Efendim, işte adam bu. Olay olduğu anda tam oradaymış. Her şeyi görmüş. | Open Subtitles | سيدي، هذا الرجل، إنه كان هناك عندما وقع الحادث، لقد رأى كُل شيء |
Omzunun üstünden... bakmaya çalışırken iskelet gibi zayıf bir kadın eli görmüş. | Open Subtitles | عندما حاول أن ينظر للوراء رأى شئ غريباً ونحيف جداً على كتفه |
Çok iyi. Şu uzun boylu adamı daha önce görmüş olabilir misiniz? | Open Subtitles | جيد جداً , هل تقولي بأنكِ رأيت هذا الوغد الطويل من قبل؟ |
İşin en kötü tarafı, yüzümdeki şok ifadesini görmüş olmalı. | Open Subtitles | و الشئ الفظيع أنها لابد أنها رأت الصدمة على وجهي |
Bahçıvan üzeri kan içinde tek başına yürüyen bir çocuk görmüş. | Open Subtitles | عامل حديقة شاهد طفل دامي في المكان وإتصل بنا الساعة 2: |
Albayın oğlu kum çukurunda, örümcek ağına benzettiği bir şey görmüş. | Open Subtitles | ابن العقيد قال انه رأى ما ظنه نسيج عنكبوت فى المخبأ |
Ames'in cinayet yerini terk eden iki kişiyi görmüş bir tanığım var. | Open Subtitles | لقد وصلني تقرير يفيد بأنه يوجد شاهد رأى رجلان يغادران مسرح الجريمه |
Komşulardan biri her şeyi görmüş. TIR şoförünün hatasıydı diyor. | Open Subtitles | أحد الجيران رأى كل شيء، وقال أنه خطأ سائق شاحنة، |
Bir ajan bu adamı barda görmüş ve cep telefonuyla kaydetmiş. | Open Subtitles | عميل قد رأى هذا الرجل فى حانهً وقام بالتسجيل بهاتفه المحمول |
Evet, sevgilisinin, bir kadını duyup bir olay görmüş gibi davrandığını söyledi. | Open Subtitles | نعم، قالت ان صديقها تصرف كأنه رأى مشكلة، اعتقد انه سمع امرأة |
Eğer bir Tüketici Elektroniği Gösterisi gördüyseniz, hepsini görmüş sayılırsınız. | Open Subtitles | إن كنت رأيت أحد العروض للإلكترونيات. فلقد رأيت كل العروض |
Eğer bir Tüketici Elektroniği Gösterisi gördüyseniz, hepsini görmüş sayılırsınız. | Open Subtitles | إن كنت رأيت أحد العروض للإلكترونيات. فلقد رأيت كل العروض |
Kanserin son aşamasına gelmiş birini daha önce hiç görmüş müydün? | Open Subtitles | هل سبق وان رأيت شخصاً يعاني من المراحل النهائية من السرطان؟ |
Şans eseri bir yerlerde saklanan kızı Catherine, her şeyi duymuş ve görmüş. | Open Subtitles | لحسن الحظ إبنته كاثرين التي كانت تختبيء .. سمعت و رأت كل شيء. |
Şef, Judy'nin annesi o gece Harrison'ların evinin etrafında birilerini görmüş. | Open Subtitles | أنا أخبرتهم كيف إن أم جودي رأت شخص ما خارج نافذتها |
Onu her geceyarısı bir arabaya binerken görmüş ve yakından takip etmiş. | Open Subtitles | رآه يصعد سيارة غريبة كل ليلة في منتصف الليل وتبعه عن قرب |
Binadaki birkaç kişi silah sesini duymuş, sokaktaki şahitler de parlamayı görmüş. | Open Subtitles | عدّة أشخاص في المبنى سمعوا صوت الرصاصة. وشهود في الشارع رأوا الوميض. |
Pencereden baktığı zaman aynı adamı tişörtü yanarken koşar durumda görmüş. | Open Subtitles | ونظرت للنافذة حيث شاهدت نفس الرجل يركض من القبو وقميصه يحترق |
En küçük bir ipucundan, daha önce görmüş ya da duymuş olduğunuz şeylere erişiminizi sağlayabilirdi. | TED | من أصغر إشارة، ممكن أن يساعدك في استرجاع أي شيء قد رأيته أو سمعته من قبل. |
O dernek evindeki kızlardan birinin o gece Sam'i çatıya çıkarken görmüş olması. | Open Subtitles | ولا فتاة واحدة في منزل الاخوية ذاك رأته يذهب إلى السطح تلك الليلة |
Klişenin durumuna hafif kaçması için üzgünüm ama hayalet görmüş gibisin. | Open Subtitles | اعذريني على الإستهانة الغير مقصودة بعبارتي لكنكِ تبدين وكأنكِ رأيتِ شبحاً |
Güvenlik kamerasında görüntüleri var. Birileri mutlaka onu bir yerlerde görmüş olmalı. | Open Subtitles | فقد رصدناها بكاميرا المراقبة لابدّ و أنّ أحدهم قد رآها بمكان ما |
Patron seni işe aldığına göre, sende bir cevher görmüş olmalı. | Open Subtitles | لقد عينك على أية حال, لذا لابد أنه يرى شيئاً بك |
Onu önce sen görmüş olabilirsin Sam, ama ilk ben konuştum. | Open Subtitles | ربما يكون انت رأيتها اولا يا سام, ولكنى من تكلم اولا |
Babanın sizi, sen küçükken terk etmesine hayret etmemeliyim. Bunun geleceğini görmüş olmalı. | Open Subtitles | ،لا عجب أنّ أباكِ حل وأنتِ طفلة رضيعة لابدّ وأنه رأي ما سيحدُث |
Hayatım, daha önce böyle güzel kızlar görmüş müydün? | Open Subtitles | عزيزتي ,هل رأيتي من قبل فتيات جميلات هكذا؟ |