Ancak bu sefer, kadınların yanında, onların başarılı olmasını isteyen erkekler vardı. | TED | وفي هذه الحالة، بجانب هؤلاء النسوة ساندهم رجال أرادوا أن يشهدوا نجاحهم. |
Ve gariptir ki, göğüs büyütmeden daha popüler olan tek plastik cerrahi operasyon liposuction, bunun da çoğu erkekler tarafından yaptırılıyor. | TED | و الغريب أن العملية التجميلية الوحيدة التي تلقى رواجاً بعد تكبير الصدر هي شفط الدهون، و معظم ذلك يقوم بأدائه رجال. |
Üniversiteli kızları daha az makyaj yaptıkları için erkekler beğeniyor. | Open Subtitles | فتيات الكليّة يضعوا تبرّج أقل على الوجه ولهذا يُفضّلهم الشباب |
Neden mi? Öyle görünüyor ki erkekler çok sperm üretiyor. | TED | لماذا؟ لقد اتضح أن الرجال ينتجون الكثير من الحيوانات المنوية. |
Şimdi sivrisinek biyolojisinin bu projede bize gerçekten yardımı dokunacak iki özelliği var, bunlardan ilki şu, erkekler ısırmaz. | TED | هناك ملمحان في علم الأحياء الخاص بهذه البعوضة يقومان بمساعدتنا حقًا في هذا المشروع، وهما: أولًا، الذكور لا تعض. |
Fakat erkekler istiridye çıkartmak için her zaman ve heryerde gönüllü dalıyor. | Open Subtitles | لكن الفتيان مستعدون للغوص من أجل الدرر في أي وقت وأي مكان. |
Dünya da önemli olan iki şey vardır. erkekler... Kadınlar... | Open Subtitles | أهم شيئان في الحياة للرجال النساء ، و للنساء المال |
İnanmıyorum. Yanlışlıkla mı sarıldınız yani? Siz erkekler hep aynısınız. | Open Subtitles | صح ، لقد ضممتنى مصادفة أنتم يا رجال كلكم سواء |
Dört bekar kadının homoseksüel erkekler gibi davrandığı bir dizi. | Open Subtitles | أنه برنامج عن أربع نساء عازبات يتصرفن كأنهم رجال شاذين |
Gerçekten sadık kalınması gereken erkekler de aptal yerine konabiliyor. | Open Subtitles | بينما رجال أخرون ، رجال يستحقون الولاء ، يتم خداعهم؟ |
Onlara, iğrenç oğlanların büyüdüklerinde genellikle iğrenç erkekler haline geldiklerini söylerdi. | Open Subtitles | كان ممكن أن تخبرهم أولاد بغضاء يهتمون بأن يصحبوا رجال بغيضون |
Çıkma teklifi aldığım erkekler genellikle beni yatağa atmaya çalışır. | Open Subtitles | أغلب الشباب الذين يريدون مواعدتى يحاولون أن يأخذونى إلى الفراش |
Evet, biliyorum ama bazen erkekler bazı çocukça şeyler yapabilirler. | Open Subtitles | أعلم لكن فى بعض الأحيان يفعل الشباب هذه التصرفات الصبيانية |
Evet tabii. Zaten 18 yaşındaki tüm erkekler beklemek isterler. | Open Subtitles | اجل, صحيح لأن كل الشباب ذوي 18 عاماً يريدون الانتظار |
Kadınlar, ekonomik, sosyal ve cinsel yönden erkekler kadar güçlü kabul ediliyordu. | TED | و أعتبرت النساء فى نفس قوة الرجال الإقتصادية و الإجتماعية و الجنسية |
Örneğin bir işletme iflas ettiğinde erkekler ve kadınlar farklı tepkiler gösterir. | TED | فمثلا، تكون ردات فعل الرجال و النساء مختلفة بعد إخفاق مشروع ما. |
Gıdıklama stratejisinde erkekler aslında dişilerin onları seçmesini sağlayacak hoş davranışlar sergiliyorlar. | TED | ايضًا رأينا استراتيجية الدغدغة حيث ان الذكور يرضون الإناث كي يختاروهم كشريك |
Birlikte toplanarak, erkekler dişilere evlilik yerinin neresi olduğunu bildiriyor. | Open Subtitles | بالتجمع سويةً، يتيقن الذكور أن الإناث تعلم مكان سوق الزواج |
Arkadaşlarım bu hafta okul dışındalar ve erkekler hakkında konuşuyorlar. | Open Subtitles | أصدقائي خارج المدرسة هذا الأسبوع، و سوف يتحدثون عن الفتيان. |
Hastane nereye gidiyor umrumda değil fakat cerrahi hala erkekler klubü | Open Subtitles | لا يهم لأي مستشفى تذهب، قسم الجراحة لا يزال نادياً للرجال. |
D.A.B'da tutunmak çin gerekli donanımı yok. Orası erkekler kulübü. | Open Subtitles | انها لا تمتع بما يكفي للدخول في نادي الاولاد بي.آي.يو |
Londra'daki tüm genç erkekler Mr Haden kadar iyi flört ediyor mu? | Open Subtitles | هل يستطيع كل الشبان في لندن أن يكونوا كالسيد هايدن في تغزله؟ |
erkekler kılıçla dövüşür, göz göze. | Open Subtitles | الرّجال يُفضّلون القِتال بِالسّيوف حتّى يروا عُيون بعضهم البعض |
Dinle. Dünya'da benim geldiğim yerde, erkekler kadınlara saygıyla yaklaşır. | Open Subtitles | إستمع، على الأرض، حيث نشأت يفترض بالرجال معاملة النساء بإحترام |
Sadece bir avuç zavallı, cinsel dürtü sahibi erkekler var. | Open Subtitles | لا يوجد سوى بعض الفتية المساكين لديهم شؤون عاطفيّة غريبة. |
Sadece daha önce görmediği ve daha sonra da hiç göremeyeceği erkekler istiyor. | Open Subtitles | هي مهتمّةُ فقط في الرجالِ بأنّها مَا رَأتْ قبل ذلك ولَنْ يَرى ثانيةً. |
Altı yaşındaki erkekler, kızları düşünmez. | Open Subtitles | الصبيان ذوو الست سنوات لا تكون الفتيات جزءا من تفكيرهم |
Şarap içmek, ceketli erkekler politika ve sanat hakkındaki sohbetler-- | Open Subtitles | شرب النبيذ، فتيان بستر رياضية محادثات ذكية عن السياسة |
Görmek istiyorsanız sonra gelmelisiniz. Salonu şu an erkekler kullanıyor. | Open Subtitles | يجب عليك العودة لاحقا إن أردت رؤيتها فالرجال يشغلونها حاليا |