ويكيبيديا

    "bir yalan" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • كذبة
        
    • كذب
        
    • كذبه
        
    • الكذبة
        
    • أكذوبة
        
    • بكذبة
        
    • بكذبه
        
    • من الكذب
        
    • كان كذباً
        
    • كذبةً
        
    • إفتراء
        
    • اكذوبه
        
    • بكذب
        
    Nadir ama çarpıcı durumlarda, bir kişi tarafından söylenen tek bir yalan bu bal peteğinde gerçek sorunlara yol açabilir. TED في حادثة نادرة ولكنها ضاربة، كذبة واحدة تُقال من كيان واحد فقط في خلية النحل هذه قد تقود لمشكلة حقيقية.
    Bana inanabileceğim güzel bir yalan söyle, ama sar beni. Open Subtitles قل لي أمرا جيدا, كذبة قوية يمكنني التصديق، لكن عانقني
    Film yapımcıları ve müzik endüstrisi tarafından tertiplenmiş bir yalan. Open Subtitles كذبة تخترع بواسطة فيلم أو الناشر أو بواسطة صانعي الأغاني
    Babanı bir yalan makinesine bağlasan, ve dünyada yaşayan en iyi baba olduğunu söylese, uçuşan renklerle geçerdi bunu. Open Subtitles تعرف، إذا علّقت أبوك فوق إلى إختبار كشف كذب وسألت إذا هو كان أفضل أبّ هو يعبر بنجاح باهر
    Umut falan değil, bir yalan ve ikimizin de ölümüne sebep olacak. Open Subtitles إنه ليس الأمل , انها كذبه و سوف تنتهي بنا الإثنان مقتولين
    John Rhodes'un cebini dolduran bir yalan uğruna bacağını kaybetmek, yani? Open Subtitles فقدان ساقك من أجل كذبة لكي تمتلئ جيوب جون ردوس بالمال؟
    Çünkü bu, koskoca bir yalan. Ben her türlü kötülüğü yaptım ona. Open Subtitles لأنها كذبة كبيرة لعينة , لأني فعلت الكثير من الأشياء السيئة لها
    Yüzünde herhangi bir yalan belirtisi görmesem de herhangi bir doğruyu da göremiyorum. Open Subtitles بالرغم من أنّني لستُ أرى أيّة كذبة على وجهكَ، فأيضاً لستُ أرى الحقيقة.
    Ama bu kocaman bir yalan olurdu çünkü, adeta kıçımın ağrısı oldun. Open Subtitles لكن تلك ستكون كذبة كبيرة بدينة لأنك كنت ألم هائل في مؤخرتي
    Merhamet bir yalan, kendilerini güçlü hissettiren zayıfların bir aldatmacası. Open Subtitles الرحمة هى كذبة , تضليل الضعيف لان يعتقدوا انفسهم اقوياء
    Bütün bu olay koca bir yalan. Nasıl bu kadar aptal olabildim ben? Open Subtitles هذا الشيء بأكمله كان كذبة كبيرة كيف يمكني أن أكون بهذا الغباء ؟
    Benden ve arkadaşlarımdan hayatlarımızı bir yalan için riske atmamızı istedin. Open Subtitles لقد طلبتِ منّا أنا وأصدقائي بأنْ نخاطر بحياتنا بناءً على كذبة
    Onlar buraları devirirken insanları sessiz tutmak için bir yalan bu. Open Subtitles هُراء، إنها كذبة لتجعل الناس هادئيين بينما هم يقومون بقطع الأشجار.
    Tek tıkla, ortağın tüm hayatının bir yalan olduğunu öğrenir. Open Subtitles ضغطة واحدة، وستعرف شريكتك أنّ حياتك بأكملها عبارة عن كذبة.
    Hiçbir şey olmadı. Sadece aramızdakilerin bir yalan olduğunu duymaya ihtiyacım vardı. Open Subtitles لم يحدث شيء وأودّ إعلامك أن الوقت الذي أمضيته معها كان كذبة.
    Nefret ediyorum o şeyden." Üçüncüsü, beynimiz karmaşık bir yalan yaratmada zorlandığı için, yalancılar genel olarak olayları basit terimlerle anlatırlar. TED ثالثًا: الكاذبون عادة يفسرون الأحداث بمصطلحات بسيطة حيث أن أدمغتنا تعاني لبناء كذبة معقدة.
    Yani, sorun olmadığını söylese bile, belli aşamada bu bir yalan olur, ...çünkü biz her zaman bunu sorun ederiz. Open Subtitles ولكن مهما قالت بأنها موافقة على ذلك , فأنه هناك كذب فى مرحلة ما لأننا لا نتقب لهذا الأمر أبداً
    Belki de ortadan gerçekten bir yalan olmadığı için yalan bulmakta zorlanıyorsunuzdur. Open Subtitles ربما يشق عليكَ البحث عن الكذب، لأن ليس هنالك كذب لتعثر عليهِ.
    Artık ağzından çıkan her şeyin bir yalan olduğunu biliyorum. Open Subtitles الآن أعلم بأنّ كل ما قاله أو ماسيقوله هو كذب
    Umut falan değil, bir yalan ve ikimizin de ölümüne sebep olacak. Open Subtitles إنه ليس الأمل , انها كذبه و سوف تنتهي بنا الإثنان مقتولين
    Galip gelmek istediğin için kendine söylediğin bir yalan bu sadece. Open Subtitles هذه هي الكذبة التي تخبر بها نفسك على أمل أنّك ستنتصر
    Cennet de başka bir yalan. Buna inanıyorsan salaksın demektir. Open Subtitles النعيم هو أكذوبة أخرى، وإن كنتِ تصدقين بتواجده، فأنتِ حمقاء
    Yalan, kötü bir yalan söyledin, öyle mi? Open Subtitles حسناً ، لقد أخبرته بكذبة قذرة ، أليس كذلك ؟
    Bu savaşı bir yalan üzerine başlattılar ve bu yalanları sürdürüyorlar. Open Subtitles لقد بدأو هذه الحرب بكذبه وحافظو عليها بالاكاذيب
    Ama bu yalanlarla örülmüş bir ağdaki başka bir yalan sadece. Open Subtitles ولكن هذه كذبة اخرى فى شبكة كبيرة من الكذب.
    Bu kaltağın söylediği her şey bir yalan. Open Subtitles كل ما أخبرتك به هذه الساقطة كان كذباً
    Sana rahatlatıcı bir yalan önersem, onu alır başıma kakarsın. Open Subtitles وإن عرضتُ عليكَ كذبةً مريحة فستلقي بها على رأسي
    Bu korkunç bir yalan. Sadece yalanlarla dolu değil mağazada çok hoş karşılanan bir gazeteci tarafından kaleme alınmış bir makale. Open Subtitles هذا إفتراء جسيم ليس فقط لأنها كومة أكاذيب،
    Bu, ya yüzbaşıyı harekete geçirmek için söylenmiş bir yalan ya da gerçeği söylüyor. Open Subtitles الان ربما تكون هذه اكذوبه لكي يجعلها طعم للنقيب ربما كان يقول الحقيقه
    Bu yalan değil ki. Fransız'san bu bir yalan değil. Open Subtitles هذا ليسَ بكذب, ليسَ بكذب إن كٌنت فرنسي.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد