ve araştırmalarımızda keşfettiğimiz, bir ya da iki derecede önemsediğiniz noktaya sıklıkla bölgeseldir. | TED | ونحن نكتشف تبعاً لابحاثنا ان العقدة تتأثر على الاقل بمستويين أكبر من محيطها |
Yeryüzünün yüzeyin kesinlikle delik deşik edilmiş, ve buradayız, tam ortada. | TED | سطح الأرض بالطبع ملئ بالحفر، ونحن ها هنا، تماماً في المنتصف. |
ve diğer hayvanlardan farklı olarak, anlamaya çalışmakta biraz takıntılıyız. | TED | ونحن كبشر مميزون عن باقي الكائنات بهوسنا لمعرفة كل شيء |
bunun da tasarımcılar olarak bizi alıcılarımıza karşı sorumlu tuttuğuna inanıyoruz. | TED | ونحن بصفتنا مصممين، نؤمن بأن هذا ما يجعلنا محاسبين أمام زبائننا |
Yani Papua Yeni Gine'den Hollywood'a Pekin'deki modern sanata kadar hepimiz sık sık güleriz, ve sende mutluluğunu ve tatminiyetini göstermek için gülersin. | TED | اذا من غينيا الجديدة الى هوليود الى الفن الراقي في بيكين نحن في اكثر الاحيان نبتسم ونحن نبتسم لكي نعبر عن الفرح والرضى |
Çocukken öğrenmiş olduğumuz bütün bu fikirleri almalı ve onları gerçekten kullanmalıyız. | TED | حيث نستفيد من تلك الأفكار التي تعلمناها ونحن صغار ونضعها قيد الاستخدام. |
ve Arap dünyasında yaşanan bu kapsamlı eylemi anlamaya çalışırken, güçsüz değiliz. | TED | ونحن نحاول فهم هذا التحرك الواسع في العالم العربي نحن لسنا عاجزين |
Yaşamımızı biz belirleriz, ve onun üzerinden geçerken tekrar yaratabiliriz.. | TED | نحن نخلق حياتنا، و يمكننا إعادة إنشائها ونحن نمضي خلالها. |
Bunu küçük prefabrik parçalarla inşa ediyoruz bunlar hava ve ışığın kontrolü bir şekilde içeri girmesine izin veren pencereler. | TED | ونحن بصدد بناءه مع هذه القطع الجاهزة الصغيرة وهي النوافذ التي تسمح بدخول الهواء والضوء بطريقة متحكم بها داخل المبنى |
Bizimki ise yüzde 79 ve daha fazlasına ulaşmayı umuyoruz. | TED | ومعدلنا الخاص هو 79 بالمئة ونحن نطمح بأن نكون الأعلى. |
İki köye daha ulaşmayı hedefliyoruz ve yakında inanıyorum ki Pakistan'dan dışarı, Güney Asya ve daha ötesine açılıyor olacağız. | TED | ونحن نخطط الآن للوصول إلى قريتين أخريين و أؤمن أننا قريباً سننطلق إلى خارج باكستان إلى شرق أسيا و أبعد. |
Bence bu harika, birbirimizi kucakladığımızda ünlü harfleri karıştırdığımızda ve birbirimize yardım ettiğimizde. | TED | أجده من الجميل لو تعانقنا جميعًا، ونحن نمزج حروفنا المتحركة ونصنع سلمًا صغيرًا. |
Daha büyük işletmeler kurmaya ve yeni işlere ihtiyacımız var. | TED | نحن بحاجة إلى بناء شركات كبيرة، ونحن بحاجة لفرص العمل. |
Tabiri caizse hayata pamuk ipiyle bağlıydık ve bıçağın sırtında devam ediyorduk yola. | TED | كنا متشبثين بأرواحنا وحياتنا بمعنى الكلمة وكنا نفعل ذلك ونحن على حافة الخطر. |
Çoklu evrenin çoğunda hiçbir şey yoktur ve biz fizik kanunlarının bir şeylerin olmasına izin verdiği birkaç yerden birinde yaşıyoruz. | TED | في غالب الكون المتعدد لا يوجد شئ، ونحن نعيش في واحد من الأماكن القليلة حيث تسمح قوانين الفيزياء بوجود شئ ما. |
Hayatımız boyunca bizi sağlıklı ve mutlu eden şeyler nedir? | TED | ما الذى يبقينا سعداء و بصحة جيدة ونحن نعيش حياتنا؟ |
Şimdi onunla arkadaşız, düzenli olarak ona ve ekibine verdiği sözleri hatırlatıyoruz. | TED | ونحن الآن أصدقاء، ونقوم وبانتظام، على تذكيره وفريقه بالوعود والتي تعهدوا بها. |
Ayrıca antikorların parazitlere tam olarak ne yaptığını anlamaya çalışıyoruz. | TED | ونحن أيضاً نحاول اكتشاف ماذا تفعل الأجسام المضادة للطفيلي بالضبط. |
İlerledikçe olasılık kapsamını değiştirecek daha çok küçük kılavuzlara ihtiyacımız var. | TED | نحتاج مرشدين صغار حيث نتعلم ونحن نمضي مرشدين يغيرون نطاق الاحتمالات |
Bu yüzden, kendimizi dünyaya yansıtmaya çalışırken yüzümüzün görünümü bizim için hayatidir. | TED | لذا مظهر وجوهنا امر حيوي بالنسبة لنا ونحن نحاول تقديم انفسنا للعالم. |
Bizim içimizden birisi hile yapıyorsa, bizde onu görüyorsak, grup olarak bu şekilde davranmanın daha uygun olduğunu hissediyoruz. | TED | إن كان شخص ما من مجموعتنا يغش ونحن نراه يغش، نحس أنه أكثر صحةً، كمجموعة، أن نتصرف بهذه الطريقة. |
Bizim yapamayacağımız kadar karmaşık ama doğal kaynağından elde edebiliriz. ediyoruz da çünkü en güçlü antibiyotikler arasında yer alıyor. | TED | إنه أمر معقد للغاية، ولكن نستطيع الحصول عليه من مصدره الطبيعي، ونحن نفعل ذلك، لأنه أحد أقوى المضادات الحيوية لدينا. |
İnternet üzerinde hikâyeleri paylaşan biziz. | TED | ونحن من يقوم بمشاركة الأخبار والقصص على الإنترنت. |
Böyle bir durumda yapmamız gerekeni hepimiz biliyoruz, öyle değil mi? | TED | ونحن نعلم جميعاً ماذا سيحدث في هذه الحالة .. صحيح ؟ |
bunun biraz bilim kurgu gibi göründüğünü biliyorum, işte şimdi geleceğe doğru bakıyoruz. | TED | وهذا يبدو كما لو أنه خيالٌ علمي ونحن نطلق نحو المستقبل بسرعة كبيرة |
Ancak hiç iz yok. Dişle ilgili bir arama yapıyoruz. | Open Subtitles | هناك ما زال لا مباريات، ونحن نعمل بحث أسنان القياسي، |
Adamızdaki plastik torba kullanımına ''hayır'' demek için neredeyse 3 yıldır çalışıyoruz. | TED | منذ ثلاث سنوات ونحن نعمل على محاولة حظر الأكياس البلاستيكية في جزيرتنا. |