Eğer bugün sana olan en kötü şey buysa, kendini şanslı say. | Open Subtitles | لو كان هذا اسوء ما حصل لك اليوم ، فاعتبر نفسك محظوظ |
O halde bu ay geçirdiğin en kötü randevu bu değilmiş. | Open Subtitles | حسنا.اذا فأن هذا لم يكن حتى اسوء موعد لك هذا الشهر |
Bu en kötü günümde bile birazcık iyi hissetmek için, biraz üretken hissedebilmek için yapabileceğim herhangi birşey olabilirdi. | TED | والتي كانت أي شيء يمكنه حتى في أسوأ أيامي أن يجعلني أشعر أفضل ولو قليلاً أكثر انتاجية بشكل بسيط |
en kötü senaryoda, her yıl 10 trilyon kilovat saatten fazla elektrik ihtiyacımız olabilir, üstelik bu 2100 yılında sadece soğutma için gerekli. | TED | في أسوأ الظروف، قد نحتاج لأكثر من 10 تريليونات كيلو وات ساعة من الكهرباء كل عام، فقط من أجل التبريد، بحلول عام 2100. |
İşin en kötü yanı O'nu öldüren kişi ben değildim. | Open Subtitles | وما جعلها اسوأ اننى لم اكن الشخص الذى قتل سكوموتو |
Ekonomistler eşitsizliğin Büyük Bunalımdan beri en kötü seviyeye ulaştığını söylüyor. | Open Subtitles | والمقياس الاقتصادي بأسوأ أحواله: َ ولكن الأغنياء يزدادون غنى.َ |
Olabilecek en kötü şey, bunun içi kendini asla affedememen. | Open Subtitles | الأسوء أنك لن تستطيع أن . تسامح نفسك على هذا |
Ve annem bunun en kötü anlarımda bile beni, daima koruyacağını söylemişti. | Open Subtitles | و قالت لي امي انه سوف يحميني دائما حتى في اسوء الظروف |
"Kafeinli meyve sularından" sonra en kötü fikir olarak görüyor. | Open Subtitles | تقول انه اسوء فكرة منذ اختراع علب العصير مع الكافيين |
Eğer bugün başıma gelen en kötü şey buysa, kârlıyım demektir. | Open Subtitles | لو ان اسوء شيء حصل هو ما حصل اليوم فانا اقبل |
Eğer bunu görüyorsanız ve bir bakteri iseniz bu sizin en kötü kabusunuzdur. | TED | إذا رأيت ذلك ، و كنت بكتريا، فإن هذا أسوأ كابوس مرّ عليك. |
Sonradan fark etmişler ki en kötü tıbbi sorunlar solunumla alınan parçalardan kaynaklanmış. | TED | واكتشفوا مؤخرًا أنّ الكثير من أسوأ المشاكل الطبية جاءت من الجسيمات يتنفسها الناس. |
Yaşlılık bir insanın başına gelebilecek en kötü şey değil. | Open Subtitles | التقدم في العمر ليس اسوأ شيء يمكن أن يحدث للشخص |
Ekibin şefi olarak, başına gelebilecek en kötü şey adamlarını kaybetmektir. | Open Subtitles | بصفتي قائد الفريق اسوأ ما قد يحدث هو ان تخسر رجل |
Öfkeden deliye dönüp bana dünyanın en kötü insanı olduğumu söylemeliydin. | Open Subtitles | كان عليك ان ترتعب وتقول لي انني اسوأ شخص في الوجود |
Suçlamalar, kardeşin Al Donelynin seçim kampanyasının en kötü anında geldi. | Open Subtitles | هذه الاتهامات الموجهة حول الاحراق المتعمد أتت بأسوأ وقت ممكن يكون لاخيه آل دونالي المرشح لقصر المحافظة |
Tüm bunların içindeki en kötü taraf hayatımı kaybetmek değil. | Open Subtitles | .. الشئ الأسوء فى كل هذا الآمر ليس فقدانى لحياتى |
Bu da bize sınıftaki en kötü çocuk olma şansını veriyor. | Open Subtitles | قد يكون أكبر وأسوأ فتى في الصف يعبر ويقوم بذلك أيضاً |
Burada başıma gelebilecek en kötü şey... bir soda şişesine takılıp düşmek herhalde. | Open Subtitles | اكتشفت ان اسوا شيء من الممكن ان يحدث اننني من الممكن ان ارحل |
en kötü tavırlılardan başlayalım, ailelerinin adlarını öğrenip Garcia'ya gönderelim. | Open Subtitles | فلنبدأ بأسوء سلوك فلنحصل على اسماء الوالدين ولنرسلهم الى غارسيا |
2015 yılında, güneydoğu Brezilya'da bir demir cevheri madeninde iki baraj çökmüş, ülke tarihindeki en kötü çevre felaketlerinden birine neden olmuştu. | TED | في عام 2015، سقط سدّان في منجم للحديد الخام في جنوب البرازيل، مما تسبب في إحداث أسوء كارثة بيئية في تاريخ الدولة. |
Neden Suriyeli mülteciler için geniş çaplı bir yeniden yerleştirme programı yok? zamanımızın en kötü savaşının kurbanları. | TED | لماذا لا يوجد برنامج ضخم لإعادة توطين اللاجئين السوريين، ضحايا الحرب الأسوأ في عصرنا؟ |
Benim için, öldürmek hayal edebildiğim en kötü şey değil. | Open Subtitles | بالنسبة لي , اسواء الاشياءالتي ممكن تخيلها القتل ليس منها |
Yapabilecekleri en kötü şey, beni şu kasvetli ülkelerinden yollamak olur. | Open Subtitles | أسوا ما يمكن أن يفعلوة أن يرسلوني خارج هذه البلاد الكئيبة |
Balayında seni kampa götürdüm, ki şu ana kadar ki en kötü fikir. | Open Subtitles | ، أخذتكِ للتخييم في شهر عسلنا . التي تبدو أنها أسواء فكرة إطلاقاً |
en kötü senaryo şu, stafilokok gibi, ki hala ona karşı etkili bir antibiyotik var, basit bir mikrobun mutasyona uğraması. Biz stafilokok'un muhteşem | TED | وأسوء الإحتمالات هي أن جرثومة بسيطة ، مثل المكورات العنقودية ، والتي لدينا لها مضادا حيويا فعالا ، قد تتطور. |
Dünyadaki en kötü şeylerden biri çocuğunun cesur olmaya çalışmasını izlemektir. | Open Subtitles | أصعب شيء في العالم رؤية طفلك يحاول أن يتشجع |