Bir gün yine balığa gidecektik... ama babam eve hiç gelmedi. | Open Subtitles | في يوم من الأيام كنت ذاهبا الصيد، ولكن أبي لم يحضر. |
Nil Tanrısından bana bu güzel oğlan çocuğu getirmesini istedi. | Open Subtitles | لقد سأل إله النيل أن يحضر لى هذا الطفل الجميل |
Ne zaman arkadaşlarımla dışarı çıksam, garson hesabı hep bana getiriyor. | Open Subtitles | كل مرة اخرج فيهـا مع أصدقـائي، دائـمـا يحضر النادل الحســاب لي. |
Kim tutsağa içinde kaçma aracı olmayan bir pasta getirir ki? | Open Subtitles | من يحضر كعكة للسجين دون أن يضع بها شيئ مفيد بالهروب؟ |
Ona söyle, bütün parasını getirsin. | Open Subtitles | واخبره انى اقول له ان يحضر ما يكفى من النقود |
Her biri mahkeme salonuna kendilerine özgü bakış açısı getiren 12 kişiler. | Open Subtitles | بل هم 12 فرداً يحضر كل منهم وجهة نظره الخاصة إلى المحكمة. |
Bunun yerine omzunun üzerinden otobüse baktı çünkü onun kafasında otobüs, burada olması gerekenlerle bir hikâye anlatıyordu. | TED | بدلًا من ذلك، نظر من أعلى أكتافنا إلى الحافلة، لأن في اعتقاده أن الحافلة تخبره قصة حول مَنْ يجب أن يحضر الفعالية. |
Ne zaman bir felaket olsa, bir grup uzman gelir ve neyin yanlış olduğunu anlamaya çalışır, değil mi? | TED | فعندما تحدث كارثة يحضر فريق من الخبراء ويحاولون اكتشاف الخطأ الذي حصل، أليس كذلك؟ |
Aynı yıllar önce benimkine yaptığı gibi sizin sisteminize savaşı getirecek. | Open Subtitles | سوف يحضر الحرب لنظامكم فقط كما فعل معى من سنوات مضت |
Bana çabuk Orval'ı bul Mitch. Köpekleriyle buraya gelmesini söyle. | Open Subtitles | ميتش, أحضر أورفال على اللاسلكى و أخبره أن يحضر إلى هنا مع كلابه فى الحال |
Sözlerinin René'ye gitmesinden korkmuştu. René neden gelmedi? | Open Subtitles | كَانتْ خائفة من كلماتِه إلى رينيه لماذا لم يحضر رينيه ؟ |
Charlie gelmedi diye bozuldun. | Open Subtitles | حسنا.انتى تلاحظين ان الاطفال .حضروا وان تشارلى لم يحضر |
Nil Tanrısı'ndan bana bu güzel oğlan çocuğu getirmesini istedi. | Open Subtitles | لقد سأل إله النيل أن يحضر لى هذا الطفل الجميل |
Bölük Çavuşuna, onu buraya getirmesini söyle. | Open Subtitles | استدعى ليفتنانت كوستا الى هنا قل له ان يحضر سيرجنت الفصيله |
Peki uşak François sana her ay reçeteyi mi getiriyor? | Open Subtitles | وهل يحضر لك الخادم فرنسوا الوصفة شهريا ؟ |
Zaman zaman bana bir hayat kadını getirir, hepsi bu. | Open Subtitles | من حين لآخر، هو يحضر لي عاهرةً، هذا كل شيء |
Çocukları ne zaman görmek istersen söyle Sipo'ya getirsin. | Open Subtitles | أخبري سيبو بأن يحضر الأطفال إلى هنا متى ما شئتي لرؤيتهم |
Eve pastırmalı wafflerı getiren tek kişi olmana izin veremem. | Open Subtitles | لن أدعك فقط أنتِ من يحضر الوافل واللحم المقدد للمنزل. |
Aslında, efendim, affınıza sığınarak burada kimin bulunup kimin bulunmadığını daha önce araştırdım. | Open Subtitles | في الواقع أخذت الحرية سابقاً باستكشاف من حضر ومن لم يحضر |
Annem, "Her zaman doktor hiç gelmeyecekmiş gibi gelir" der. | Open Subtitles | فأمي تقول إن الأمر يبدو دائماً كما لو أن الطبيب لن يحضر أبداً |
Ama siz de içkinizi sete getirecek birini buldunuz, değil mi? | Open Subtitles | لكنك وجدتِ شخص يحضر لك نبيذك لموقع التصوير , صح ؟ |
Lamar'a müzik işi bitince gelmesini söyle. | Open Subtitles | اخبر لامار بان يحضر بعد ان ينتهى من عزف الموسيقي |
Siz uyuduktan sonra eve geliyor, siz uyanmadan da gidiyor. | Open Subtitles | هو يحضر بعد ان تنامى. و يغادر قبل ان تَنْهضُى. |
Bazen onun kanalı bize kötü durumda, saklanması gereken çocuklar getirirdi. | Open Subtitles | أحياناً مصدره كان يحضر له أطفال في حالة بائسة. أطفال لإخفائهم. |
Ben onun için sadece arada sırada durumunu görmeye gelen bir adamım. | Open Subtitles | أنا فقط شخص ما الذى يحضر كل فتره كى يرى كيف حاله |
Birileri bana dolaptan bir fular getirebilir mi? | Open Subtitles | هل يمكن أن يحضر لي أحدكم وشاح من الخزانة؟ |
Bir dahaki hafta tekne gelene kadar bizimle buradasınız. | Open Subtitles | ستضطرين للبقاء معنا حتى يحضر القارب الأسبوع القادم |