Kafamda bir yerde takılıp kalmış gibiyim ve bir parçam görüyor ve hissediyor... | Open Subtitles | أن هذا مسجل فى رأسى فى مكان ما وجزء مني يحس و يشعر |
Ama olanları hissediyor, çocuklar hayret vericidir. | Open Subtitles | انه يعرف كل شيء و يحس بكل شيء الاطفال مذهلون |
Fakat Darcy ayrılık acısını güçlü bir şekilde hissediyor gibiydi. | Open Subtitles | ولكن يبدو ان دارسي يحس بالأسف لمغادرته بحدة |
Bu ölü bir beden değil. Burada gördüğümüz, gücü hisseden ve kafasını korumaya çalışan bir vücut. | TED | هذه ليست جثة. هذا جسم يمكنه في الأساس في هذه الحالة بالذات ، أن يحس بمصدر القوة ، ويحاول حماية نفسه |
Ne konuşabiliyor,ne duyabiliyor ne de anlayıp hissedebiliyor. | Open Subtitles | لا يتكلم أو يسمع ولا يفهم أو يحس بأي شيء |
Belki nihayet üzerindeki baskıyı hissedip tepki vermeye başladı. | Open Subtitles | ربما أخيرا أصبح يحس بالضغط كما أنه تفاعلي |
Will kendini kötü hissetsin diye, olduğundan daha kötü havası veriyorum. | Open Subtitles | كنت فقط أجعله أمرا مروعاً لكي أجعله يحس بالذنب |
Bir insan bütün bunları hissedemez. | Open Subtitles | شخص واحد لا يحس بكل هذا. إنهم سينفجرون غيضا |
Fazla uzun sürmez. Enerji kaynaklarını hissedebilir. | Open Subtitles | لن ياخذ مدة طويلة في البحث , لكنه ذكر أنه يحس بأمتداد الطاقة |
Micheal kendinden sonra birşey olduğunu onu öldürmek istediğini hissediyor. | Open Subtitles | و مايكل يحس بان شىء يسعى وراءه محاولا قتله. |
Anlatsana, eşin takım hakkında neler hissediyor? | Open Subtitles | لنبتعد عن الشباب، كما تعلمين إذن أخبريني، كيف يحس زوجك بشأن الفريق ؟ |
Adam, kızı yalnız bırakabilecek kadar güvende hissediyor. | Open Subtitles | فيمكانتحسفيه بالراحة. وأنه يحس بمأمن لكييتركهابمفردها. |
Canavar karnındaki minik hareketlerimi hissediyor. | Open Subtitles | والوحش يحس بحركاتي الصغيرة داخلة |
Bilmiyorum ama bence o da hissediyor. | Open Subtitles | ...... ولكنِ لا أعلم ، اعتقد أنه يحس نفس الأحساس |
Çünkü bana göre kendini mekanın bir parçası olarak hisseden bir beden ile sadece bir resmin önündeki bir beden olmak arasında büyük bir fark var. | TED | لأنني أعتقد أنها ستحدث فرقاً سواء كان لديك جسم يحس بكونه جزء من مكان بدلاً عن أن لديك جسم يقف فقط أمام صورة. |
Yalnız hissediyorum sanki, dünyada bu şekilde hisseden tek ben varmışım gibi ve artık bir önemi yok. | Open Subtitles | أشعر و كأنى وحيداً أشعر و كأنى الشخص الوحيد فى العالم الذى يحس بذلك و هذا لا يهم اطلاقاً |
Yakınında olunca beni hissedebiliyor. | Open Subtitles | ويسطيع أن يحس حين أكون قريباً. |
Dengenin bozulduğunu hissedebiliyor. | Open Subtitles | بامكانه ان يحس انكي لست متوازنة |
Bütün bina varlığımızı hissedip hayata geçiyor. | Open Subtitles | -استرح،الرائد . انه يحس بحضورنا ويعود إلى الحياة. |
Herkes kendini bu işin bir parçasıymış gibi hissetsin diye okuldan "gönüllü olan var mı" diye soruldu ama kimi kandırıyorlar ki? | Open Subtitles | . وتطوعت لذلك المدرسة سألت عن المتطوعين لكي يحس الجميع أنهم تحت ذلك المعنى |
İnsan hayranın bunu hissedemez ama ben mükemmel etinin kokusunu alabilirim gerçekte ne olduğunun! | Open Subtitles | ومعجبك الانساني قد لا يحس به ولكني استطيع ان ...اشتم الرائحة الكريهة الرائعه التي هي حقيقتك |
Sadece müziği için acı hissedebilir. | Open Subtitles | هو يستطيع فقط بأن يحس الألم لموسيقاه |