| aradığı pastaneyi bulamıyordu. | TED | لم تستطع إيجاد المخبز التي كانت تبحث عنه. |
| Eğer polislerin aradığı adamsanız, katillerin cinayet mahalline geri döndüğü doğru demektir. | Open Subtitles | يمكننى القول بأنك الرجل الذى تبحث عنه الشرطة دائمـاً مـا يعـود القاتـل إلـى مسـرح الجريمـة |
| Evet, onu gördüğü ilk dakikadan itibaren yazarın, aradığı kadın olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | أجل من اللحظة التي رأها عرف أنها السيدة المدخنةالتي كان يبحث عنها |
| Adına kayıp ilanı da çıkarılmamış. Kimsenin onu aradığı yok. | Open Subtitles | نعم، ولا يوجد تقرير مفقودين أيضاً، لا أحد يبحث عنها |
| Chapin beni aradığı zaman Nixon'ın atama işlerini yapan sekreteriydi. | Open Subtitles | شابين كان منسق مواعيد نيكسون عندما إتصل بي |
| Pam. Seni kovalayan adam eyalet polisinin aradığı adam olabilir. | Open Subtitles | بام , الرجل الذى كان يُطاردك . يمكن أن يكون نفس الشخص الذى تبحث عنه الشُرطة الأن |
| Ona konunun, FBI'ın aradığı bir kaçakla ilgili olduğunu söyleyin. | Open Subtitles | أخبره أنه بخصوص متهم تبحث عنه المباحث الفيدراليه |
| Araştırma sonucunda... polisin kasabalı kızın vurulması olayında aradığı silah olduğu anlaşılmış. | Open Subtitles | ، التى تبحث عنه الشرطة تم به قتل تلك الفتاة المحلية |
| Yönetmen Ban'ın aradığı kız o kadar inanılmaz biri mi? | Open Subtitles | الفتاة التي يبحث عنها المخرج هل هي حقاً بتلك الروعة؟ |
| aradığı kalitede bir Klan cüppesi bulamayınca, bir siyahi adamın Amerika'da ne işi var ki? | TED | ماذا على الرجل الأسود فعله في أمريكا عندما لا يجد نوعية ثوب الكلان التي يبحث عنها |
| Hedefimiz bu değildi. Hepimizin aradığı şey değildi. | Open Subtitles | لم يكن الصفقة الكبرى الذي جميعنا يبحث عنها |
| Kaza yüzünden sigortayı aradığı kesin mi? | Open Subtitles | أليس من الواضح إنه إتصل بالتأمين بسبب الخدش؟ |
| Güzel seçim, Alexander Graham Bell'in telefonu icat edip Dr. Watson'ı aradığı gün. | Open Subtitles | خيار جيد، ألكساندر جراهام بيل إخترع التيلفون و إتصل بالدكتور واتسون |
| aradığı telefon da kontörlüymüş. | Open Subtitles | الهاتف الذي إتصل به هو أيضا يُستعمل لمرّة واحدة. |
| Chu Tu nun aradığı tanık kız Kowloon villasında saklanıyor. | Open Subtitles | الفتاة التي تبحث عنها انها بفيلا بمنطقة كالون |
| Madem Moskova'daki tüm polislerin aradığı bir adamla birlikte geldin. | Open Subtitles | منذ كنت قد يخرج معه رجل المطلوبين من قبل كل من شرطة موسكو. |
| Evet. Ama yine de, tam olarak aradığı şeyi bulamadım. | Open Subtitles | نعم بالرغم أنني لم أفهم بعد ما الذي يبحث عنه |
| Bu Whiney ve diğer herkesin bu sabah aradığı şey... | Open Subtitles | الاخرين يبحثون عنه هذا الصباح رسائل رامبرانت |
| Maalesef ikimizin de aradığı değil. | Open Subtitles | ولكن للأسف ليس هو الذي نبحث عنه نحن الاثنين |
| Canning'in aradığı diğer numarayı buldun mu? | Open Subtitles | ألديكِ ذلك الرقم الآخر الذي اتصل به كاننغ؟ |
| Aynı şey, son birkaç aydır aradığı kişi için söylenemez. | Open Subtitles | حسنا لا يمكننا قول المثل أيا كان من اتصل به فى الأيام القليله الماضيه |
| Ki bu da piyasada yeni bir çalıntı mal satıcısı aradığı anlamına gelir. Henüz...öldürmediği birini. | Open Subtitles | مما يعني أنّه سيبحث عن بائع مسروقات جديد، بائع ... |
| aradığı adam yasalara uymuyor değildi. | Open Subtitles | بل انه يبحث عن الشخص الذي لا يتبع القانون |
| Son zamanarda aradığı bir numara var. Bir şey çağrıştırmıyor. | Open Subtitles | هناك رقم كانت تتصل به مؤخرا لا يذكرني بشيء |