Adamlarımdan bir daha gitti, işler sürüncemede ve zaman geçiyor! | Open Subtitles | لقد فقدت رجل آخر من رجالي الوضع يتأزم والوقت يمر |
Fakat onu zaten 12 kez hareket ettirdin, ...demek ki şu an içinden 4 milyondan fazla volt geçiyor. | Open Subtitles | لكنك سبق و قمت بتحريكها، 12 مرة مما يعني أنه يوجد الآن أكثر من 4 ملايين فولت يمر عبرها |
Milyarlarca karanlık madde parçacığı her saniye vücutlarımızdan öylece geçiyor. | Open Subtitles | مليارات من جزيئات المادة المظلمة تمر خلال أجسادنا كل ثانية |
Dünya petrolünün yüzde kırkı tam buradan geçiyor, Hürmüz Boğazı. | Open Subtitles | أربعين بالمائة من بترول العالم يعبر من هنا مضيق هرمز |
Zaman benim için geçiyor. Her patlamanın bir merkezi vardır. | Open Subtitles | ما زال الوقت يمر بالنسبة لي كل انفجار له مركزه |
Bunun üstüne bir tavuk göğsü daha koyduğumda ışık yine içinden geçiyor ama tümörü artık göremiyoruz. | TED | عندما ألقي قطعة دجاج أخرى فوقها، لا يزال يمر الضوء خلالها، لكن لم يعد بإمكانكم رؤية الورم، وذلك بسبب تبعثر الضوء. |
Bisiklet yolları, binanın hemen yanından geçiyor. Böylece nehri gezmeye gelenler de, sergiyi görüp binaya yakın olabilir. | TED | و طريق للدراجات يمر من خلال المبنى، حتى أولئك الذين يسافرون بالنهر سيشاهدون المعروضات وينجذبون إلى المبنى. |
Yolculuk, kahramanın sıradan dünyasından başlayıp yine orada bitiyor. ama macera bilinmedik, özel bir dünyada geçiyor. | TED | الرحلة تبدأ وتنتهي في عالم البطل العادي، ولكن السعي إلى مرحلة البطولة يمر عبر عالم غير مألوف، عالم خاص |
Karbondioksit denizsuyunda dağıldığında, bir miktar kimyasal reaksiyondan geçiyor. | TED | عندما يذوب ثانى اكسيد الكربون فى مياه البحر، يمر بعدد من التفاعلات الكيميائية. |
Birbiri ardı sıra, birbirinin tıpkısı sayısız günler öylece geçiyor, hiçbir şey getirmeden. | Open Subtitles | ليست كما تخيلتها يوم بعد آخر، تمر الأيام ومازال الأمر سيام لاشيء جديد |
Şu an başından çok şey geçiyor ve sizin desteğinize ihtiyacı var. | Open Subtitles | هي تمر بالكثير الآن و هي من الممكن ان تستفيد من دعمكم |
Arap devletleri çok büyük bir değişimden geçiyor ve kadınların karşı karşıya kaldığı mücadeleler çok yıpratıcı. | TED | الدول العربية تمر بتغييرات هائلة والتحديات التي تواجه النساء كبيرة جدًا |
Bilirsiniz bir kısmımız hâlen genç siyahi adamlar gördüğünde, yolun karşısına geçiyor, kapıları kilitliyor, çantasını kontrol ediyor, değil mi? | TED | تعلمون ذلك الجزء منا الذي لا زال يعبر الشارع ويقفل الأبواب ويتمسّك بالمحفظة عندما نرى الشباب السود؟ |
Görünmez yolcu geçiyor sürekli, yaşamı taşıyor, hareket ediyor, dünya hissedip duydukça, o koruyor, güçlü ve heyecanlı, savruluyor. | TED | المسافر الخفيّ يمرّ إلى الأبد، حاملاً الحياة، والانتقال، فسقيفة الأرض قد شُعر بها وسمعت، بقوة وإثارة، وعصف. |
Saatler geçiyor, ee bence, senin yatma vaktini geçirdik. | Open Subtitles | ساعات تمضي, حسنا فقط, يتعدى ذلك على ساعات نومي. |
Bir kız geçiyor, arkanı dön, Geri geri yürü, seksi, seksi. | Open Subtitles | إذا مرت بجانبك فتاة، إستدر، و إمشي إلى الخلف بشكل مثير. |
Bir milyardan fazla insan her yıl sınırları geçiyor ve gelecek 10 yılda üç milyara yükselmesi bekleniyor. | TED | أكثر من مليار شخص يعبرون الحدود كل عام، ومن المتوقع أن يرتفع هذا العدد إلى ثلاثة ملايير في العقد المقبل. |
Bugünün çekimi ve 28'inde ki aynı günde mi geçiyor? | Open Subtitles | مشهد اليوم والمشهد 28 أحداثهما تجري في نفس اليوم .. |
Onun yerine, çocuklarını bir yabancıya veriyor, raylara atlıyor, adamı rayların arasına yerleştiriyor, adamın üzerine yatıyor, metro üzerlerinden geçiyor. | TED | ولكن، لقد قام بإعطاء طفليه لأحد الغرباء، وقفز إلى السكة، ثم مد الشاب بين السكتين، ثم انبطح فوقه، عندها مر القطار فوقه. |
Saat şu an 7:00'yi geçiyor ve elimizde 12 ölü var. | Open Subtitles | الآن تجاوزت الساعة 7 صباحا في اليوم التالي لدينا 12 وفاة |
İki yıl süpermarkette çalıştım ve ve ağır ağır olmasına rağmen sanki hayatım iki kat hızlı geçiyor. | Open Subtitles | ..عملت فى السوق المركزى لمدة عامين و بالرغم من ذلك يحدث ببطء أشعر أن حياتى تدق لمدة ثانية فى الزمن |
Otobüs dört şeridi birden geçiyor ve sadece arkadaki arabayı mı alıyor? | Open Subtitles | الحافلة تعبر أربعة صفوف لحركة المرور و تُخرج فقط السيارة التي خلفها |
- Dalga geçiyor olmalısın. | Open Subtitles | لا بد وأنك تمازحني كلا، مستحيل |
Filmin büyük bölümü bir kır evindeki av partisinde geçiyor. Bizimki gibi. | Open Subtitles | معظمه يدور فى حفلة صيد فى منزل ريفى نوعا ما مثل هذا.. |
Ama o kötü bir insan değildir. Sadece zor bir zamandan geçiyor. | Open Subtitles | ولكنه ليس بالشخص السيء إنه فقط يمر بوقت عصيب |