Hayır, sayılmaz. Meselenin özü şu ki; hepimizin gizli düşünceleri vardır. | Open Subtitles | كلا، كلا، ليست كذلك ولكن المغزى هو جميعنا لدينا أفكار سرية. |
Gerçekten karmaşık düşünceleri birbirimize aktarabiliyoruz. | TED | يمكننا نقل أفكار معقدة حقاً لبعضنا البعض. |
Onun düşünceleri değil. Dünyayı nasıl göreceğin nasıl hissettiğine bağlıdır. | Open Subtitles | ليست أفكاره فقط، طريقة شعورك هي التي تحدد نظرتك للعالم |
En gizli düşünceleri, senin muhabirine aktarıldığı haliyle, özel, kişisel ve gerçekleşen tek röportajda. | Open Subtitles | أعمق أفكارها , كما ستبوح بها إلى مراسلك الخاص فى لقاء خاص , شخصى , حصرى |
Kültürel girişimler ve tartışmalar yoluyla insanların biraraya gelmesine yardımcı olacak yeni düşünceleri tartışmak adına sizlere hoşgeldiniz diyorum. | TED | أرحب بكم على متنها لمشاركتنا و مناقشة الأفكار الجديدة عن كيفية جمع الناس معا من خلال المبادرات الثقافية والمناقشات. |
Tabii, neredeyse sohbet ettiğimiz herkes depresyonda, anksiyetesi, intihar düşünceleri olan ya da intihar etmiş birini tanıyordu. | TED | طبعًا، جميع من تحدثنا معهم عرفوا شخصًا يعاني من الاكتئاب أو القلق أو تراوده أفكار انتحارية أو منتحر. |
Eğer bir bildirim görürseniz, belki de daha önce sahip olmadığın düşünceleri zihninden geçirir. | TED | إذا رأيت إشعارًا، فإنه يجدولك لتكتسب أفكار ربما لم تكن تنوي اكتسابها. |
Kısmen yapısı bu olduğu içini, kısmen de acı verici düşünceleri olduğu için. | Open Subtitles | -جزئيا لأن هذه هى طبيعته -و جزئيا ، أيضا لأن لديه أفكار مؤلمة |
Girişin reddedildi. Bu çocuğun çok küstah düşünceleri var. | Open Subtitles | ممنوع دخولكم، ثمّة أفكار شقية تدور بخلدكم أيها الأطفال. |
Kalp atışlarının arasına girip aşkla ilgili düşünceleri yerleştirdiğin ufak büyülü yüzüğünü ödünç alıyorum. | Open Subtitles | إنّ خاتمك السحري الذي تستخدمه للجمع بين القلوب النابضة، زارعاً أفكار الحب بين الناس. |
Kaderle ilgili düşünceleri her zaman psikolojinin şans kurabiyesi okuluna... ..bağlamama rağmen, merak etmiştim, arka arkaya kötü birileriyle çıkmak gerçekten iyi biriyle çıkmaya eşit miydi? | Open Subtitles | بينما أنا أرجع أفكار الكرمة لثروة علم النفس الكعكة، كنت أتساءل، هل سلسلة من التمور سيئة يساوي واحد واحد جيد؟ |
Şimdi, kesinklikle sadece bir kaç elektrot koyarak kafasında geçen tüm düşünceleri anlayacak değiliz. | TED | الآن، ومن الواضح أننا لن نضع اثنين من الأقطاب على رأسه ونفهم بالضبط ما أفكاره كلها على المضمار. |
düşünceleri yüzünden baskı gören siyasi bir kişilik aynı zamanda. | Open Subtitles | إنه كذلك مفكر سياسي تعرض للاضطهاد بسبب أفكاره |
Annemin düşünceleri. | Open Subtitles | يحتوى على إقتباسات من المشاهير، وكذا أفكارها |
Yoksa erken çocuk gelişimiyle ilgili başka aptalca düşünceleri mi konuşmak istiyorsunuz? | Open Subtitles | أم أردتِ فقط مناقشة المزيد من الأفكار الحمقاء حول تنمية الطفولة المبكرة؟ |
Böylece, "iç gözlem" sahibi oldular: Kendi düşünceleri hakkında düşünme yetisi. | TED | ومن خلال هذا الاعتراف، اكتسبوا قدرة التأمل الذاتي: القدرة على التفكير في أفكارهم الخاصة. |
Bunlar herhangi birinin düşünceleri olabilir, koça kıç. | Open Subtitles | يمكن ان يكون افكار اي شخص آخر يا ذات المؤخرة الكبيرة |
Biz kötü rüyalarla iyi düşünceleri kullanarak savaşırız. | Open Subtitles | نقاتل الأحلام السيئة بالأفكار الجيدة |
Kuzey Kore'de büyürken gerçekten liderimizin düşünceleri bile okuyabilen yüce bir tanrı olduğuna inanırdık. | TED | وبما أني ترعرعتُ في كوريا الشمالية، لقد كنا نعتقد أن القائد العزيز هو الإله الذي يمكنه حتى معرفة أفكارك. |
Her zaman üstün düşünceleri olurdu. | Open Subtitles | لقد كان تفكيره بعيد عن التقليدية و ملئ بالإبتكار و الإبداع بالعمل |
Sosyalleşmemizdeki düşünceleri içselleştiririz. | TED | نحن نتشرب بأفكار ناتجة عن نشأتنا الاجتماعية. |
Şu anda ailemin kızlarının erkek arkadaşı hakkında çok güçlü düşünceleri var. | Open Subtitles | والديّ لديهم أراء قوية عن خلائل بناتهم حاليا |
Sadece negatif düşünceleri kovmaktan ya da gerçeği canlandırmaktan bahsediyordu. | Open Subtitles | لقد تحدثت عن طرد الافكار السلبية فقط او تصور حقيقتها |
Kamuoyu yoklamalarının kaydettiği, tabii ki, insanların düşünceleri. | TED | ما تسجّله استطلاعات الآراء هي بالطّبع آراء. |
Bir: Mutlu düşünceleri olan mutlu bir insan olmak istiyordum. | Open Subtitles | واحد, كنت أريد فقط أن أكون إنسان سعيد ذو خواطر سعيدة |
düşünceleri bozulur ve öz yönetim araçlarına erişimlerini kaybederler. | TED | تفكيرهم تدهور وفقدوا إمكانية الوصول لأدوات التحكم بالذات. |