İyi bir şey için her zaman beklemeye değer, derler. | Open Subtitles | الأشياء الجيدة هي من تستحق الانتظار من أجلها كما يقولون |
beraber yalnız olduğumuz en son zaman, beklemeye değer bazı şeyler olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | آخر مره كنا فيها وحدنا سويا أنت قلت أشياءا كانت تستحق الأنتظار لأجلها |
Onun için kariyerinden vazgeçebildiğine göre ona çok değer veriyor olmalısın. | Open Subtitles | لابد أنك تهتم بها كثيراً حتى تتنازل عن عملك من أجلها |
Sana değer veriyor. Tanrı seni korusun, Tanrı seni korusun. | Open Subtitles | الرجل يهتم بأمرك بارك الله فيك ، بارك الله فيك |
Bir çek yazıyorsunuz ve anında yüzde 30 değer kaybediyor. | TED | بمجرد ما تكتب الشيك فورا تزيد القيمة 30 فى المائة. |
Ben-sadece neye değer verdiğimi biliyorum, ve ve neye vermediğimi. | Open Subtitles | أ.. أنا فقط أعرف ما أهتم به ومالا أهتم به.. |
En düşük değer aslında böyle bir kulenin en alt ksımıdır. | TED | أدنى قيمة هو في الواقع للجزء السفلي من برج بهذا التصميم. |
Bende daha önce gitmiştim. Yemekleri için bile gitmeye değer. | Open Subtitles | لقد ذهبت الي هناك أيضا الطعام فقط يساوي الرحلة كلها |
Celpname yok, çalışan veya hasta listesinde kayda değer bir şey yok. | Open Subtitles | لا ملاحظات، و لا شيء يستحقّ الملاحظة بشأن لوائح الموظّفين و المرضى. |
- Arzu ettiğim - Uğrunda savaşmaya değer bir kız | Open Subtitles | أتمنى لو كان عندي أي فتاة تستحق القتال من أجلها |
Ve jüri bir gecelik acıya 200,000 $ değer biçti. | Open Subtitles | والأحمق قرر أن ليلة الألم هذه تستحق 200 ,000 دولار |
Ama kesinlikle buna değer çünkü insanları yeniden güldürme vaktim geldi. | Open Subtitles | لكنها تستحق هذا, لأنه حان الوقت لي لأجعل الناس يضحكون مجدداً |
Eğer ölmekten korkuyorsanız... hayatınızı, onu korumaya değer şekilde yaşamalısınız. | Open Subtitles | حسناً، إن كنت تخاف الموت فإن حياتك تستحق الحفاظ عليها |
Bazen öğle arasında depoyu doldurmam gerekiyor ama buna değer. | Open Subtitles | لدي مشاكل في الوقود تستهلك مصروف غدائي, لكنها تستحق ذلك |
Ona Devlet için çalışmıyor olsan bile... hayatın yaşanmaya değer olduğunu anlat. | Open Subtitles | اخبره ان الحياه تستحق العيش عندما لاتتسلل في الجوار من اجل الحكومه |
Neden olduğunu anlamıyorum, ama görünüşe göre hayvanlara kendinizden daha çok değer veriyorsunuz. | Open Subtitles | لا أفهم لماذا لكن يبدو أنك مهتم بالوحوش أكثر مما تهتم بسلامتك الخاصة |
Ama sen duyarlı bir insan olmalıydın insanlara değer veren. | Open Subtitles | ولكن يفترض بك أن تكون شخصاً عطوفاً، يهتم لأمر الفقراء |
Bence sorunu ortaya çıkaran değer hakkında yaptığımız düşüncesizce bir varsayım. | TED | أعتقد أن اللغز يظهر بسبب الافتراض المتسرع الذي نصنعه عن القيمة. |
İşimi ilk sıraya koymaya devam edersem değer verdiğim herkesi kaybedeceğim. | Open Subtitles | إذا بقيت أضع عملي في المقدمة سأفقد كل من أهتم لأجله |
İkisi arasındaki kritik fark şurada. Komik kediler o topluma özgü bir değer. | TED | وهنا الفارق الهام بين كل منها. إن القطط الكوميدية قيمة ترتبط بمجموعة محددة. |
Birkaç milyon dolara, belki daha fazlasına eş değer altından bahsediyoruz. | Open Subtitles | نحن نتحدث عن ملايين الدولارات يساوي غولد، ربّما أكثر من هذا. |
"Tam oradayken, mavi tabak spesyalinin artıklarına bulanmışken..." "...şunu düşündüm: Buna değer miydi?" | Open Subtitles | هنالك كنتُ، مُغطى بنفايات الأطباق المُميّزة، أسأل نفسي، أكان يستحقّ كلّ ذلك العناء؟ |
Güvenine değer biri olduğuma inanırsan benim de sana güvenebileceğimi biliyordum. | Open Subtitles | علمتُ بأنني أستطيع الوثوق بكِ إن اعتقدتِ بأنني جدير بنيل ثقتكِ |
sadece değeri için oynuyorum ve tam anlamıyla buna değer. | Open Subtitles | تبدو كما لو أنها تساوي الكثير وهي تساوي الكثير بالفعل |
Biliyorsun, eğer seks hayatında bir sorun varsa bunu karınla konuşmaya değer. | Open Subtitles | إذا كنت تعاني من مشكلة في السرير الأمر يستحق مناقشة مع زوجتك |
Ailemin inanılmaz desteği ile sonunda hayatın hala yaşamaya değer olduğuna karar vermem yıllarımı aldı. | TED | أخذ منى الأمر عدة سنوات لكن بمساعدة عائلتى التى دعمتنى بشكل مذهل، قررت أخيرًا أن الحياة لا تزال جديرة بالعيش. |
Bak, eğer birine değer veriyorsan başa çıkmanın bir yolunu bulursun değil mi? | Open Subtitles | إذا كنت تهتمين بشخص عندها ستتعلمين كيف تتعاملي معه ، أليس كذلك ؟ |
Aramızdaki ilişkiye değer verdiğim için John, sana karşı dürüst olacağım. | Open Subtitles | لأنني أنا اهتم بعلاقتنا جون ، اريد ان أكون صريحا معك |