"يوقف" - ترجمة من عربي إلى تركي

• engel
• durdurmak
• durduramaz
• durdurmaz
• durdurabilir
• durdurmayacak
• durduracak
• park
• durdurur
• son
• durduruyor
• durdurmaya
• engelliyor
• durdurması
• durdurmasını

Ama fanatikler, bunu yeniden yapmanıza engel olmak için... - ...ellerinden geleni yaparlar.
أعلم بأنه متشدد جداً بالعمل تحت الأضواء من أجل أن يوقف ما تفعله

Şoför bey, bu acımasız hayvanı durdurmak için bir şeyler yapın.
ايها السائق,أُصرّ بأن تفعل شيئا يوقف هذا العنيف الشرير

Kesin bir şey var: Onları hiçbir şey durduramaz. Karıncalar yakında burada olacak.
شيء واحد مؤكد ، لا شيء يوقف النمل ، وسرعان ما سيأتون هنا

Kimsenin bilmeyeceğine emin misin? Saati sıkmak zamanı durdurmaz. O kadar korkmamalısın.
هل أنت متأكد من أن أحد لا يعرف أن القبض على الساعة لن يوقف الوقت لا يجب أن تخاف إلى هذا الحد فقد تقوم بحركة سيئة

Epinefrin kalp atışımı yeniden başlatabilir ya da öldürücü bir alerjik reaksiyonu durdurabilir.
يمكن للإبينفرين أن يعيد نبض القلب، أو يمكن أن يوقف رد فعل تحسسي يهدد الحياة.

Başkan'la konuştum. Kanıt bulunana kadar askeri hareketi durdurmayacak.
تحدثت الى الرئيس وهو لن يوقف القوات ان لم نحصل على دليل

Eğer görevi başaramazlarsa, Meclis, Uzay Programı'nı durduracak.
اذا لم يوصل المركبة الكونجرس سوف يوقف برنامج الفضاء

-Neden? Herkesi yarım saat erken çağırıp iki sokak aşağıya park ettirdin.
جعلت الجميع يأتي مبكر بنصف ساعة و يوقف سيارته على بعد تقاطعين؟

Kapatma prosedürü başlatır, enerjinin çoğunu keser, asansörleri durdurur, çıkışları kilitler.
يقوم النظام ببدأ الإغلاق يقتل معظم الطاقة, يوقف المصاعد, يقفل المخارج

Ondan bir iyilik istiyorum. Kız dövüşüne son verebilir mi?
أود أن أطلب منه صنيعاً هل يمكنه أن يوقف شجار الفتيات ؟

Bu şekilde olduğunu sanmam. Doğal hormon üretimini durduruyor.
لا أعتقد أنه يعمل بهذه الطريقة يوقف إنتاج الهرمون الطبيعي

Belki de daha karmaşıktır, çünkü gerçek bir ailenin aksine, birbirimize alıcı gözüyle bakmamızı engelleyecek önümüzde bir engel yok.
ربما الأمر أكثر تعقيداً لأنه على عكس العائلة لاشيء هناك يوقف أي احد منا من النظر لأي احد آخر منا

Annem bunun gelişmeme engel olacağını söylerdi.
حسنا , والدتى قالت لى ان ذلك ربما يوقف نموى

Size yaşatacağım yıkımı durdurmak için hiçbir şey yapamayacaksınız.
لا شيء يمكن أن يوقف الدمار الذي أجلبه لكم

Karanlık Lord'un bu dünya için yaptığı planı hiçbir şey durduramaz.
لا يمكن لشيء أن يوقف خطّة مولاي سيّد الظلام لهذا العالم

Biz de yalnız çalışmadığını biliyoruz. Onu tutuklamak ötekileri durdurmaz.
انه لا يعمل بمفرده و اعتقاله لن يوقف الاخرون

Bu, dejenerasyonu durdurabilir mi?
هل من شأن هذا الأمر أن يوقف بعض التدهور؟

Bu doğruysa, Donanmanın yapmayı... tasarladığı "geri patlama" hiçbir şeyi durdurmayacak.
متى يصبح الأقوى؟ إذا كان ذلك صحيحاً، فإن هذا الانفجار الخلفي التي تحاول البحرية أن تبدأ به لن يوقف أي شيء مطلقاً

Her birine kısa devre yapacaksın. Bu da, soldaki dişlinin dönmesini durduracak.
افصل دائرة كل منهم يجب أن يوقف هذا دوران الترس الأيسر

Şu anda arabayı park ediyor. Az sonra burada olur.
والذي ربما يكون في أي وقت الآن أنه يوقف السيارة

Buna karşılık olarak da yaşlandıkça hücre büyümesini durdurur ve eşleşme yetisini yarıda keser.
كما أن التفاعل يقل أيضًا مع تقدمنا بالعمر، وهو ما يوقف نمو الخلايا ويقلل من قدرتها على الاستنساخ.

Amacımız, İskoçlar'ın bu küstahlıklarına bir son vermek olmalı.
أنا أثق بك لتضمن أن يوقف الاسكتلنديين وقاحتهم

Bak, bizi durdurmaya çalışır her iblis bana sadece daha hızlı geçmek için istiyorum yapar.
إنظر ، كل مشعوذ يحاول أن يوقف هذا يجعلني أرغب بأن أمضي فيها أسرع

Tanrinin sana verdigi beyni kullanmani engelliyor.
غضبك يوقف كل ما بداخل هذا الدماغ الذي أمن الله له عليك

Yalnızca sevgilisini taciz eden bir arkadaşa sahip bir adamın arkadaşını saldırı anında durdurması gerektiğini söylemiyoruz. Bu toplumsal değişim yaratmanın safça bir yoludur.
نحن لا نقول أن على الرجل الذي صديقه يسيء معاملة صديقته أن يوقف ذلك الصديق في لحظة الإساءة.

Ona iştahın olmadığını söyle, midenin ağrıdığını... ve ondan ağrıyı durdurmasını iste.
أخبرهُ أنَّهُ ليسَ عندكَ شهية ومعدتكَ تؤلمك وأطلب منه أن يوقف الألم