Hayır, o kadar emin değilim. O bizi uyarmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | لا ، أنا لست متأكدة لقد كان يحاول أن يحذّرنا |
Barney hâlâ iyi olan şeylerin gece saat 2'den sonra olacağını kanıtlamaya çalışıyordu. | Open Subtitles | بارني مازال يحاول اثبات ان الاشياء الجيدة يمكن ان تحدث بعد الثانية صباحاً |
Odasına girdim, orada utangaç bir kız yatıyordu, saçları dökülmüştü, kelliğini saklamaya çalışıyordu. | TED | دخلت لغرفتها، وكان هناك فتاة خجولة، كانت صلعاء، وكانت تحاول إخفاء هذا الصلع. |
Nineniz bunun üzerinde çalışıyordu, bu da demektir ki çözmeye çok yaklaşmıştı. | Open Subtitles | جدتك كانت تعمل على بداية إذاً هذا يعني أنها كانت قريبة لاكتشافها |
Madem Haladki, Derevko için çalışıyordu, niye ölümünü Sloane'dan gizledin? | Open Subtitles | إذا هالادكي عمل مع دريفكو، لماذا يخفي موته من سلون؟ |
Babam çok sıkı çalışıyordu, biraz fazla uyuması gerek sadece. | Open Subtitles | أبي كان يعمل بجّد هو فقط يحتاج إلى النوم فحسب |
Belki de kitabın yazarı sadece kendini iyi hissettirmeye çalışıyordu. | Open Subtitles | ربما مؤلف الكتاب حاول فحسب أن يجعل نفسه يشعر بتحسن. |
En azından, cinsel içerikli rüya olduğunu sanıyorum. Beni boğmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | أعتقد على الأقل، أنه كان حلم إقامة علاقة كان يحاول خنقي |
Sonuç olarak, yüzeye doğru sadece orta parmağını kullanarak... çıkmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | نحن نستنتج أنه كان يحاول السباحة للنجاة مستخدما فقط الإصبع الوسطى |
- Hala Keith bana bir şey söylemeye çalışıyordu diye düşünüyorum. | Open Subtitles | ؟ ؟ انا اشعر باستمرار كأن كيث يحاول ان يخبرني بشيء |
Bu büyük problemi ortadan kaldırmaya çalışıyordu ama ona yardım eden kimse yoktu. | Open Subtitles | يحاول أن يصحح تلك المشكلة الهائلة ولكنه لا يستطيع أن يجد أحداً لمساعدته |
Hayır. Bir yere ulaşmaya çalışıyordum ve biri beni durdurmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | كلاّ، كنت أحاول الذهاب لمكان ما وكان ثمة من يحاول منعي، |
Mike onu üçüncü sınıftan beri korkutmaya çalışıyordu ama hiç başaramadı. | Open Subtitles | مايك , يحاول إخافتها منذ الصف الثالث لكنه لم ينجح أبدا |
Onu almaya gittiğimde, annem şapka iğnesini ona saplamaya çalışıyordu. | Open Subtitles | عندما ذهبت لجلبه ، وجدت أمي تحاول قتله بدبوس قبعة |
Gangsterler para için eşeleniyorlar polislerse onları yavaş yavaş hapse tıkmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | العصابات تجني أرباح صغيرة و الشرطة تحاول أن تقضي عليهم شارعاً بشارع |
Gömme dolabın içinde saklanıyorduk, o da bizi bulmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | كنا نختبيء في الخزانة و هي كانت تحاول أن تجدنا |
Ben çocukken, annem bir dava üzerinde gece gündüz çalışıyordu. | Open Subtitles | وأنا صغير، كانت أمّي تعمل على قضية على مدار الساعة. |
Onca zaman boyunca sizinleyken gizlice benimle, taslağı sizden alıp getirmek için çalışıyordu. | Open Subtitles | عندما كانت معكم طوال الوقت حين كانت تعمل معي سرّاً لتحضر المخطوطة منكم |
Herkes angarya işlerle uğraşıyordu. Dokuma tezgâhında çalışıyordu, sakallarını kırpıyordu. Hayır... | Open Subtitles | فالجميع مشغول بالأعمال الرتيبة ، عمل المنوال .. وتشذيب ذقونهم .. |
Ekip profil üzerinde çalışıyordu ve sanırım bir şey bulduk. | Open Subtitles | الفريق كان يعمل على الوصف و نظن ان لدينا شيئا |
Öyle olmak zorundaydı, kontrol edilemiyordu, kaçmaya çalışıyordu diğer hayvanlara saldırıyordu. | Open Subtitles | إضطررت لذلك، لقد خرج عن السيطرة، حاول الخروج ومهاجمة الحيوانات الأخرى. |
Son iki yıldır benim için çalışıyordu. Golf sahamdan sorumluydu. | Open Subtitles | عملت لدي في العامين السابقين وظفتها لتشرف على ملعب الغولف |
40 yıl sonra, 2007'de, California'da öldüğünde hala çözmeye çalışıyordu. | Open Subtitles | عندما تُوفي في كاليفورنيا سنة 2007، قبل أربعين عاماً، كان ما يزال يُحاول. |
Onlar yıllardır bunun üzerine çalışıyordu. Sen daha yenisin. | Open Subtitles | الرجال يعملون لسنوات بجهد وأنت لم تفعل شيئاَ |
Göründüğü kadarıyla hastalarıyla ilgilenebilmek için asla yeterli zamanı olmayan doktorlar, ellerinden geleni yapmaya çalışıyordu. | TED | الاطباء, كان ظاهرا, لم يكن لديهم في الواقع ما يكفي من الوقت لجميع المرضى، يحاولون على ما يقدرون. |
Ona karşı iyi davranmaya çalışıyordu. Sonrasını biliyorsun. İşini kaybetti. | Open Subtitles | كانت تُحاول أن تكون لطيف معه، الأمر التالي الذي تعرفه أنّها خسرت وظيفتها. |
Michael babasının isteği doğrultusunda kardeşini işe dahil etmeye çalışıyordu. | Open Subtitles | مايكل كَانَ يُحاولُ تَضْمين أَخِّيه في العملِ في طلبِ أبّيه. |
Adam aynı okulda çalışıyordu. İki ölümüz oldu. Bu garip. | Open Subtitles | شخصان يعملان في نفس المدرسة ثم يموتان ذلك غريب |
Biyosilah tüplerinden birini taşıyordu. Bizim araçlardan birini kullanarak buradan kaçırmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | وكان يحمل قنينةً للسلاح البيولوجي محاولاً تهريبها مستخدماً إحدى مركباتنا |
O günlerde çoğu programcı envanter sistemleri, maaş bordrosu, fatura ödeme sistemleri gibi ana bilgisayarlar üzerine çalışıyordu. | TED | أغلب المبرمجين هذه الأيام عملوا على حواسيب مركزيّة، لبناء أشياء مثل أنظمة الجرد وأنظمة المرتبات وأنظمة دفع الفواتير. |