Tek bir fotoğraf, belge, ses kaydı, hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ولا صورة واحدة أو رسمة أو تسجيل صوتى؟ لا شئ؟ |
Bu havadan çekilmiş bir fotoğraf, Gombe'nin ormanlık yükseltilerini gösteriyor. | TED | هذه مجرد صورة واحدة من الجو، وتظهر لكم مرتفعات غابات غومبي. |
Çünkü içlerine kazınmış bir fotoğraf var. | Open Subtitles | لأنهم يحصلون على صورة تم التقاطها في أعماقهم. |
Örneğin bu bitki. Geçen nisan ayında Amazon’un kuzeybatısında çektiğim bir fotoğraf. | TED | إنها صورة التقطتها في شمال غرب الأمازون في أبريل الماضي فقط |
Net bir fotoğraf alana kadar dairesini üç gün boyunca gözlemledim. | Open Subtitles | كنت أراقب شقته لمدة ثلاثة أيام حتى التقطت له صورةً واضحة |
Bu fotoğrafta tipik bir fotoğraf, dünyanın kıta sahanlıklarından geriye kalanları görüyorsunuz. | TED | وهذه صوره صورة طبيعية لشكل المخزون القاري للعالم |
Bu eski bir fotoğraf. Fışkıran petrol kuyularımızı görebilirsiniz. | TED | هذه صورة في وقت مبكر. يمكنكم رؤية التسربات |
Bu, temiz bir fotoğraf. Peynirin içinde hiçbir şey görmüyor musun? | Open Subtitles | إنها صافية مثل صورة فوتوغرافية أنتِ لا ترين شيئاً في الجبنة؟ |
Büyük reisten son bir fotoğraf Daha çekileceğim Seninle resim çekilmek bir onurdur | Open Subtitles | سأَنَالُ صورة واحدة أخري مع الريس الكبير |
bir fotoğraf için onu çalmalıyım. | Open Subtitles | أنا فقط بحاجة لسرقتها من أجل صورة واحدة. |
Ve yalvarıyorum -- bir hafta sonu, bir fotoğraf çekilecek, kavga etmek yok. | Open Subtitles | و أتوسل إليك عطلة أسبوع واحدة صورة واحدة بدون جدال |
Bir varis olmasını bekliyordu fakat evde küçük Archie'ye ait bir fotoğraf bile yok. | Open Subtitles | لقد كان يأمل بوريث، مع ذلك لا تُوجد صورة واحدة للابن في المنزل. |
Görünen o ki, etrafta içinde ben ve bir kadın olan 13 yaş altına yasak derecede bir fotoğraf dolaşıyor. | Open Subtitles | على ما يبدو, هناك رسالة بريد ألكتروني نشرت عبركم التي تحتوي على صورة لي مع إمرأة |
Aslında bu confocal denen bir mikroskopla çekilmiş bir fotoğraf. | Open Subtitles | فى الواقع, إنها صورة تم عملها بمايسميبالمجهرالبؤري. |
Twitinize bir fotoğraf ekleyin, bakın, daha fazla içeriğe sahip oldunuz. | TED | تضيف صورةً إلى تغريدتك، أنظر كم زاد المحتوى لديك الآن. |
Böyle bir fotoğraf binlerce değerli dersi tehlikeye atabilir. | Open Subtitles | صوره مثل هذه يمكنها تحويل مائه برنامج نافع الى الفشل ولكن لماذا تهتمين ؟ |
Robert'in dairesinde bir fotoğraf vardı. | Open Subtitles | كان هناك صورة في شُقَّةِ روبرت. هى كَانَت لك. |
18 yıl önce, Gazetede bir fotoğraf gördüm. | TED | قبل 18 سنة، رأيت صورة فوتوغرافية في الجريدة. |
Bu benim, dünyanın en büyük varoşlarından birinin olduğu Hindistan'ın Bombay şehrindeki bir binanın çatısından çektiğim bir fotoğraf. | TED | هذه صورة إلتقطتها حينما كنت واقفاً على سطح أحد المنازل لواحدة من أكبر الأحياء الفقيرة في العالم في مدينة بومباي بالهند |
Akıllı telefon ya da kameranızla bir fotoğraf çektiğinizde, görüntüyle birlikte kaydedilen bir sürü ek bilgi var. | TED | عندما تلتقط صورة بهاتفك الذكي أو كاميرتك الرقميّة، هناك الكثير من المعلومات الإضافيّة مخزنة في تلك الصورة. |
- bir fotoğraf çektirmemiz mümkün mü? | Open Subtitles | هل يمكننا التقاط صورة سوياً ؟ بالطبع تعالي لهنا |
Onlara bir fotoğraf göstermek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أريهم صورة فحسب |
Peki, bu sadece tişörtünün üstüne sütyen taktığın bir fotoğraf. | Open Subtitles | حسنا هذه فقط صورة لكِ مرتدية حمالة صدر فوق قميص |
Bob, bir fotoğraf çeksene. Gülsene tatlım.Bizim için. | Open Subtitles | بوب ، التقط صورة يا بوب ، دعيه يأخذ صورة لنا يا حبيبتي.. |
Ee, en azından gitmeden bir fotoğraf çektirebilir miyiz? | Open Subtitles | هل نستطيع على الاقل أخذ صورة معا بالبداية |