aileyiz ve bu tarz şeyleri Konuşmamız gerekir.
أننا عائلة, يجب ان نستطيع أن نتكلم حول هذه الاشياء

konuşmak istiyoruz. Seni alıncaya kadar bizi bırakmayacaklar.
نريد أن نتكلم معك.الكلمة هي إنهم لن يتركوننا نخرج من هنا حتى يحصلوا عليك

Eğer sorarsa, Biz sadece bir kağıt parçası için konuşuyoruz.
إذا سألتني، سأخبرها إننا كُنا نتكلم عن صورتكِ في الصحيفة.

Hayır, herkesin önünde şimdi konuşalım! Benim saklayacak bir şeyim yok, senin?
لا, دعينا نتكلم الآن أمام الجميع فليس لدي شيء لأخفيه, ألديك أنت؟

Hâlâ baba oğul gibi konuşurken sana bir tavsiyede bulunabilir miyim?
أنظر، هل يمكننا فقط إعطائك نصيحة مادمنا نتكلم كأب إلى إبنه؟

Yapmanı istediğim birkaç şey daha var, sonra ne zaman gideceğini konuşuruz.
عندي بعض الأشياء لك كي تفعلها, و عندها سوف نتكلم عن رحيلك.

Ciddi konuşabilir miyiz?
هل تعتقد من الممكن ان نتكلم جديا و لو لوقت قليل؟

Burda daha elle tutulur bir şeyden bahsediyoruz, Dr. Randall.
نحن نتكلم عن شيء أكثر موضوعية بقليل أيتها الطبيبة راندال

Biz konuştuğumuz esnada koruma altında, ancak bir kişiyle daha temasa geçerseniz...
هو تحت حمايتنا بينما نحن نتكلم لكن إذا إقتربتَ أيّ فرد آخر

- Bekle biraz, konuşmalıyız.
ـ تمهل لحظة , ينبغي ان نتكلم ـ حيال كيف سأتمكن من قيادتها؟

Bunu bir daha asla konuşmadık. Nerden aklıma geldi bilmiyorum.
لم نتكلم عن ذلك ثانية أبدا ما الذي ذكرني بذلك؟

Bundan bir iki yıl sonraydı oyuncu olan bir arkadaşımla yemek yiyorduk ve bunun ne kadar absürd olduğunu konuşuyorduk.
ربما بعد سنة أو أكثر، كنت أتناول الغداء مع ممثلة والتي كانت صديقة لي وكنا نتكلم كم أن هذا غير معقول.

Bu sorunu doğru düzgün konuşmuyoruz bile.
جزء من هذه الخيبة أننا لا نتكلم حتى عن الأمر بالقدر الكافي.

söz veriyorum, yarın buradan gitmiş olacağım. Şimdi bundan bahsetmeyelim. Hayır.
اعدك اننى سارحل من هنا غدا دعنا لا نتكلم عن هذا

Bir ara gerçekten yalnız kalabilirsek aramızda gerçekten ne oldu, konuşabiliriz belki.
أتعرفين إذا كنا بمفردنا من الممكن أن نتكلم عن ماذا حدث بيننا