Biliyorum acıyor, ama böyle cool olmak acı verir zaten. | Open Subtitles | أعلم أنه يؤلم، لكن مظهرا .بهذه الروعة لابد أن يؤلم |
Daha iyi. Artık sadece yürüyünce, oturunca ve nefes alınca acıyor. | Open Subtitles | أفضل ،لم يعد يؤلم إلا عندما أمشي أو أجلس أو أتنفس |
Omuzumda bir delik var ve Canımı acıtıyor kendine bir içki al ve kapa çeneni. | Open Subtitles | إن هناك ثقبا فى كتفى وهو يؤلم لذا فلتتناول شرابا وتصمت |
Evet, ama ne garipti ki, o söyleyince daha bir acıttı. | Open Subtitles | أجل, لكنه كان ظريفا بما فيه الكفاية إنه يؤلم أكثر من عندما صدر الكلام منها |
acıdı değil mi? Tanrılara güveniyorsun ama seni yarı yolda bırakıyorlar. | Open Subtitles | انه يؤلم اليس كذلك عندما تثق بالكروت المصرية وتخيب املك |
Tanrım, ayaklarım bazen topuklu giyince çok acıyor ve kadınların konuştuğu diğer şeyler. | Open Subtitles | ياللهول, هل الكعب العالي يؤلم القدم أحياناً والأشياء الأخرى التي تتحدث عنها النساء |
Kamerayı gördükçe... Jang Tae San aklıma geliyor ve içim acıyor. | Open Subtitles | رؤية هذهِ الكاميرا تُذكِرني بـ تاي سان ، وهذا يؤلم قلبي |
- İyi olacaksın. - Çok acıyor. | Open Subtitles | سيكون الأمر على مايرام ــ انه يؤلم بشكل فظيع |
Sadece gereksiz sorulara cevap verirken acıyor. Buffy nerede? | Open Subtitles | إنه يؤلم لفترة أنا أسأل أسئلة لا هدف منها أين بافي ؟ |
Daha iyi yürürken biraz acıyor ama daha iyi, çok daha iyi. | Open Subtitles | أفضل، أفضل لكنه يؤلم قليلاً حين أمشي إنه أفضل، أفضل بكثير |
- Aman Tanrım, çok acıyor! Bacağımı hissedemiyorum! | Open Subtitles | أوه, يا الاهي, هذا يؤلم لا أستطيع الشعور بقدمي |
Tanrım. Onu düşünmek bile kalbimi acıtıyor. | Open Subtitles | أوه , يا إلهي إنه يؤلم قلبي بأن أفكر فيها |
Acaba hangisi daha çok acıtıyor kurşun yarası mı yoksa açlık mı? | Open Subtitles | ترى ماذا يؤلم أكثر جروح الرصاصات أم الجوع ؟ |
Lois, bu acıtıyor! - Peter, bir saniyeliğine dursan da... | Open Subtitles | لو تتوقف فقط لثانية واحدة - لويس هذا يؤلم .. |
Cam sikimi acıttı. Cam sikimi acıttı. | Open Subtitles | الزجاج يؤلم قضيبي الزجاج يؤلم قضيبي |
Yanılıyorsun. Aileme kendim hakkındaki gerçeği söyleyememek kimseye benden daha fazla acı vermiyor. | Open Subtitles | أنت مُخطئ، عدم قدرتي على إخبار عائلتي بالحقيقة لا يؤلم أحد قدرما يؤلمني |
Tanrım, bu acıdı! Bunun için onunla hep dalga geçerdim. | Open Subtitles | يا الهي هذا يؤلم كنت اقوم بعمل المقالب به كل يوم |
Canım acıyor! Ben de bir halt yok! Ben küçük balığım! | Open Subtitles | هذا يؤلم انا لا املك الكثير, انا فرخ صغير |
Başlarda acıtır ama sonunda binlerce mükemmel uyuşturucudan daha iyidir. | Open Subtitles | يؤلم بدايةً، لكن في النهاية يضاهي ألف ضعفٍ لأفضل مخدّر. |
Omzumda bir delik var ve de ağrıyor bu yüzden birşeyler iç ve kapa çeneni. | Open Subtitles | إن هناك ثقبا فى كتفى وهو يؤلم لذا فلتتناول شرابا وتصمت |
Her şeyin sonunda, canımızı en çok acıtacak olan, düşmanlarımızın sözcükleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır. | TED | وفي النهاية، ماسوف يؤلم أكثر ليست كلمات اعدائنا بل صمت أصدقائنا. |
Çok acıtabilir ya da hiç acıtmaz. | Open Subtitles | لا يمكن أن يؤلم أكثر أو لا يؤلم على الإطلاق |
Hem de her şeyi bedavaya verirsin böylece canını acıtmıyormuş gibi davranırsın. | Open Subtitles | تتبرع به كله بالمجان, وبهذه الطريقة, يمكنك أن تتظاهر أنه لا يؤلم |
Sadece onları kaybetmemek adına yanınızda tutmak iki tarafa da zarar veriyor. | TED | لذا فإن فكرة الحفاظ على الناس من أجل الحفاظ عليهم فقط، حقًَا يؤلم كلا منا. |
Damarlar ve sinir hücreleri çok derinde yer aldıklarından gittikçe büyüyen çürük henüz acıtmaz. | TED | حيث أن الأوعية الدموية والأعصاب في أسناننا مطوّقة بعمق، في هذه المرحلة، التجويف المتّسع لا يؤلم. |
Genelde acımıyor, çünkü sırtımın ortasından aşağısını hissedemiyorum. | Open Subtitles | بالعاده لا يؤلم لاني لا استطيع الاحساس بأي شيئ اسفل ظهري |