Şimdi bütün bebekler, Berkley'dekiler bile krakeri sever ve çiğ brokoliyi sevmez. | TED | وكل الصغار حتى في بيركلي، يحبون البسكويت ولا يحبون القرنبيط غير المطهو. |
Bazı aktivistler Doritos'u da sever ama kesinlikle parayı isterler. | TED | قد يحب بعض النشطاء الدوريتوس أيضًا، لكنهم قطعًا يحبون المال. |
Öğrenciler TDP'yi seviyor. Onlar onun yeni bir bilgisayar oyunu olduğunu düşünüyorlar. | TED | ان الطلاب يحبون هذا الاسم .. انهم يظنون انه اسم لعبة فيديو |
İnan bana bütün erkekler senin aksine bu arabanın sesine bayılır. | Open Subtitles | حسناً, انت تتصرفين كفتاة صدقيني جميع الرجال يحبون صوت هذه السيارة |
yüzde 50’si oyuncak hesabına gider. Benim çocukların bu tür şeylere bayılırlar. | TED | والنصف الاخر يعود اليهم مباشرة لهم ان اطفالي يحبون هذا الامر كثيرا |
Tabi, çünkü birçok terapist öğle yemeği sırasında çalışmayı sever. | Open Subtitles | أجل، لأن معظم المعالجيين النفسيين يحبون العمل أثناء فترة الغداء |
Geldiğim yerde insanlar pişmiş balık sever ve Cadılar Bayramı'nda kostüm giyerler. | Open Subtitles | من حيث أتيت، الناس يحبون السمك مطبوخاً ويتأنقون من أجل عيد القديسين |
Müşteriler medyaya harcamayı sever ve yaratıcıların kalemlere ihtiyaçları var. | Open Subtitles | العملاء يحبون الدفع لوسائل الاعلام و المبدعين بحاجة لأقلام الرصاص |
Buradaki tüm erkekler avlanmayı sever. Kimin daha iyi nişancı olduğuna dair yarışırlar. | Open Subtitles | جميع الأولاد هنا يحبون الصيد كثيراً يجرون مسابقات ليروا من الأفضل في الرماية |
Neyi sevdiklerini kimse bilemez ama çoğu insan dergileri sever. | Open Subtitles | لا أعـلم مـا يحبون , لـكن معظم النـاس يحبون المجلات |
Onu indirdim ama hastalar o ufaklığı çok seviyor gibi. | Open Subtitles | كنت على استعداد لإبعاده لكن المرضى يحبون هذا الطائر الصغير |
Hey, sansürle ilgili sorunum yok. Biliyorum, Amerikan halkı bunu seviyor. | Open Subtitles | إن وضعي رائع مع الرقابة أعلم أن الشعب الأمريكي يحبون هذا |
Sakın inanmayın.Gazeteler, böyle şeylere bayılır. | Open Subtitles | لا تصدقي ذلك . إنهم يحبون الأمر ، الصُحف ، قصص كهذ ه |
- Çocuklar bayılır. Çok eğlenirler! | Open Subtitles | الاطفال يحبون هذا، يحتفلون اراهن انهم يفعلون |
Her ne sebepten olursa olsun kadınlar, erkeklerin ağlamasına bayılırlar. | Open Subtitles | النساء يحبون ذلك عندما يبكي الرجال , لذلك أمك تشاهد |
Herkes çok narin ve masum olduğumu düşünüyor. Erkekler buna bayılıyor. | Open Subtitles | كل شخص يعتقد أنني هشة وبريئة الرجال يحبون هذا |
Öğrendiğime göre insanlar kötü haberleri yüz yüze söylemeyi sevmezler. | Open Subtitles | لقد تعلمت بأن الناس لا يحبون, نقل الأخبار السيئة شخصياً. |
Bu şehirdeki insanlar iş konuşmaya ve kokteyl sosisi yemeğe bayılıyorlar. | Open Subtitles | الاشخاص في هذه المدينة يحبون التحدث عن العمل مع تناول المشروبات. |
Gerçekten çok nazik davranıyorlar. Bana yardım etmeye çalışıyorlar gibi. | Open Subtitles | إنهم حقا لطفاء هناك يبدو أنهم يحبون أن يحاولوا مساعدتى |
Çünkü kızlardan hoşlanırlar ve ilgisini çekmenin tek yolu olarak bunu bilirler. | Open Subtitles | لأنهم يحبون الفتيات وتلك الطريقُة الوحيدُة لجلب إنتباههم. كَيفَ أَنْ تحَظى بإنتباههم. |
Ve bazı insanlar da dansçıların poposunu sahne ışıkları altında görmekten hoşlanır. | Open Subtitles | و هُناك بعض الناس يحبون رؤية مؤخرات الراقصين . تحت الأضواء الكاشفة |
İnsanlar ölümden konuşmaktan hoşlanmaz. O nedenle sen araştırmalısın. | Open Subtitles | الناس لا يحبون التكلم عن الموت لهذا لابد ان تتحقق |
Oraya gidip kemikleri biçerek içine bakmak istediğinizde bundan hoşlanmıyorlar. | TED | لن يحبون قدومك لهم ورغبتك بقصها بمنشار والنظر داخلها |
Sürücülerin neden bu pisti sevdiğini anlayabiliyorum. O kadar iç içesin ki! | Open Subtitles | أستطيع أن أفهم لماذا سائقي السباقات يحبون هذه الحلبه, لانك جزء منها |
Bu oyunları oynamaktan bir tek kutunun üzerindeki insanlar hoşlanıyor. | Open Subtitles | الوحيدين الذين يحبون اللعب بهذه الألعاب هم الذين على العلبه |