Bana sadece bir hafta daha verin. Ödemeyi yapmanın bir yolunu bulacağım. | Open Subtitles | , أعطني أسبوع واحد فقط سأبحث عن وسيلة لأسدد لك المال كله |
Üsteğmen Schultz yana yana savaştan çıkmanın bir yolunu arıyor. | Open Subtitles | الملازم شولتز هو محاولة مستميتة للحصول وسيلة للخروج من الحرب. |
İstedikten sonra, hastalar kendilerine zarar vermenin yolunu daima bulur. | Open Subtitles | المرضى دائما يجدون وسيلة ليؤذوا أنفسهم إذا كانوا يريدون ذلك. |
Bunu başka hiç bir şekilde yaratamaz ve taklit edemezsiniz. | TED | لن تتمكن من صنع هذا أو محاكاته باي وسيلة أخرى |
Umarım sana söylediğim ve yaptığım herşey için beni affetmenin bir yolunu bulursun. | Open Subtitles | آمل أن تجد وسيلة لتغفر لي كل الأمور التى قلتها أو فعلتها لك |
Ben büroya dönüyorum. Bu puştu yakalamanın bir yolunu bulmalıyım. | Open Subtitles | سأرجع إلى المكتب، عليّ إيجاد وسيلة للقبض على هذا اللعين |
Cazibeni kullan, kendi yolunu aç ve kuzeye doğru git. | Open Subtitles | استخدمي دهاءكِ , جدي وسيلة نقل وواصلي قُدماً بأتجاه الشمال |
Sanırım sana bulaşmadan bu işi halletmenin bir yolunu bulmalıyız. | Open Subtitles | حسنا؟ أظن أنه سنعثر على وسيلة لتدبر الأمر من دونك |
Kısa devre yaptırmanın bir yolunu bulursak biz geçerken çalışmayacak. | Open Subtitles | لو وجدنا وسيلة لإيقافها بحيث لا تعمل خلال زحفنا خلالها |
Zor olacağını biliyorum ama onu kontrol altında tutmanın bir yolunu bulun, lütfen. | Open Subtitles | بالصعوبة التي تبدو عليها المهمة ستضطر إلى التوصل إلى وسيلة لتتحكم بها حسناً؟ |
Hırgür çıkartmadan geçinmenin bir yolunu bulmamız herkesin hayrına olur. | Open Subtitles | ربما لمصلحة الجميع أن نجد وسيلة أنا وأنتِ لتجاوز هذا |
Sadece o gölgeden kurtulmanın bir yolunu bulmalıyım, diyorum anne. | Open Subtitles | يجب أن أجد وسيلة للتخلص من هذا الظل يا أمي |
Sonra da bu durumun üstesinden gelmenin bir yolunu bulacağız. | Open Subtitles | ثم سنجد سبيلًا للمضي قدمًا، سنجد وسيلة لهزم هذه الورطة. |
Güvenli bir şekilde çıkana kadar, her saat bir rehineyi öldüreceğiz, şimdi başlıyorum. | Open Subtitles | حتى نجد وسيلة مرور آمنة سنقتل أحد الرهائن كل ساعة .. وسنبدأ الآن |
Hemen bir toplantı yapıp konuşalım görünmez tehlikeleri nasıl önleyeceğimizi görünenleri nasıl karşılayacağımızı. | Open Subtitles | ولنجمتع في مجلس تشاوري.. لنحدد أفضل وسيلة لمواجهة الأخطار.. ونحدد أفضل سبيل لإعلانها |
Tabii bunun Marcus'a arkadaş bulmak için en iyi yöntem olduğunu düşünüyorsan. | Open Subtitles | إذا كنت تظن أن هذا هي أفضل وسيلة لتعثر على صديق لماركوس |
Web dizisi olduğundan ve 50'lerindeki birinin düşündüğü kadar vasat olmadığından dolayı size hitap etmemiş olması mümkün müdür? | Open Subtitles | هل تعتقدي أنّه من الممكنِ بأن لا تستجيبي له كونه شيئاً إلكترونياً و إنّه ليس حقاً وسيلة تعني بشئ |
Eğer özetlersek gemi patlamak üzere ve şimdi durdurmanın imkanı yok. | Open Subtitles | لنلخّص الوضع، السفينة على وشك الإنفجار، ولا توجد وسيلة لمنع ذلك |
Sabit bir objeyi havada tutmanın işe yarar bir yöntemi yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك أي وسيلة جيدة لحلق في الهواء وجوه ثابتة. |
''Side hustle'' tamamen kendi başınıza olmadan önce bunu deneme ve bu yetilere sahip olup olmadığınızı görmek için harika bir yol. | TED | النشاط الجانبي هو وسيلة رائعة لتجربة أن تكون مديرك الخاص ومعرفة ما إذا كان لديك هذه المهارات قبل أن تكون مدير نفسك. |
Belki gördüklerin, insanlara senin aslında ne olduğunu unutturmaya çalışmanın bir yoludur. | Open Subtitles | ربما ما تراه هي وسيلة لجعل الناس تنسى مَن تكون في الحقيقة. |
İlk olarak her türlü eğlenceli şey için odayı aramalıyız. | Open Subtitles | أوّلاً علينا أن نبحث في الغرفة عن أيّ وسيلة ترفيه. |
Bir medya, ilk defa bu tür bir iletişime doğası gereği imkan tanıyor. | TED | الإعلام وسيلة فطرية جيدة لدعم مثل هذه الحوارات هذا واحد من التغييرات العظيمة |
Bu grafiği gördüğümde, bu durumu eşitlemenin bir yolu olduğunu biliyordum. | TED | عندما رأيت ذلك الرسم البياني، علمت ان هناك وسيلة لتطوير التنافس. |
Siz am beyinlilerin dün gece ayık kalmanıza imkân yok! | Open Subtitles | ليس هناك وسيلة لك بقي المتسكعون الليلة الماضية نظيفة. |
Bunu yapmanın en kısa yolunun, ona istediklerini vermek olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أن أسرع وسيلة لحدوث هذا هو أن نعطيه ما نريد |
Çeteyi yürütenler açısından görünüşe göre çok fazla para kazanmanın harika bir yoluydu. | TED | وللأشخاص الذين يديرون العصابة، كانت وسيلة ممتازة للحصول على المال. |