ويكيبيديا

    "bulur" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • تجد
        
    • سيجد
        
    • حالما
        
    • وجد
        
    • سيعثر
        
    • ستجد
        
    • يجدون
        
    • سأجد
        
    • يعثر
        
    • يجدك
        
    • بمجرد
        
    • سنجد
        
    • يجده
        
    • سيجدك
        
    • ستعثر
        
    En zor koşullarda bile, hayat, genellikle bir yol bulur. Open Subtitles حتى في أكثر الظروف تطرفاً تجد الحياة طريقة ما للبقاء
    Eğer yağmazsa, seni daha fazla yolmak için sebepler bulur. Open Subtitles وإلّم تُمطِر ، سيجد لك أسبابا أخرى لتدفع له المزيد
    Ama ben Mose'un kabloları nereye sakladığını bulur bulmaz, tekrar gelecek. Open Subtitles ولكن حالما أكتشف أين خبّأ موسى كل الأسلاك ستعود الطاقة مجددا
    Muhtemelen civarda bir nehir veya çöp sahası bulur ve oraya dökerdi. TED ربما وجد نهرًا قريبًا منه أو مكبًا للنفايات ورماها أو دفنها هناك.
    Ayrıca eğer birini görmek isterse o gelir ve bulur. Open Subtitles إذا كان يرغب في رؤية أحدهم، سيعثر عليه بنفسه.
    İyi bir şeyse.... ...o bunu kötüleştirmenin bir yolunu bulur. Open Subtitles لا يهم إذا كان شيء جيد ستجد طريقة لجعله سيئ
    İstedikten sonra, hastalar kendilerine zarar vermenin yolunu daima bulur. Open Subtitles المرضى دائما يجدون وسيلة ليؤذوا أنفسهم إذا كانوا يريدون ذلك.
    Şuna bir göz atacağım. Bana bir iyilik yap... Delinme izini bulur bulmaz,.. Open Subtitles سألقَ نظرة على ذلك، أعمل لي معروفًا رجاءً أعلمنا حالما تجد علامة الثقب
    Çantasının altını üstüne getiren bir âmâ gibi böceğin beynini bulur ve çok özel iki sinir hücresi kümesine zehirini enjekte eder. TED لذا فكأي شخص ينقب عشوائيًا في حقيبة، تجد الدماغ، وتقوم بحقنه بالسم في مجموعتين دقيقتين للغاية من للخلايا العصبية.
    O her gün kendini ALS hastalığı yüzünden zor nefes alıyorken bulur. TED كل يوم تجد صعوبة في التنفس بسبب التصلب الجانبي الضموري
    Ama onunla yatmazsam gider ve kendisiyle yatabilecek başka birini bulur. Open Subtitles إن لم أفعل ذلك فهو سيجد رفيقة متوافقة أخرى ستنام معه
    Düzeni arayan tatmini bulur. TED هو الذي يسعى للبحث عن النظام، سيجد الاشباع.
    Doğru dosyayı yedekledim. Buradan çıkış yolunu bulur bulmaz ve bunu kanıtlayacağız. Open Subtitles كلا، حمّلت الملف الصحيح، وسنثبت ذلك حالما نجد طريقة للخروج من هنا
    Eğer insanlar bu iş koşullarını katlanmaz bulur ise, ayrılmakta özgürler. Open Subtitles ان وجد الناس ظروف العمل هذه لا تحتمل فهم أحرار ليغادروا
    Sanırım babamız bize başka birilerini bulur. Open Subtitles حسناً، أبي سيعثر لنا على اشخاص آخرين كما افترض.
    Yapabileceği bir şeyler olmalı. Yani, o bir yolunu bulur. Hep buluyor. Open Subtitles حتمًا هناك ما بوسعها فعله، أعني أنّها ستجد حلًّا، فهذا شأنها دومًا.
    Bu yüzden evin içinde ışıkları açık bırakırlar. Yetişkinler rahatlatıcı bulur. TED وهذا هو سبب ابقائهم على الانوار مضيئة ولكن البالغون يجدون في هذا الصوت راحة
    Sol kulağınızın arkasına baksam, orada bir işaret bulur muyum? Open Subtitles لو نظرت خلف أذنك اليسرى هل سأجد علامة هناك ؟
    Baban bizi bulacak. Eğer o bulamazsa, birlikte çalıştığı kişiler bulur. Open Subtitles سوف يعثر علينا والدك ، واذا لم يفعل سيجدنا الناس الذى يعمل معهم
    Görüyorsun bebeğim, bazen sen adını bulmaya çalışırsın bazen de adın seni bulur Open Subtitles أنظرى ، يا حبيبتى أحيانا تصبحى تجدى إسمك و أوقات أخرى إسمك يجدك.
    Uzun süreli bir tura çıkacağız ama vakit bulur bulmaz, sizi görmeye geleceğim. Open Subtitles سنذهب لبضعة أشهر في جولة. ،لكن بمجرد أن يسمح جدولي الزمني .فسأذهب لرؤيتكم
    Ne kadar çok büyü kullanırsak, iblisler bizi o kadar çabuk bulur. Open Subtitles يجب أن نستخدم مزيدا من السحر على الأرجح سنجد كثيرا من الشياطين.
    Tanrıyı arayan onu bulur... İstediği yerde. Open Subtitles بجانب أن كل من يبحث عن إله سوف يجده في أي مكان يريده.
    Neyse, doğruyu söylemek gerekirse, bu adamı bulamazsın. O seni bulur. Open Subtitles على أي حال، الحقيقة أنه لا يمكنك ايجاده,هو من سيجدك
    Öldürülürsen annen beni bulur ve ağzımı burnumu dağıtır. Open Subtitles لو قُتِلْتَ ، ستعثر عَلَيَّ والدتك و سوف تنفس عن حرقتها وغضبها بضربي

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد