- Sadece çocuğun masumiyetine inanıyorum. - Bunu kanıtlayabilir misin? | Open Subtitles | انا فقط اصابني اعتقاد ان الفتى بريء ايمكن اثبات الامر؟ |
Bu çocuğun eğitime ihtiyacı var. Onun bir geleceği var. | Open Subtitles | هذا الفتى لابد أن يحصل على التعليم أن لديه مستقبل |
Bir çocuğun umut edecek birşeylere ihtiyacı vardır. Şimdi umut edecek nesi var? | Open Subtitles | كان الولد يتمنى أن يحظى بشيء في هذا العالم، فأي أمل له الآن؟ |
Böylece, çocuğun annesi olan bu kadın tuvaletini birkaç saat içerisinde kurdu. | TED | لذا هذه المرأة، أم هذا الصبي قامت بتركيب المرحاض في بضع ساعات. |
çocuğun dişlerinin üzerindeki kemik hattı kızın açlıktan öldüğünü gösteriyor. | Open Subtitles | الحدود ما بين إنغلاق أسنان الطفلة يدل أنها ماتت جوعاً |
Anlayamadığım şey, Davis denen şu çocuğun nasıl oraya ilk giden kişi olduğu. | Open Subtitles | ما لا يمكنني فهمة هو : كيف وصل الفتى ديفيس إلى هناك أولاً؟ |
Bu çocuğun 18'ini bitirmesini istemekle çok şey mi istemiş oluyorum? | Open Subtitles | هل أسألكم الكثير أن أرى هذا الفتى وهو يبلغ الـ 18؟ |
Konuşmuyor bile, kızım. Bence bu çocuğun gerçekten bir sorunu var. | Open Subtitles | إنه لا يتحدث حتى, أعتقد أن هنالك خلل بذلك الفتى بحق |
Hikaye istiyorsunuz, o zaman gidin o çocuğun ailesiyle konuşun. | Open Subtitles | اذا اردت قصة, اذهب لوالديّ ذالك الفتى واحصل عليها منهم |
ve miktarı ve yayılması çocuğun kendi üzerine işediğini destekliyor. | Open Subtitles | في الثياب الداخلية والتوزيع والكمية يقترح أن الفتى بلل نفسه |
çocuğun pigmentasyonuyla ilgili kafası karışmış, ama kesinlikle cesareti var, değil mi? | Open Subtitles | الفتى لا يعرف إلى جانب يذهب لكنه بالتأكيد مفعم بالحيوية أليس كذلك؟ |
Benim bütün söylediğim şu; belki de çocuğun tüm istediği biraz sevgidir. | Open Subtitles | كل ما أقوله هو ربما كل مايُريده الولد هو أن يكون محبوباً |
Aynı işareti, kendini asan Porto Riko'lu çocuğun taburesinde de bulmuşlar. | Open Subtitles | نفس واحد وجدوا على المقعد ذلك الولد البورتوريكي كان يشنق نفسه. |
Bu kitabın yazarı benimle aynı okula giden o sessiz çocuğun kendisi. | TED | إن مؤلف هذا الكتاب كان الصبي الصغير نفسه الذي ذهب إلى مدرستي. |
- Kızılderili çocuğun üstünde şu birlik pantolonunu gördüğümde şüphelenmiştim. | Open Subtitles | خمنت ذلك عندما رأيت تلك السروال الاتحادي على الصبي الهندي |
Varisler parçalanırsa, çocuğun daha çabuk şoka gireceğini bilmiyor musun? | Open Subtitles | ألا تعلمين أن أخطر ما تعاني منه الطفلة هو الورم؟ |
Senin çocuğun. Bizim çocuğumuz. Bence anneme gidip onu almalıyız. | Open Subtitles | طفلك ، طفلنا ، أعتقد أن نذهب، لأمي ، ونأخذه. |
çocuğun yoksa bir çocuk partisine gidemezsin. | Open Subtitles | أنت لا تَستطيعُ الذِهاب إلى حفلة أولاد ، بدون ولد |
çocuğun bugün gerçekten çok yumurcak oldu, Kıçında acılar içinde. | Open Subtitles | ابنك كان غير مهذب اليوم كان مصدر ازعاج فعلاً |
Pekala, hakim birlikte olmayan iki insana, çok nadir, bir çocuğun sorumluluğunu verir. | Open Subtitles | الآن، أيّ قاضٍ نادراً ما سيضع طفلة تحت وصاية اثنين لا يعيشان سوياً |
°/°1 5. Çocuklarım için. - Senin çocuğun yok ki. | Open Subtitles | و 15 بالمائة اكرامية لاطفالى انت لا يوجد لديك اطفال |
Genelde 8 yaşındaki bir çocuğun beni alt etmesine sevinirdin. | Open Subtitles | في العادة تحبين رؤيتي اهزم من صبي بالثامنة من العمر |
Neden diğer çocuğun bıçağına bakmıyorsun, eğer üzerinde kan varsa, temiz çıkmış olur. | Open Subtitles | لم لا تتحقق من سكين الشاب الآخر ؟ إذا كان دمه عليه عندهاسيصبحبريء. |
Bir çocuğun komünist olmasına imkân yok, yine de onu öldürdünüz. | Open Subtitles | طفلاً لم يكن أبداً شيوعيّاً ورغم ذلك أنت تـُطلق على الطفل |
Bugün bir çocuğun Playstation'u 1996'dan kalan askeri üstün bilgisayardan daha güçlüdür. | TED | بلاي ستيشن لطفل اليوم أقوى من حاسب عسكري عظيم من عام 1996. |
Çocuk, ne başka çocuğun merakını anlar, ne de yetişkin birinin cahilliğini. | TED | وكوني طفلة، لم أستطع تفهم فضول الطفل الآخر. ولا تفهم تجاهل الكبار. |
çocuğun kendine güveni yerine gelince yol göstericiliği biter ve yok olur. | Open Subtitles | و تسمح للطفل بتخطي الأمر بثقة حينما لا يكون الحامي ضروريًا بعدها |