ويكيبيديا

    "gerçekler" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • الحقيقة
        
    • الحقائق
        
    • حقيقيون
        
    • الحقيقه
        
    • بالحقائق
        
    • الوقائع
        
    • حقيقيين
        
    • للحقائق
        
    • بحقائق
        
    • الحقيقةُ
        
    • الحقائقَ
        
    • وقائع
        
    • والحقائق
        
    • وواقع مسلّم
        
    • نحن شيئاً
        
    Artık gerçekler, komuta heyetinin dahi saklayamayacağı kadar su yüzüne çıkmıştı. Open Subtitles لقد أصبحت الحقيقة الأن أوضح من أن تنـكرهـا القيـادة اليابانيـة العليـا
    Ya gerçekler çok korkunçsa, ve hep kabus görmeye başlarsan? Open Subtitles وإذا كانت الحقيقة مروّعة جدا، ستطاردك في أحلامك إلى الأبد؟
    gerçekler acıtabilir demek istedi ,baba , kendi iyiliği için.. Open Subtitles إنها تعني أن الحقيقة تجرح يا أبتي. إن ذلك لصالحها.
    Ve şunu farkettim ki politik ikna fikirler, gerçekler ya da bilgiyle başlamıyor. TED والذي لاحظته هو الإقناع السياسي لا يبدأ من الأفكار او الحقائق او المعلومات
    Yazarın adını sildim -- gerçekler haricinde her şeyi sildim. TED ولكني حذفت اسماء الكتاب والعناوين .. ولم يبقى سوى الحقائق
    Yürütmek istiyormuş gibi yaptım ama gerçekler ortaya çıkınca, malum. Open Subtitles تظاهرت و أنني أريد أن تنجح العلاقة لاكن الحقيقة ظهرت
    Sayın yargıç, gerçekler bu karalamaya karşı gerçek savunmayı oluşturur. Open Subtitles حضرتك الحقيقة هي الدفاع الوحيد ضد اي افتراء وتشويه للسمعة
    gerçekler İnternet sayesinde ortaya çıktı; herkes gerçeği öğrendi. TED وبسبب الإنترنت ظهرت الحقيقة الجميع علمها
    Çünkü gerçekler bize insanlığın uzun ve yavaş seyahatinin eşitsizliğin uzun ve yavaş seyahatinin aslında hızlandığını gösteriyor. TED فما تقول لنا الحقائق هو أن الرحلة الطويلة والبطيئة، رحلة البشرية الطويلة والبطيئة نحو المساواة، هي في الحقيقة تسرع.
    Ama her sabah işe giderken bir buçuk saati arabada geçirdikten sonra gerçekler çok daha farklı görünüyor. TED ولكن عندما أكون جالساً في مركبتي وبعد ساعة ونصف من التنقل كل يوم، تتجسد هذه الحقيقة في شكل مختلف تماماً.
    Çünkü bugün, hepimizin bildiği gibi, doğruluk ve gerçekler saldırı altında. TED لأنّه اليوم، كما نعلم جيداً، تتعرض الحقيقة والوقائع إلى الاعتداء.
    1 Numara: Birinci ve en doğru şey; tüm gerçekler paradokstur. TED أولًا: أول وأصدق شيء هو أن الحقيقة متناقضة.
    gerçekler, adil gerçekler bunlar. TED هذه هي الحقيقة المباشرة، الحقيقة الصالحة.
    Bu yüzden bilim gerçekler ve duygular üzerine kurulu olmalı. TED لكن بالطبع، يجب على العلم أن يعتمد على الحقائق والمنطق؟
    Bürokratlar gerçekler o küçük onay kutucuklarına uymadığında ne yaparlar biliyor musunuz? Open Subtitles أنت تعرف ماذا يفعله البيرقراطيون عند الحقائق أنه لا يلائمهم الصندوق الصغير
