"و ليس" - ترجمة من عربي إلى تركي

• de değil
• da değil
• Ve bu
• değildir
• olmaz
• degil
• yerine
• de yok
• değil ama
• ne de
• olarak değil
• için değil
• sadece
• kalmayıp
• değil de

- Kendine iyi bak. Orası tehlikelidir. - Kuzeydeki Sanaa'dayım*, Aden'de* değil.
إعتني بنفسك.الوضع خطير هناك إنها سانا في الجنوب و ليس في أدين

Bronkoskopisi normaldi. Enfeksiyon da değil. Geniş spektrumlu antibiyotikler henüz etki etmedi.
و ليس عدوى أيضاً لأن المضادات الحيوية واسعة المجال لم تأتى بفائده

bu trafik ışığı kırmızı, yeşil değil Ve bu durman gerektiği ileriye gitmemen gerektiği anlamına gelir." noktasına değiştirdik.
انت اكتشف اين اشارة المرور. و ان الاشارة حمراء و ليست خضراء و التي تعني التوقف و ليس الحركة.

Son derece yoksul olmak ve gecekonduda yaşamak dünyadaki en kolay iş değildir.
و ليس شيئاً سهلاً أبدا أن تكون فقيراً و تعيش في منطقة عشوائية

Hazır olduğum zaman çıkacağım. Asla gün ışığında olmaz.
سأخرج عندما أكون مستعدة و ليس أبدا فى ضوء الشمس

Bulusacagi kisinin o oldugunu anladiginda. sisko patates olan ben degil.
عندما يكتشف أنها كانت من ستلتقي به و ليس أنا, السمينة

E'si, Kum ve Sörf yerine Araba ve Sürücü'yü oku.
يجب أن تقرأ عن السيارات و ليس محبي ركوب الأمواج

Güya Çinli ama Çin'den hiç tanıdığı yok. Ailesi de yok.
لقد أتت من الصين, لا أحد يعرفها و ليس لديها عائلة.

Bu yüzden Kanada'da birini kesince ceza alıyorsun dini bir ceza değil ama işlerini yapmayanlar için bir ceza.
و لهذا فان التجريح في كندا كان عقابا و ليس عقابا دينيا و لكن كعقاب على عدم قيامهن بوظيفتهن

Ne onun için ne benim için ne de bir başkası için.
و ليس له و ليس لي و لا أي أحد، إنها حياتك

Şu bahsettiğin şey de değil. Hayır.
و ليس آي من الأشياء النبيلة التي كنت تتحدث عنها ، كلا

Bebek MacKenzie olduğu kadar Banks de, değil mi?
يعني الطفل فقط و ليس إسماً للبنوك كما هو ماكينزي، أليس كذلك؟

Ve başkan olmak istemediğimden de değil. İstiyorum.
و ليس هذا بسبب اننى لا اريد ان اكون رئيساً و هذا حقيقى

Her zaman sahne korkum vardı ve az da değil, çok fazla.
لقد عانيت دائماً منه، و ليس بشكل طفيف، إنما بشكل كبير.

Eğer karşılık vermiyorsan, hemen tedaviyi durdururuz tedavide günler içinde, 3 ay da değil.
إن لم تكوني تستجيبين، سنعلم أن نوقف العلاج فورا، بعد أيام من المعالجة، و ليس بعد 3 أشهر.

Taraf değiştirseydi, Moskova'da olurdu, Viyana'da değil.
لو تدبر الامر , لكان فى موسكو , و ليس فيينا

Ve bu, zavallı kızı yara bandı gibi kullanarak olmamalı.
. و ليس فقط استخدام تلك الفتاة الفقيرة وسلة للمساعدة

Adaleti ve silahların kullanım hakkını elinde tutan devlettir, bireyler değildir.
الدولة و ليس الأشخاص هي المسؤولة عن العدالة وشريعة استخدام الاسلحة

Genel vali olarak Sudan'a giderse köle ticaretini kaldırır onun cüretkarlığıyla ve birkaç sadık teğmenle hiçbirşey olmaz,
حين ذهب الى السودان كحاكم و أجهض تجارة الرقيق و ليس معه شئ الا جرأته و بعض المساعدين المخلصين

Evet. Her zaman uyusturulmus bir hâlde, hiçbir zaman kendinde degil.
أجل، يبدو و كأنّه قيّد التطبيب دائماً، و ليس على طبيعته.

Bu demek oluyor ki; sonsuzluğun bir parçası yerine kaynağı oluyorsun.
و هذا يعني أنك مصدر اللاتناهي و ليس مجرد جزء منه

Kafatasının içinde ışık yok, ses de yok.
ليس هناك أضواء داخل الجمجمة. و ليس هناك صوت أيضا.

Kariyer değil ama, nihayetinde bir iş olacak anne.
في النهاية سيكون ذلك عملاً ، و ليس مهنة يا أمي

Ama şimdi karşımızda ne iftiralar, ne de kendi korkularımız var.
و لكن الآن ، لقد تواجهنا ليس ببهتان و ليس بخوفنا من الأمر فإننا لا نملك الخوف

Barış yoluyla. Çete olarak değil, bireysel.
سلمياً ، بشكل فردى و ليس كمجموعة من الغوغاء

Ordu buraya geliyorsa, benim için geliyordur, onlar için değil.
إذا كان الجيش قادمون هم قادمون لي و ليس لهم

sadece çok daha eğitimli ve verimli şekilde satın alma yapmakla kalmayıp aynı zamanda borsadaki tüm karmaşık finansal işlemleri yapabilecektiniz.
و ليس شراء أشياءٍ أكثر بطريقة حضارية و فعالة أكثر فقط، بل الإنخراط في جميع التعاملات المالية المتقدمة في سوق الأسهم.

Kızların neden matematikçilerle değil de müzisyenlerle çıktığını şimdi anladım.
الآن أفهم لماذا تخرج الفتيات مع الموسيقيين و ليس الرياضيين