Ama onca lafın üstüne hala benim yaptığım bardaktan içiyor. | Open Subtitles | ولكن بعد كل هذا الكلام ولا يزال يشرب من الكوب |
Dumanlar dağıldığında, Abraham Lincoln Hintçe konuşup naneli kokteyl içiyor olacak. | Open Subtitles | عندما ينجلي الدخان إبراهيم لينكولن سيتكلم بالهندي و يشرب نبيذ النعناع |
Hayır efendim, hatırladığım kadarıyla hayır. - Genellikle şarap içer miydi? | Open Subtitles | لا يا سيدى, لا اتذكر هل هو يشرب النبيذ عادة ؟ |
Dün geceye kadar... iki yıldır ne bulursa, kim ne ısmarlarsa içiyordu. | Open Subtitles | لذلك, فهو يشرب لمدة سنتين هذا كل مايستطيع شراءه أو يشتريه له شخصا ما حتى ليلة البارحه |
Erkekler içki içip sohbet etmek istediklerinde ahırlara gizlenmeyi tercih ediyorlar. | Open Subtitles | حين يشرب الرجال الخمر ويروون القصص, يميلون إلى الاختباء في الاسطبلات. |
Sırf delice bir şeyler yapsın diye onu sarhoş etmeye çalıştığına inanamıyorum. | Open Subtitles | انا لا اصدق انك تريدة ان يشرب فقط لكى يفعل اشياء مجنونة |
Çok fazla içerdi ve birçok emlakçı gibi kurnaz tilkinin tekiydi. | Open Subtitles | كان يشرب كثيرا ومثل العديد من وكلاء العقارات قد يكون ماكرا |
Tamam güzel. Kamış yok. Bundan sonra herkes içeceğini kutusundan içiyor. | Open Subtitles | حسناً لا مصاصات بعد اليوم الجميع يشرب من العلبة من الان |
Bir beyin cerrahına göre, bu adam görev yapmadığı zamanlarda epey bira içiyor. | Open Subtitles | بالنسبة لجراح دماغ ذلك الرجل يشرب الكثير من البيرة عندما لايكون يجرح الادمغة |
5. ipucuna göre yeşil boyalı evin sahibi kahve içiyor. | TED | المقتاح الخامس يقول أن صاحب المنزل ذو الطلاء الأخضر يشرب القهوة. |
İçebileceği tatlı suyu yok. Ama sisten su içiyor. | TED | و ما من ماء عذب يمكنه شربه. لكنه يشرب الماء المستمد من الضباب. |
Bir içer, bütün gün boş boş oturur, osurur, ağırlık çalışır. | Open Subtitles | يشرب البيرة، ويجلس دون أن يفعل شيئاً يخرج ريحاً، ويرفع الأثقال |
İçkisini içer içmez kendinden geçecek sen de video kaseti alırsın. | Open Subtitles | وعندما يشرب سينام كالحمل الوديع وتحصل أنت على الشريط يا رجل |
Chateay Petrus tattığını düşünürken aslında Forcas Dupre içiyordu. | Open Subtitles | ففي الوقت الذي كان متصورا انه يتذوق اشاتو بيتروس كان في الواقع يشرب فوركس دوبريه |
Sanat dünyasında kariyer yapmayı düşünüyordum, Londra'da bir kursa kaydoldum. Danışmanlarımdan biri Pietro adında, asabi, çok fazla içki ve sigara içen ve çok çok fazla küfreden bir İtalyandı | TED | خلال تفكيري بالعمل في مجال الفن التحقت بدورة في لندن حيث كان هناك مشرف غضوب ايطالي الجنسية كان اسمه بيترو، كان يشرب كثيراً ويدخن كثيراً وكان سليط اللسان كثيراً كثيراً |
İsa'nın her fırsat yakaladığında şarap içerek sarhoş olduğunu duydum. | Open Subtitles | لقد سمعتُ أن عيسى كان يشرب الخمر كلما واتته الفرصة |
Genç ve sağlıklıydı, uyuşturucu da kullanmadı, sadece biraz içerdi. | Open Subtitles | كان شاباً، صحياً، لم يتعاطى المخدرات، فقط يشرب الخمر قليلاً |
İkincisi, yumurtalı içecekten içmek yasak. Aslında hiç içecek faslı olamayacak. | Open Subtitles | ثانياً ، لن يشرب شراب البيض، في الحقيقة لن يشربه للأبد |
Kahveyi içerken her her yudumdan sonra şöyle bir ses çıkarırdı: | Open Subtitles | في تاريخ الفنون، كان يشرب القهوة دائماً، وبعد كل رشفة، كان يفعل هكذا |
Ve o tekrar tekrar içmeye, hapşırmaya ve sarsılmaya devam etti duruncaya kadar. | TED | وظل يشرب ويعطس، مرارًا وتكرارًا حتى توقف ذلك. |
Mezarlıkta dans ettiniz... ...sonra herkes sizin şerefinize içti... ...ve sizin ne kadar harika biri olduğunuzu anlattılar. | TED | تتم التجربة بأن ترقص عند القبر وبعد أن تنهي رقصتك يشرب الجميع نخبك ويشيدوا برقصك |
Marley'in tuvaletten su içmesi yasak bunun için kapağın kapalı olduğundan emin ol. | Open Subtitles | غير مسموح لمارلى من أن يشرب من الحمام لذا دائما ضعى الغطاء للأسفل |
İki şişe viski içtiği halde sarhoş olmadığı söylenir. | Open Subtitles | هناك اسطورة انه يمكنه ان يشرب زجاجتين من الويسكى دون ان يسكر |
Koku duymuyorsan, o zaman içmiyor demektir. | Open Subtitles | لو لا تستطيعين شمّها، إذاً فهو لم يكن يشرب |
Uzun yolculuklarda ayakta kalmak için ne içiyormuş tahmin edin? | Open Subtitles | خمني ماذا كان يشرب ليبقى مستيقظًا خلال رحلاته الطويلة ؟ |