    gerçekler yanıltıcı olabilir, söylentiler ise doğru ya da yanlış çoğunlukla açıklayıcı olurlar. Open Subtitles حسناً، الحقائق قد تكون خاطئة، بينما الإشاعات فتحتمل الصّواب والخطأ دوماً تكشف الحقائق
    Bütün gün yemininizden bahsedebilirsin. Ama gerçekler başka bir hikaye anlatıyor. Open Subtitles يمكنكِ التحدث طوال اليوم عن قَسَمكِ ولكن الحقائق تروي قصّة مختلفة
    Bazı gerçekler bilindiğinde listede benden önceki sırayı o alacaktır. Open Subtitles صدقيني هي ستفوقني حقارة بمجرد ظهور بعض الحقائق إلى النور
    Bir kilisede gezerken, ya da bir camide ya da katedralde, Gözlerinizle, hissettiklerinizle özümsemeye çalıştığınız şey, özümsediğiniz şey başka türlü olsaydı zihniniz aracılığıyla size gelecek gerçekler. TED فعندما تتجول في كنيسة او مسجد او كاتدرائية ما تحاول تشربه ,الذي تتشربه هو, خلال عينيك ,خلال حواسك, الحقائق التي سوف تصلك بشكل اخر عن طريق عقلك.
    Bir hayli gerçekler, söylemek üzse de. Open Subtitles إنهم حقيقيون تماماً . يؤسفنى ان اقول ذلك
    gerçekler ayakta kalabilenler tarafından söylenenlerdir. Open Subtitles الحقيقه تقال فقط من قبل من يتبقى في النهاية
    Aptallığım; kibirim ve kendi kendimi kandırdığımı farkına varmamı sağlayan gerçekler tarafından ortaya çıkartıldı. Open Subtitles حماقتي التي أظهرت بالحقائق, تدل على.. تهوري وخداع نفسي معاً.
    Bazı gerçekler bunu son derece şüpheli hâle getiriyor diyelim. Open Subtitles لنقل فقط أن الوقائع تجعل الأمر يثير شكوكًا لأبعد الحدود
    Küçükken hikâyelerde okuduğun canavarlar gerçekler ve buradalar. Open Subtitles الوحوش الذين قرأتِ قصصاً عنهم في صغركِ، إنّهم حقيقيين و موجودين هنا.
    fakat öğrenmeye başladığım gerçekten ilginç olan şey şu: Kendinden Menkul gerçekler aramızdaki farklılıkları silmiyor; TED و لكن هذا ما بدأت تعلمه و كان حقا مثير للانتباه الاثبات الذاتي للحقائق لا تمحو الاختلافات بيننا
    Bu kadınlar... bize, birinin yaşamsal olduğunu... ispatlayan çeşitli gerçekler sunmakta. Open Subtitles هؤلاء النسوة قمن بتزويدنا بحقائق مختلفة واحدة من تلك الحقائق قد ثبتت صحتها
    gerçekler benim safımda. Open Subtitles أنا عِنْدي الحقيقةُ على جانبِي.
    Belli ki, neden burada olduğunuzu merak ediyorsunuz. İşte size gerçekler. Open Subtitles من الواضح، أنت تَتسائلُ التي أنت هنا، لذا هذه الحقائقَ.
    Eski Mısır'lıların dünyaları da gerçekler üzerine kuruluydu. Open Subtitles شعر المصريون القدماء جدا في المنزل مع وقائع وأرقام
    Büyük klasikleri okuyup-yazmayı asla öğrenmeyeceksin, ...ebedi ve ezeli gerçekler: Open Subtitles لن تتعلم أبدا أن تقرأ وتكتب الدروس الكلاسيكية، والحقائق الخالدة:
    Ve gerçekler bütün gizemini, mutluluk dağıtarak federal ceza sistemine, J. Parnell Thomas'a teslim etti. Open Subtitles وواقع مسلّم إلى جَلال مُسعِد لنظام العقوبات الإتحادي الذي طُبق على (ج. بارنيل توماس).
    gerçekler canını acıttı, değil mi. Open Subtitles نحن شيئاً لن يتم النظر إليه في قضيتك

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد