İnsanların dünyanın düz olduğunu düşündüğü zamanlardan beridir çok olmadı. | Open Subtitles | منذ زمن ليس ببعيد كان الأنسان يعتقد أن الأرض مسطحة |
Assad'la işim bitti. İşimize yarayacağını düşündüğü birkaç isim daha verdi. | Open Subtitles | لقد اعطانى بضعة أسماء أخرى لكن لم يعتقد أن هذا سيساعدنا |
Şu anda; dış tehditlerden uzakta olduğunu düşündüğü bir yerde dinleniyor. | Open Subtitles | حالياً يقبع في مكان ما يظن أنه بمأمن عن التهديدات الخارجية |
Ve başkalarının ne düşündüğü önemli değil. Ben iyi hissediyorum. | Open Subtitles | ولا أهتم بما يعتقده الجميع بهذا الشأن أنا أشعر بالرضا |
Piste her çıktığında tek düşündüğü şey bitiş çizgisini geçmek oluyor. | Open Subtitles | كل الوقت عندما يخرج لا يفكر الا كيف يتعدى الخط الاول |
Şey, size şunu söyleyeyim, Abe Ryland herkesin düşündüğü gibi biri değil. | Open Subtitles | حسنا, دعنى اخبرك, ان آبى ريلاند ليس هو الرجل الذى يظنه الجميع |
Ama daha önce düşündüğü kadar zeki olan bir gösteriş düşkünüyle hiç tanışmadım. | Open Subtitles | لكن سأخبرك شيئاً أنا لم أقابل متباه كان بالذكاء الذي ظن نفسه عليه |
Kaybedecek bir şeyimiz olmadığını düşündüğü için bu kararı verdi. | Open Subtitles | وكان يعتقد بأننا لن نخسر شيئا ان اتخذ هذا القرار |
Gibi. Ama herhangi biri adil olmadığını düşündüğü herhangi bir kuralı veto edebilir. | Open Subtitles | بالتأكيد، ولكن يحق لأي شخص الاعتراض على أي حكم يعتقد بانه غير عادل. |
Ve bu bizi internetin düşündüğü ile bizim ne görmek istediğimizi gösteren tarafa doğru çok çabuk taşıyor, fakat bizim gerekli görmemiz gerekenleri değil. | TED | وهذا ينقلنا بشكل سريع إلى عالم حيث يظهر لنا الانترنت ما يعتقد أننا نريد رؤيته، لكن ليس بالضرورة ما نريد رؤيته. |
Okul yoksul insanların önemli olduğunu düşündüğü şeyleri öğretecekti. | TED | ما كان يعتقد الفقراء بأنه مهم سينعكس في الكلية |
Harlan bize yarışmada olduğunu düşündüğü 9 kişinin daha adını verdi. | Open Subtitles | أعطانا هارلان أسماء تسعة أشخاص آخرين ممن يظن أنهم كانو منافسين |
İnsanların düşündüğü oranı görebilirsiniz. Sonra da oranın ne olması gerektiğini düşündüklerini sorabiliriz. | TED | لكي نرى كم يظن الناس حجم النسبة، ولنتمكن بعدها من سؤالهم : كم برأيهم يجب أن تكون النسبة؟ |
Öyle bir şey demedim. Yaşıtlarımın ne düşündüğü umurumda değil. | Open Subtitles | لم أقل هذا، لا يهمّني ما يعتقده الذين في عمري. |
Onu tanıyan tek kişi sensin. Herkesin düşündüğü gibi biri değil. | Open Subtitles | ليس هنالك من يعرفه غيركِ إنّه ليس كما يعتقده النّاس .. |
Ama gerçekten milletin düşündüğü gibi biri misin merak ediyordum? | Open Subtitles | ولكن كنت أتساءل هل أنت حقا ما يفكر الناس أنت؟ |
Ajansları değiştirmenin daha az gözü peklik gerektirdiğini düşündüğü aşikâr. | Open Subtitles | الآن من الواضح أنه يفكر أن تغيير وكالات أقل جرأة. |
Ben, çoğu kişinin iki ayrı alan olarak düşündüğü bir şey için çalışıyorum. Ancak ben bunların farksız olduğuna inanıyorum. | TED | أعمل فيما يظنه معظم الناس حقلين مختلفين، ولكنني أعتقد أنهما متماثلان. |
Bana ne olduğu umurunda değil. Tek derdin insanların senin hakkında ne düşündüğü. | Open Subtitles | أنت لا يهمك ما حدث لي بل ما يظنه الناس بك فحسب |
Şimdi her takım, diğer takımın berbat olduğunu düşündüğü bir fikre sahip ve onların görevi, bunu mükemmel bir şeye dönüştürmek. | TED | وأصبح كل فريق معه فكرة ظن الفريق الآخر أنها مريعة، ومهمتهم هي تحويلها إلى شيء رائع. |
Eğer bu bir okyanus gezegeniyse ve biz sadece küçük bir azınlıksak bu insanoğlunun düşündüğü bir çok şeye müdahele ediyor. | TED | اذا كان هذا كوكب محيط ولدينا فقط أقلية صغيرة من هذا الكوكب، انه فقط يتعارض مع الكثير من ما تعتقده الانسانية. |
Buraya sadece tekrar güvenli olduğunu düşündüğü için taşınmıştır, yani bunu ona yapan adam ya taşındı ya da öldü. | Open Subtitles | لقد عادت الى هنا لأنها ظنت ان ذلك آمن اذا الرجل الذي فعل ذلك بها اما انه انتقل او مات |
Şunu anlamalısın sen. Önemli olan polisin ne düşündüğü. | Open Subtitles | لابد أن تضعى فى أعتباركِ شيئاً واحداً إن ما تظنه الشرطة هو ما يهم |
Benim bir başkası olduğumu düşündüğü sürece artık bu olamaz. | Open Subtitles | ليست هناك بعد الأن إلا إذا إعتقد أنني شخصاً أخر |
Uygun ve yerinde olduğunu düşündüğü şekilde hükümeti yönetebilen abim bunlardan birisi. | Open Subtitles | الأمر يتعلق بأخى أن يتمكن من إدارة حكومته بالشكل الذى يراه مناسباً |
Biz insanların gördüğü, duyduğu ve düşündüğü şeylerin gerçeğin tam ve bire bir bir resmi olup olmadığını öğrenmek istiyordum. | TED | وكنت اريد ان اعرف إذا كان البشر يرون او يسمعون .. او يفكرون الصورة الكاملة الدقيقة عن الحقيقة |
Bu çocuğun hayatına malolabilir. Doğru olduğunu düşündüğü şeyi yaptı. | Open Subtitles | لقد فعل ما ظنه صواب أنت، علي الجانب الآخر، فشلت |
Belki de herkesin olduğunu düşündüğü sevimli bir şekerleme üreticisi değilsindir. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا أنت لَسْتَ صانعَ الشيء الجيدِ الحلوِّ كُلّ شخص يَعتقدُ بأنّك. |
- Oh! Sorun değil,evlat. Bir avuç 4. sınıf eleştirmenin ne düşündüğü kimin umurunda? | Open Subtitles | لا بأس يا بنيّ من يهتم برأي مجموعة أطفال من الصف الرابع؟ |