ve ayrıca kanıtlayabildi mi, bu çok önemli bir aşamadır. | TED | اي يجب التحقق من صحتها .. وهذه خطوة مهمة .. |
O kadar önemli bir kavram ki türümüzün yaşamı ve sürmesini ona borçluyuz. | TED | إنها ظاهرة مهمة جداً بحيث أن نجاة و تقدم نوعنا كبشر يعتمد عليها، |
Bu da bir soruna yol açtı. Çünkü ultraviyole ışık cilde zarar verebilse de aynı zamanda önemli bir faydası da vardır. | TED | وقد شكّل هذا مشكلة لأنه على الرغم من أن الأشعة فوق البنفسجية قد تدمر البشرة، إلا أنها تمتلك منافع مهمة ومماثلة كذلك. |
Bence dünyanın bu bölümündeki kadınlar insanların yerel ve bölgesel olarak birbirine bağlanması için kültürü önemli bir etken olarak görüyorlar. | TED | وأعتقد أن المرأة في هذا الجزء من العالم أدركت أن الثقافة هي عنصر مهم لربط الناس على حد سواء محليا وإقليميا. |
Bunun ne kadar önemli bir olay olduğunu vurgulamak istiyorum. | TED | و أريد فقط أن اؤكد على مدى أهمية هذا الحدث. |
Ve sonra bir başka önemli ilk daha var - bunun gerçekten önemli bir şey olduğunu düşündüğünüz an. | Open Subtitles | وبعد ذلك, هناك مره أولى مهمه أخرى المره الأولى التي تدركين بها ان هذا قد يكون شيء ما حقاً |
Ona bu akşam oldukça önemli bir mevzu konuşacağımızı söyledim. | Open Subtitles | أخبرتها أنني سأتحدّث إليها عن مسألة مهمة جدًا هذا المساء. |
Çok önemli bir gizli görevi olan kusursuz bir ajansın. | Open Subtitles | انت احسن العملاء تحت غطاء شديد فى اهم مهمة لك |
O da sizi görecek, önemli bir işten döner dönmez. | Open Subtitles | إنه يحب أن يراك لكن بمجرد وصوله من مهمة عاجلة |
Ama zafer, erkeğe zirve yolunda önemli bir kıdem puanı sağlayacak. | Open Subtitles | لكنالنصرهنا، سيكسبه نقاط مهمة في طريق الذكر من أجل منزلة أعلي. |
Tüm ihtiyacımız olan; bu adam için önemli bir konu. | Open Subtitles | حسنا، كل ما نحن بحاجته هي أشياء مهمة لهذا الشخص |
Bu çok önemli bir görev, o yüzden sadece sana güvenebilirim. | Open Subtitles | إنها مهمة في غاية الأهمية و لا أستطيع اِئْتِمَان غيركِ عليها |
önemli bir telefon görüşmesi yapması gerek. Burada çalışıyorsan, o telefonu bırak. | Open Subtitles | ـ عندنا مكالمة مهمة ـ هل تعمل هُنا ، لا تستخدم الهاتف |
Kimsenin bizi dinlemediği hissinin teknolojiyle aramızdaki ilişkide çok önemli bir rolü var. | TED | ذلك الإحساس أن لا أحد يستمع لي مهم جدا في علاقاتنا مع التكنولوجيا. |
Kadınların sağlığı tıpkı eşit ücret politikası kadar önemli bir eşit hak konusudur. | TED | صحة المرأة هي مسألة متعلقة بالمساوة في الحقوق وبنفس أهمية المساواة في الأجر. |
Dokuz yaşındaki çocuğun önemli bir yazışmayı ileteceğinden emindiniz yani? | Open Subtitles | أذآ أنتِ أعطيتِ طفل في التاسعه من عمره رساله مهمه |
Bu DNA'sında gizlilik olan bir organizasyon için önemli bir kültür değişimiydi. | TED | كان تغييرا كبيرا في ثقافة منظمة كانت السرية تجري في عروقها. |
Başkan bu yola başvurduğuna göre önemli bir şeyler olmalı. | Open Subtitles | من المؤكد أن أمراً مهماً قد حصل للرئيس ليفعل هذا |
Bu Daniel Miller'in hayatında çok önemli bir şey mi? | Open Subtitles | وهذا هو مثل هذه صفقة كبيرة في حياة دانيال ميلر؟ |
Onlara önemli bir görüşmemin uzadığını... | Open Subtitles | أخْـبريهم أنهُ هُناك إجتماع مُهم أصبح أطول |
Fermantasyon, insani gelişimimizde bir kez daha önemli bir rol oynayabilir. | TED | يستطيع التخمر أن يؤدي دوراً هاماً مرةً أخرى في تطورنا البشري. |
Bilirsin, bazenleri önemli bir şeyini kaybedersin, öyle bir şey ki senin hayatının tam ortasındadır, ...onsuz yaşamayı düşünemeyeceğin bir şeydir. | Open Subtitles | أحياناً، عندما تخسر شيء مهمّ لك، شيء يكون مركزك، شيء تشعر أنّه لا يمكنك العيش من دونه، فإنّك تفقد كيفيّة العيش |
Bu arada, bir gün, tezinde önemli bir yer tutan Gaudi'nin yaptığı Park Guell'i incelemeye giden Vicky birisiyle karşılaştı. | Open Subtitles | في الوقت الحالي في أحد الأيام و خلال ذهابها لتدرس تصميمات غاودي و المهم في أطروحتها فيكي حظيت بفرصة لقاء |
Fakat şunu söylemeliyim ki, pek çok tarifte çok önemli bir muhteviyat eksik. | Open Subtitles | لكن يجب أن أخبرك، توجد على الأقل دزينةوصفات.. تفقد مكوّنات هامّة جداً .. |
Seks gerçekten önemli bir şey ve hazır olmadığını hissediyorsan beklemelisin bence. | Open Subtitles | الجنس أمر جلل بالفعل، وإن كنتِ تشعرين بأنّكِ غير مستعدّة حينئذٍ يجدر بكِ أن تنتظري |
Wraith DNA'sını küçük ama önemli bir şekilde değiştiren bir tedavi bulduk. | Open Subtitles | توصلنا إلى معالجة جينية تعدّل الحمض النووي الرايثي بطريقة بسيطة لكن مهمّة. |
önemli bir şey değil. 3,5 takla atıp suya dalmaya çalışırken oldu. | Open Subtitles | ليس خطيراً حاولت القيام بقفزة ثلاث دورات و نصف |