Milyonlarca ve milyarlarca yıllarının neredeyse tamamında dünyada hiç bir yaşam formu yoktu. | TED | فعلى مدى ملايين وبلايين السنين لم يكن هناك حياة على الارض على الاطلاق |
Ancak sağlıklı bir yaşam tarzı obezlerde de olumlu sonuçlar getiriyor. | TED | ولكن أسلوب حياة صحي يساعد الناس الذي يعانون من السمنة ايضاً. |
İkinci yanılgı da, kalbimin kırılmayacağı bir yaşam oluşturabiliyor olmamdır. | TED | الوهم الثاني هو، أستطيع بناء حياة بحيثُ لن يتحطم قلبي. |
Bu tür bir yaşam mutlu ve aynı zamanda ahlâkî yaşamdır. | Open Subtitles | هذا لنوع من الحياة سعيد و فى نفس الوقت أخلاقي.. حياة. |
Üçüncüsü ise Evsizliğin bir yaşam tarzı değil bir tutum olduğu. | TED | ثالثاً: فشلت في تصديق أن التشرد هو سلوك، وليس أسلوب حياة. |
Buraya yeni bir yaşam bulmaya gelmiştim. Şimdi yanlış yerde aradığımı anlıyorum. | Open Subtitles | أتيت إلى هنا لإيجاد حياة و أدركت إنني أبحث في المكان الخطأ |
Baban onu sigorta işine sokardı şimdi mutlu bir yaşam sürerdiniz. | Open Subtitles | أبوكي كان سيضعه في أعمال التأمينات وأنتي ستعيشين حياة رائعه الآن |
Ve bütün neden senin normal bir yaşam sürmemen... etrafında yaşayan insanlar gibi. | Open Subtitles | وكُلّ هذا لأنك لا تَستطيعُ منحها حياة طبيعية مثل بقيّة العالمِ من حولك |
Bu bir cilt rengi değil, bu bir yaşam tarzı, Brian. | Open Subtitles | إنه ليس فقط لون بشرة .. إنه أسلوب حياة .. براين |
Bir gün, Güney Afrika'da yeni bir yaşam kurmaya karar verdim. | Open Subtitles | وفي أحد الأيام قررت أن أبدأ حياة جديدة في جنوب أفريقيا |
Dine ve geleneklere bağlı bir yaşam sürmeyi tercih ediyorum Majesteleri. | Open Subtitles | أفضل أن أعيش حياة تستند على التقوى والتقاليد ، ياصاحب الجلالة. |
"Sadece gerçekliğin ve rüyanın birlikteliği tam bir yaşam yapar." | Open Subtitles | فقط اندماج الحلم والواقع يمكن ان تصنع حياة الإنسان الكاملة |
bir yaşam tarzı, bunu her gün yapıyoruz, sadece karnavala oynamaya giderken değil. | Open Subtitles | بل نمط حياة نقوم بهذا كلّ يوم، وليس فقط عندما نمارس لعبة التقمّص |
Üzgünüm Sayın Yargıç. Beş para etmez bir yaşam sürdüm. | Open Subtitles | أنا آسف يا سعادتك ، لقد عشت حياة بلا معنى |
Orada yaşayanların çoğu ya emekli ya da sakin bir yaşam sürmek için taşınıp turizm sektöründe çalışan kişiler. | Open Subtitles | اغلب من يعيشون هناك متقاعدون او انتقلوا هناك من اجل وتيرة حياة ابطأ و يعملون الان فى مجال السياحة |
Ben bundan çok bunaldım artık. Tek istediğim normal bir yaşam. | Open Subtitles | وقد سئمتُ جدّاً من ذلك، كلّ ما أريده هو حياة طبيعية. |
Ama bu zalim ortamda bir yaşam türü gelişmeyi sürdürdü. | Open Subtitles | لكن نوع واحد من الحياة إزدهرَ في هذه البيئة القاسية. |
O dinsiz bir yaşam seçti. Tüm söyleyebileceğim bu. | Open Subtitles | أختارت حياه دنيويه هذا كل ما أستطيع أخبارك به |
Bir gün bu savaş bitecek, ve bittiğinde, birlikte bir yaşam kuracağız. | Open Subtitles | يوماً ما ستنتهي هذه الحرب و حينما تنتهي , سنبني حياةً معاً |
Uzun ve olağan bir yaşam sürebilirsin. | Open Subtitles | لكن يُمكنك أن تحظى بحياة .طويلة أعتيادية |
Bugün mutlu bir yaşam için olan felsefemi sizinle paylaşmak için buradayım. | TED | لذلك أنا هنا اليوم، لأطلعكم على فلسفتي لحياة سعيدة. |
Çoğu insan için, daha iyi bir yaşam sürmek neredeyse imkânsızdı. | Open Subtitles | لأكثر الناس كان هناك فرص ضعيفة جداً لحياه أفضل |
Yarı sentetik bir yaşam şekli olurdu, yaşamın daha önce yaptığından daha fazla bilgi saklayabilen bir şekli. | TED | وسيكون شكلاً حيّاً شبه اصطناعي والذي سيحوي معلوماتٍ أكثر من أي حياةٍ وُجدت قبل ذلك. |
Her gün yaptığınız şeylerin, sevginizi ve becerilerinizi ve enerjinizi adadığınız insanların, inandığınız şeylere olabildiğince yaklaşabildiği bir yaşam oluşturarak, daha zor ve daha ilginç olanı yapın. | TED | افعلوا الشيء الأصعب والأكثر اثارة للاهتمام الذي يشكل الحياة حيث ما تفعلونه كل يوم، يعطي أفضل الحب والابداع والطاقة للناس الذين تتعاملون معهم، والذي يتماشى قدر الإمكان مع ما تؤمنون به. |
O tip bir yaşam tarzıyla ilgili duyduğum hikayeler o kadar... | Open Subtitles | الحكايات التى سمعتها عن هذا النمط من أسلوب الحياة إنها فقط |
Yalnız bir yaşam süren erkeğin tek narin karşılaşması. | Open Subtitles | ،بالنسبة للذكر إنه لقاءه العذب الوحيد بخلاف حياته الإنعزلاية |