Berbat fikirler ise çöplükteki bir restoran, berbat servisi olan, oldukça pis bir restoran ya da kara böcekli suşi servisi sunan restoran gibi fikirlerdir. | TED | أما عن الأفكار السيئة فهي أشياء مثل بناء مطعم في مكب للقمامة، أو مطعم به خدمة سيئة للغاية، أو مطعم يقدم صرصور السوشي. |
Ben gündüzleri New York'ta işletme kursu alıyor ve gece bir restoran işletiyorum. | Open Subtitles | الاول كان آخذا في الطبقات التجارية في نيويورك خلال أيام وادارة مطعم في القرية ليلا |
Biraz uzakta ama çok güzel bir restoran biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف مطعماً صغيراً على الطريق في مصنع سابق للملابس |
Yeni açılan bir restoran. Bu aralar çok gözde bir mekan. | Open Subtitles | إنه مطعم جديد جدًا في الوقت الحالي. |
Bu yüzden, o bir klasik. Hoş bir restoran burası. - Bana bedava ceket verdiler. | Open Subtitles | لهذا فهي كلاسيكية، هذا مطعم جميل، أعطوني سترة مجانية |
Babam aldığı teknede bir restoran açmak istiyor. | Open Subtitles | أبي يرغب في افتتاح مطعم على ظهر قارب اشتراه لتوه |
Öyle bir restoran gördüm ki. Hayatım boyunca hiç böyle bir restoran görmemiştim. | Open Subtitles | يا إلهي، لقد رأيت مطعمًا، لم يسبق أن رأيت مطعما كهذا في حياتي. |
New York'daki bir restoran sahibi bize dava açmış. Büro'nun zaman ve kaynaklarının izinsiz kullanımı söz konusu. | Open Subtitles | وردتني دعوى قضائية من مطعم في نيويورك و أيضاً توزيع غير شرعي لموارد و وقت الوكالة |
Shorty'nin dediğine göre tam ortasında üç katlı bir şarap kulesi olan harika bir restoran varmış Vegas'ta. | Open Subtitles | إهدئي, سنكلمها القصير أخبرني عن مطعم في فيجاس لديه ثلاث أبراج من النبيذ |
Peki, bu şehirde balıktan başka bir şey servis eden bir restoran var mı? | Open Subtitles | حسناً، هل هناك مطعم في هذه البلدة يقدم طعاماً غير السمك؟ |
Bu civarda bulabileceğim iyi bir restoran biliyor musunuz? | Open Subtitles | هل تعرفين أين يمكنني أن أجد مطعماً جيداً هنا؟ |
Fakir bir adamdı, güney sahillerinde bir restoran işletirdi. | Open Subtitles | لقد كان رجلاً فقيراً كان يدير مطعماً في الساحل الجنوبي |
Bence bir restoran açmalısın. Çok ciddiyim. | Open Subtitles | عليكِ أن تفتتحي مطعماً أنا جادّ في كلامي |
Burası lanet olası dört yıldızlı bir restoran. | Open Subtitles | إنه مطعم ذو أربع نجوم |
Bildiğim çok sempatik bir restoran var. | Open Subtitles | إنه مطعم لطيف جداً |
Burası bir restoran, insanlar yemek yemeğe gelir. | Open Subtitles | هذا مطعم الناس يأتون إلى هنا لتناول الطعام |
Ama şimdi görüyor ki Süleyman teknede bir restoran açıp, başına oğlanları getirecek. | Open Subtitles | كلا. فإنها تراه الآن ،يريد افتتاح مطعم على ظهر قارب ويولّي أولاده أمر العمل |
Belki de buluşup virüsçe şeyler yaptıkları bir restoran? | TED | ربما مطعما حيث يلتقون و يقومون بفعل أشياء فيروسية؟ |
İkinci olarak da, afili bir restoran tavsiyesi istiyorum. | Open Subtitles | و الشيء الثاني أحتاج نصيحتك بشأن إختيار أفضل مطعم من أجل أمور العمل |
Bak bir Boyle, bana şöyle güzel bir restoran söyle. | Open Subtitles | أهلاً ,بويل أنا بحاجة إلى توصية لأحدى المطاعم الجيدة |
Buraya bir, iki blok ötede bir restoran. | Open Subtitles | إنّه مطعم على بُعد منطقتين من هنا |
bir restoran fotoğrafını duvara asmış, | Open Subtitles | وعلق أحد المطاعم صورتها على الجدار |
Her zaman onun üzerine deri ceket giyip bir restoran zincirinin barında takılan kızlardan biri gibi olacağını sanırdım. | Open Subtitles | أعتقدت دائما أنها ستصبح واحدا من هؤلاء السيدات الذي يرتدين جاكيت وتذهب الي حانة في أحد مطاعم سلسلة. |
Ayrıca ana yemek olarak Rachmaninov piyano konçertoları ve tatlı olarak Bjork veya Madonna; gerçekten şarkı yiyebileceğiniz ilginç bir restoran olurdu. | TED | وأيضا، القليل من حفلات البيانو لرحمانينوف كطبقٍ رئيسي، وبعض حلويات بيورك أو مادونا، سيكون ذلك مطعمًا مثيرًا للغاية حيث يمكنك أن تأكل الأغاني فعلًا. |
Sorbonne'dan köşeyi dönünce hemen orada çok hoş bir restoran var. | Open Subtitles | وهناك حانة صغيرة ولكنها رائعة في مدينة سوربون واسم الحانة اوشوبون |