Salı günü bir düğüne katılacak ve sonra da şehirden ayrılacak. | Open Subtitles | انه سوف يكون في حفل زفاف يوم الثلاثاء ثم سيغادر البلاد |
Biliyorum. Beni bir daha görmeyecek. Nefretle ayrılacak ama hayatta olacak. | Open Subtitles | ،لن يرغب في رؤيتي بعد ذلك .سيغادر مملوءً بالكراهية ولكن سيكون حياً |
Ama benim en büyük ricam şu: Buradan ayrılacak ve haberlerde bazı çok şaşırtıcı olaylara rastlayacaksınız. | TED | لكن طلبي الأهم هنا: ستغادر اليوم وسترى بعض القصص المثيرة في الأخبار. |
Feribot Doğu Ekspresi bağlantısı için, birazdan İstanbul limanından ayrılacak. | Open Subtitles | السفينه بوسبورس ستغادر قريبا من محطة سيركيسى بإسطنبول للربط مع قطار الشرق السريع |
Çünkü bu iş devam edemez, birkaç hafta sonra ayrılacak. | Open Subtitles | لأن ما بينهما لن يدوم أبداً لأنه سيرحل بعد أسابيع قليلة |
Burada ayrılacak kadar çok önemli ne var? | Open Subtitles | ما المهم جدّاً بالنسبة لك لدرجة أنّك سترحل من هنا؟ |
Atreides yakında Caladan'dan ayrılacak Baron. | Open Subtitles | سيغادر الاتريدس كالدان قريبا ايها البارون |
Buradan ikimizden sadece biri canlı olarak ayrılacak. | Open Subtitles | اليوم سيغادر واحد فقط منا على قيد الحياة |
Evet ve şu an izinsiz giren ayrılacak. | Open Subtitles | أجل , و هو الذى كان ينتهك الحرمات , سيغادر |
Feribot Doğu Ekspresi bağlantısı için, birazdan İstanbul limanından ayrılacak. | Open Subtitles | السفينه بوسبورس ستغادر قريبا من محطة سيركيسى بإسطنبول للربط مع قطار الشرق السريع |
Bayan Quested bir gemi bulur bulmaz ayrılacak. | Open Subtitles | الآنسة كويستد ستغادر بمجرد حصولها على حجز |
520, 1-5 soldan yakında başka uçaklar ayrılacak. | Open Subtitles | 520، ستغادر الطّائرة المدرّج واحد خمسة يساراً |
Biri New York'tan zührevi hastalıkla ayrılacak ama. | Open Subtitles | هل تعلم بان أحدهما سيرحل من نيويورك حاملاً مرض تناسلي |
Bayan Garth'la işin bitince buradan ayrılacak mısın? | Open Subtitles | بمجرد الانتهاء من العمل هل سترحل ؟ |
12.000 metreye ulaştığımızda mekik ayrılacak, yükselecek ve iticilerden ilki olan sıvı yakıt roketlerini ateşleyecek. | Open Subtitles | عندما نصل إلى ارتفاع 40 ألف قدم، سينفصل المكوك ويرتفع ويشغّل أول نظام دفع ومحركات الوقود السائل |
Gözüme bir çatal sapladın ama yine de benden ayrılacak mıydın yani? | Open Subtitles | و كنتِ ستنفصلين عني في كل الأحوال؟ |
Sevindirici bir şekilde anons edebilirim ki NATO bölgeden ayrılacak. | Open Subtitles | أنا أرحب بأعلن منظمة حلف شمال الأطلسي بأنها ستترك تلك المنطقة |
12.000 metreye ulaştığımızda mekik ayrılacak, yükselecek ve iticilerden ilki olan sıvı yakıt roketlerini ateşleyecek. | Open Subtitles | عندما نصل إلى ارتفاع 40 ألف قدم تنفصل المركبة وتشغل إحدى محفزات الوقود السائل |
- Ondan ayrılacak mısın? | Open Subtitles | هل ستنفصل عنها؟ |
Yani bu aptal Montana'dan bizden önce mi ayrılacak? | Open Subtitles | أتعنين بأنّ هذا الوغد الصغير سيترك مونتانا قبلنا ؟ |
Aslında, Nick henüz bilmiyor, ama aramızdan ayrılacak. | Open Subtitles | في الأساس، نيك لا يعرف لحد الآن، لكنّه سيتركنا. |
Eğer herkes çıktığımızı bilirse, benden ayrıIdığını da bilir, ki ayrılacak. | Open Subtitles | إذا عرف الجميع بأننا نتواعد . هم سيعرفون عندما ينفصل عنى ؟ أى هذا ما سيفعله |
Aynen istediği gibi Pazartesi günü okuldan ayrılacak. | Open Subtitles | سوف يترك المدرسة يوم الاثنين القادم فقط مثلما اراد دومك دوما |
Ondan ayrılacak mısın? | Open Subtitles | هل ستقطعين علاقتكِ به ؟ |
Ay sonunda yollarımız ayrılacak. | Open Subtitles | سنفترق عن بعضنا بنهاية الشهر |