Bu iyi, çünkü bu müzik berbat ve bunu dinleyenler arızalı. | Open Subtitles | ذلك جيد, لأن هذه الموسيقى سيئة و من يستمع إليها مريض |
Bu iyi. Onu bulmamıza yardım edebilirler. | Open Subtitles | ذلك جيد سيد كارتر ويستطيعون مساعدتنا في البحث عنها |
Her gün daha çok insan geliyor, Bu iyi bir şey ama burada geçici olarak konakladığımız için sorun teşkil ediyor. | Open Subtitles | كلّ يوم يفد الكثير من الناس، يعني هذا جيّد لكنّهم يتخذون هذه العيشة مؤقتاً، بينما هي عكس ذلك |
Karısının bağışlanmayacağını söylersin. Evet. Bu iyi oldu. | Open Subtitles | قل له أنّ عائلة زوجته لن تتجنّب الأذى أجل، هذا جيّد، هذا جيّد |
Evet , Bu iyi .. bunu kullanmanı istiyorum , tamam mı ? | Open Subtitles | حسنا، ذلك جيّد أريدك أن تستعمل ذلك، حسنا؟ ما هذا؟ |
Çok öfkelenmişti ve bağırıyordu. Bu iyi bir şey. | Open Subtitles | اذا هي كَانتْ تَصْرخُ وعنيفةُ، لكن ذلك جيدُ. |
- Kafalar karışsın istemedim. - Tabii, Bu iyi birşey olmazdı. | Open Subtitles | ـ لذلك لا أريد أن اُربككم ـ لا, لن يكون هذا جيداً |
Bu iyi çünkü kafalarındaki ilişkileri sadece çirkin değil, sürdürülmesi de imkansız. | Open Subtitles | وهذا جيد لأن العلاقة، في أدمغتهما ليست فقط بشعة بل لا تطاق. |
- Sokar bu sırada saldıramaz. - Bu iyi. | Open Subtitles | سوكار لا يستطيع الهجوم أثناء هذا الوقت ذلك جيد |
- Pekala. Sam bitiriyor. - Bu iyi, çünkü taklidimi yutmadılar. | Open Subtitles | كل شيء بخير سام تنهي العمل ذلك جيد لأنهم لم يقتنعوا بحديثي |
Hayır, Bu iyi, gerçekten. yani, Eğer sadece ikiniz gitmek istiyorsanız, bence de böyle yapmalısınız. Anne... | Open Subtitles | لا ذلك جيد اذا كنتم تريدون ان تكونوا معا الليلة فهذا رائع |
Bu iyi. Sanırım ilk sondaj aletini batıracağım yer orası. | Open Subtitles | ذلك جيد اذا حزر أين سأدع الحفار يبدأ بالعمل |
Ne kadar güçlü olduğunu gördük. Bu iyi. | Open Subtitles | إشربه، لقد سبق ورأينا مدى قوتك، هذا جيّد. |
Bu iyi, Bu kızlar basına bu tarz açıklama yapmanın bi işe yarayacağını düşünürler ve sonunda bir işe yaramaz, ucuz oldukları ortaya çıkar. | Open Subtitles | هذا جيّد. هذه الفتيات دائمًا يعتقدن أنّه ،سيساعد لو تحدّثوا للصحافة .وفي كلّ مرّةٍ يخرجن للصحافة يبدُنَّ وضيعات |
Gittiğim yerde su kamyonu ya da tayın dağıtımı olduğunu sanmıyorum ama Bu iyi. | Open Subtitles | لن يكون هُناك شاحنات ماء في وجهتي ولا حُصصًا ايضًا ، ولكنّ هذا جيّد |
Bende üç var. Bu iyi. | Open Subtitles | لا شيء، حصلت على ثلاثة، ذلك جيّد |
Bu iyi, güzel. Aramak zorunda değilsin. | Open Subtitles | ذلك جيدُ، ذلك جيدُ ليس من الضروري أن تَتّصلي |
Eğer demek istediğimi anladıysan, Bu iyi bir işaret. | Open Subtitles | هذا جيداً ، أذا ما كنت لا تعرفين ما أعنى |
SA: Şimdilik bu bir kaos, ama birçok insan birşeyler yapıyor, Bu iyi. | TED | سكوت أدامز: حتى الآن الأمر فوضى. ولكنه يتم بذل كثير من الجهود وهذا جيد. |
Bu iyi, ondan neden 2 tane aldığını anlıyorum. | Open Subtitles | هذا لطيف أستطيع أن أرى لماذا إشتريت إثنتان منها |
- Bu iyi işte. Şimdi Jeffy oldun değil mi? | Open Subtitles | هذا جيدا فأنت تعمل كجيفى الأن أليس صحيحا؟ |
- Bu iyi olmaz. - Kokpitte. | Open Subtitles | لا يمكن أن يكون ذلك جيدا إلى مقصورة القياده |
Bu iyi. hayır, yok Adrian Monk geliyor. | Open Subtitles | - هو جيد بما فيه الكفاية. - لا، هو لَيسَ. - أدريان Monk يَجيءُ. |
Bu iyi. Ama bana öyle geliyor ki önümüzdeki altı ayı ya da bir yıIı daha verimli bir şekilde de kullanabilirsin. | Open Subtitles | ذلك جيد، يبدو ذلك جيداً لي ستة شهور أو في سنة |
Bu iyi, gerçekten iyi. Demek ki hiçbir şey olmayacak. | Open Subtitles | هذا جيد, جيد جداً إنك لن تموت من دون حقيبتك |
Ama Bu iyi bir şey çünkü zaten basıncı azaltmak istiyoruz. | Open Subtitles | ولكن هذا امر جيد هذا شيء جيد لأننا نريد تخفيف الضغط |
Fikirlerin çeşitliliği için Bu iyi, ayrıca herkesin fikrini duymak için erdemli bir yol. | TED | وهذا أمر جيد لتنوع الآراء، ولديه القوة لضمان تمكن كل الأشخاص من التعبير عن آرائهم. |
Bu iyi bir şey mi kötü bir şey mi? | Open Subtitles | هل هذا أمر جيّد أو سيء؟ |