ويكيبيديا

    "وهذا هو" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • Bu da
        
    • İşte bu
        
    • O
        
    • ve bu
        
    • - Bu
        
    • burası
        
    • de bu
        
    • Bu benim
        
    • budur
        
    • bu mu
        
    • Bu bir
        
    • da bu
        
    • ve işte
        
    • şu
        
    • buydu
        
    Bu, bağlama göre mevcut deniz seviyesi ve Bu da 4 milyondan fazla insanın yerinden olmaya karşı savunmasız kaldığı deniz deviyesi. TED للإيضاح، هذا هو المستوى الحالي للبحر، وهذا هو مستوى البحر الذي إذا تجاوزناه فإن أكثر من 4 ملايين شخص قد يضطرون للنزوح.
    Ve Bu da bizi yeni bir 3. bileşene yönlendiriyor, esneklik. TED وهذا يؤدي إلى العنصر الثالث، الذي هو جديد، وهذا هو المرونة.
    İşte bu yüzden bizim dünyamızda çizgi romanları yayınlamayı kestiler. Open Subtitles وهذا هو السبب في أنها توقفت عن نشر الكتابالهزليفي عالمنا.
    ve bu çocuk O köyde yaşayanlardan biriydi -- O zaman orada değildi -- ve bu, O olay üzerine yaptığı film. TED وهذا الطفل كان يعيش في تلك القرية ولم يكن هنالك حينها .. وهذا هو الفلم الذي قام بصنعه عن هذا الامر ..
    - Bu da Echo'da ne yaptığının hikâyesi. - Evet. Open Subtitles وهذا هو النوع من القصص التي تقوم بها لأجل الصحيفة
    burası Hindistan, ve Bu da pişirmede en çok kullanılan yakıt: inek gübresi. TED هذه هي الهند, وهذا هو الوقود الشائع استعماله في الهند: انه روث البقر.
    Laboratuvarımıza gelen bir konu bu. Ve Bu da bizim tahminimiz. TED وهذا المتطوع أتى إلى مخبرنا، وهذا هو التنبؤ الذي حصلنا عليه.
    Bu da yeni spor merkezi, 350 milyon sterlin değerinde rejenerasyon projesinin tam ortasında, Avrupa Birliği tarafından finanse ediliyor. TED وهذا هو المركز الرياضي الجديد مشروع تجديده قيد العمل يكلف حوالي 350 مليون جنيه ويجرى تمويله من قبل الاتحاد الأوروبي.
    Kimlik politikalarını aşarak tüm insanlığı birleştirirler. Ve Bu da iyi haber. TED فالقصص تترتبط بكل البشر, مهما تكن هويتهم السياسية. وهذا هو الخبر الْسَّار.
    İşte bu yüzden önümüzdeki on yıl içinde Çince konuşuyor olacağız. Open Subtitles وهذا هو السبب الذي سيجعلنا جميعا نتحدث الصينية خلال عشر سنوات
    Burada yapılacak iş var... ve seni buraya işte bu nedenle çağırdım. Open Subtitles هناك عمل يجب القيام به هنا وهذا هو سبب استدعائى لك هنا
    İşte bu yüzden hayatlarımızı, bunu gerçekleştirmek için riske attık. Open Subtitles وهذا هو السبب أننا قمنا بالمخاطره بحيواتنا لجعل هذا ممكنا
    Belki de sana gerçekten babanı anımsattı. O yüzden kendini O kadar kaptırdın. Open Subtitles ربما كان تذكيرك من والدك، وهذا هو السبب الذي حصل حتى في ذلك.
    Çoğalmak için erkeğe ihtiyacı vardı, bu yüzden kız O kadar çabuk öldürüldü. Open Subtitles إنها في حاجة إلى الذكور من أجل الإنجاب، وهذا هو سبب قتل خليلته
    ve bu video yakın zaman önce yılın en iyi belgesel ödülünü aldı. TED وهذا هو الفيديو الذي حصل فعلا على جائزة كأفضل فيلم وثائقي لهذا العام.
    - Bu en az 50 petabyte'lik bir sığa demek. Open Subtitles وهذا هو لا يقل عن 50 بيتابايت من سعة التخزين.
    Ve burası sonsuza kadar mutlu bir şekilde yaşamak istediğim mekan. Open Subtitles وهذا هو المكان الذي تمنيت أن أعيش به بساعدة إلى الأبد
    Chuck ne Paris ne de bu operasyon için hazır. Open Subtitles وهذا هو السبب انني لم اخبره تشاك غير مستعد لباريس
    Bu benim işimde de genellikle kullandığım bir teknik, çünkü insanlar görüntülendiklerini bilmiyorlar. TED وهذا هو الأسلوب المفضل لدي في عملي لأن الناس لا يعلمون أنهم مراقبون.
    Bir kilise yapıyoruz. Ve asıl önemli olan konu budur. Open Subtitles حسنا، والان يتم بناء كنيسة وهذا هو كل ما يهم.
    Sana özgürlük sunuyorum, ve tüm sahip olduğun bu mu ? Open Subtitles أنا نقدم لك حريتك، وهذا هو كل ما كنت قد حصلت؟
    Bu bir brifing sırasında, adamlarınıza söyleyeceğiniz türden bir şeydir. Open Subtitles وهذا هو نوع التوجيه المعنوى المطلوب منك قرأته على طاقمك
    Amacımız da bu. İnsanların yardım almaktan kaçınmaması, daha kolay yardım almasını sağlamak. TED وهذا هو الهدف، جعل الأمر أسهل للناس للحصول على المساعدة من تجنب المساعدة.
    Buraya protomolekülü yok etmeye geldim ve işte onu yapıyorum. Open Subtitles جئت إلى هنا لتدمير جزيء بروتو وهذا هو ما سأفعله
    ve bu şu an, bu patlama noktasındayken, tamamen bizim yaptığımız şey. TED وهذا هو تماماً ما نقوم به الآن، ونحن في هذه اللحظة الفاصلة.
    İşte patron polisin benden bulmamı istediği de tam olarak buydu. Open Subtitles آه، وهذا هو بالضبط ما طلب مني الشرطي مدرب العثور عليها.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد