| Oraya erken vardım. Uzun zamandır o elbisede Gözüm vardı. | Open Subtitles | لقد وصلت هناك مبكراً ..أنت رأيت أني وضعت عيني على |
| Ama şimdi faydalı olabileceğini kanıtladığına göre şehirdeki Gözüm kulağım olmanı istiyorum. | Open Subtitles | ولكنك الآن أثبتت أنك مفيد, اريدك أن تكون عيني وأذني في المدينة |
| İlk uzay yürüyüşüme çıkmıştım, sol Gözüm kör oldu. Nedenini bilmiyordum. | TED | وقد كنت خارجا في جولتي الفضائية الأولى عندما أصيبت عيني اليسرى بالعمى، ولم أعرف لماذا. |
| Eğer birini korumaya çalışıyorsan hapsi boylarsın. Gözüm üzerinde. | Open Subtitles | إذا كنت تتستر على أحد سوف تسجن، فأنا أراقبك جيداً. |
| Yani en azından bir Gözüm. Buydu galiba. Ne yapılacağını hiç bilemem ki. | Open Subtitles | على الأقل أراقبهم بإحدى عيناي والعين الأخرى لم أكن أعرف ما أفعل بها |
| Gözüm kötü, sağ dönüşleri yapamıyorum. | Open Subtitles | انا لا استطيع ان انعطف جيدا بسبب عينى المصابه |
| Aniden sol Gözüm büyük bir acıyla kapandı ve gözümün neden göremediğini anlayamadım. | TED | فجأة عيني اليسار انطفأت بألم شديد ولم أستطع أن أعرف لماذا لا أستطع أن أرى بها. |
| Sağ Gözüm 7 aylık iken alınmış. | TED | تمت إزالة عيني اليمنى عند بلوغي سبعة أشهر. |
| Çok duygulanıyorum ve Gözüm yaşlarla doluyor. | TED | لدرجة ان عيني تكاد تدمع من شدة حزني ولكني امنعها |
| Seni Gözüm başka bir şey görmeyecek kadar sevmiyorum. | Open Subtitles | انا لا احبك بما فيه الكفاية لذا لن تقلب عيني داخل و خارج انت تعرف ذلك |
| Gözüm iyi durumda. Tüfek gözlüğe çarpmış olmalı. | Open Subtitles | عيني سليمة، لا بد أن البندقية أصابت نظارتي |
| Karanlık beni kör ettiği için, benim Gözüm ve kulağım sen olacaksın. | Open Subtitles | حيث انني يجب ان ابقي بالظلام ستكون انت عيني و اذني |
| Sağ gözümle verileri takip edemedim. Sol Gözüm ağır bastı ve herşeyi berbat etti. | Open Subtitles | لم أستطع الحفاظ على بيانات عيني اليمنى مركزة ظلت عيني اليسرى تتولى الوضع وتفسد كل شيء لسبب ما |
| Bakmıyorum ama Gözüm üzerinizde. | Open Subtitles | أقصد بأنني أراقبك ، ولا أراقبك ولكني أراقبك |
| Bir süreliğine koruyucu meleğinle yaşamak zorunda kalacaksın ama endişelenme, Gözüm üzerinde olacak. | Open Subtitles | ستضطرين للعيش مع العبقري الذي أعجبتك عقليته فقط لفترة قصيرة ولكن لا تقلقي، أنا أراقبك |
| Mor bir Gözüm var ve birinin beni önemsemesi gerek! | Open Subtitles | وقد اسودت عيناي وأحتاج من شخص ما العناية بي |
| Ne yazdığınızı okuyordum. Gözüm takıldı. Affedersiniz. | Open Subtitles | لقد كنت اقرأ ما تكتب انها فقط عينى المتجوله |
| Bir Gözüm kör ve diğeri de çok iyi durumda değil. | TED | فأنا أعمىً في عين واحدة، و الرؤية بالأخري ليست بجودة كافية |
| Savaştan, bir pusuya Gözüm açık düşmek için sağ çıkmadım ben. | Open Subtitles | لم أنجو من الحرب لأقع في كمين و أنا مفتوح العينين |
| Eğer onun nerede olduğunu bilseydim bu Gözüm hala görüyor olurdu. | Open Subtitles | لو كنتُ أعرف، لربّما كنتُ سأظلّ قادراً على الرؤية بهذه العين. |
| Eskiden her yerde Gözüm kulağım vardı. | Open Subtitles | وفي تعد نشطة، لدي عيون وآذان في كل مكان. |
| Ne yöne gideceğimi biliyorum. Ama Gözüm olacak birine ihtiyacım var. | Open Subtitles | حسنٌ ، أعلم الأتجاه الّذي يتعيّن السفر بهِ، لكنـّي بحاجة إلى أحد ليكون بمثابة عينيّ. |
| Gündüzleri Gözüm kulağım olacaksın.. | Open Subtitles | وسوف يكون مبعوثي . عيوني وآذاني في وضح النهار. |
| Gözüm üstünde. Belki, geçen seferki gibi güneye yönelir. | Open Subtitles | سأراقب الوصع ربما تتجه جنوبا كالعاصفة الأخيرة |
| İki Gözüm de hala sağlam ve onlarla ne görürsem ona inanırım. | Open Subtitles | مازالت لدي عينان جيدتان وأعتقد ما أريد أن أرى بهم |
| Ondan da henüz haber yok ama inan bana Gözüm kulağım onun üstünde. | Open Subtitles | لا يوجد جديد هناك أيضا لكن صدقيني لدي أعين وآذان حولها |
| Seni o hayvanlarla bıraktığım için üzgünüm, ama bir Gözüm sendeydi. | Open Subtitles | أعتذر عن تركي لكِ بالخارج مع أولئك الهمج ولكني كنت أراقبكِ |
| Ama bunun dışında, maçın bitmesine beş saniye kala Gözüm kapalı üç sayılık atış yapıp işlerini bitirirdim. | Open Subtitles | لكن هنا ,مع تبقي خمس ثواني فقط وضربه بثلاث نقاط واغلبهم مع نهاية الوقت وعيناي مغلقتان |