Neden bunu herkesin daha az dramatik hissettiği bir zamana tekrar programlamıyoruz? | Open Subtitles | هيا لِمَ لا نؤجل هذا لوقت يشعر فيه كلنا بأننا غير مشحونون |
Bir erkeğin kadın dırdırının içinde sıkıştığı zaman hissettiği şey. | Open Subtitles | إنه ما يشعر به الرجل بعد أن يقع بفكي الرحى. |
Gün be gün, raporları okudukça, ...verilen kayıpların listesini çıkarırken hissettiği çaresizlik duygusu. | Open Subtitles | يوماَ بعد يوم يقرأ التقارير بكلف بقائمة الضحايا يشعر بالعجز لفعل أي شيء |
Bu mahkumlardan birinin hapishanede nasıl hissettiği ile ilgili bir çizim. | TED | هذا رسم لسجين رسم فيها كيف يشعر حيال السجن. |
Birçok misafirin bir evde kalırken hissettiği şey de bu. | TED | وهذا ما يشعر به معظم الضيوف عند الإقامة في منزل ما. |
Yapmayı dilediğim, her Parkinson hastasını o gün amcamın hissettiği gibi hissettirmek. | TED | ما أود أن أفعله هو جعل كل مريض رعاش يشعر بشعور عمي ذلك اليوم. |
Ve diğerlerinin işimiz hakkında ne hissettiği de kesinlikle değil. | TED | وكيف يشعر الآخرون حول عملنا ليس هوالمقصود أيضا. |
Rich’in kendini suçlu hissettiği belliydi çünkü fabrika onun zamanında kapanıyordu. | TED | بإمكانك معرفة أن ريتش كان يشعر بالذنب وأن هذا المصنع سيُغلق وهو في عهدته. |
Boş gömlek kolunu gösteren, insanların hissettiği, arzuladığı, mücadele ettiği herşeye yılışık yılışık gülen bir hayalet gibisin. | Open Subtitles | إنك مثل شبح يشير بكم فارغ تبتسم بتكلف لكل شئ يشعر به الناس و يريدون النضال من أجله |
hissettiği aynı derdi, aynı korkuyu ve aynı acıyı paylaştığımı biliyor. | Open Subtitles | الكرب والقلق نفسه ، نفس الألم الذي يشعر بأنه. |
Sanırım, raporlarıma istatistik olarak koyduğum insanların hissettiği bu olmalı. | Open Subtitles | حتما كان هذا ما يشعر به كل هؤلاء الناس قبل أن أدونهم كأحصائيات في تقاريري |
Dinle, birisinin canını yaktığında onun hissettiği acıyı düşünme. | Open Subtitles | عندما تضرب أحدا ما فلا تفكرين بالألام التى يشعر بها |
Nasıl hissettiği konusunda karışıklık yok. | Open Subtitles | هناك وتضمينه في أي التباس حول كيف يشعر عني. |
Adamın içinde bir delik gibi hissettiği şeyi görmek. | Open Subtitles | أريد أن أرى القطب أريد أن أرى ذلك الشيء الذي يشعر بأنه يوجد ثقب أريد ان أرى ذلك الرجل |
Yabani, el değmemiş doğa, onun kendisini evinde hissettiği gerçek yerdi. | Open Subtitles | .و لم يكن يشعر بالإنتماء الحقيقي سوى في البراري |
Cotton'ın burada politik bir teşkilat kurması gerçeği beni korkutuyor. "Korku" buradaki çoğu insanın neler hissettiği..." | Open Subtitles | ولكن في الحقيقة كوتون يقوم بـبناء تنظيم سياسي هنا الخوف هو ما يشعر به معظم الناس هنا |
Bu, sanki çok güçlü babanın üvey annene hissettiği gibi. | Open Subtitles | إنه قوي جداً مثل الطريقه التى يشعر بها أباكِ ناحيه زوجته |
Yani bir genç kızın, ilk midillisine hissettiği durumdan bahsettim. | Open Subtitles | أعني ، الطريقة التي تشعر بها الفتاة حول مهرها الأوّل |
Bir gazetede veya dergide görebileceğiniz bir şey değil bu ama şu insanın hissettiği bir şey bu ve insanlar bu yüzden heyecan duyuyorlar. | TED | وهي ليس بالخبر الذي ستراه في جريدة أو مجلة ولكنها شيء شعر به والده، والناس مهتمون به. |
Güvende hissettiği bir yere gidecek. | Open Subtitles | -والآن هو الفريسة -سيذهب إلى مكان يشعره بالأمان |
Çünkü ölürken hissettiği tek şey yüzünü yalayıp geçen rüzgardı. | Open Subtitles | و أظن لأنه عندما ماتت كانت تشعر بالرياح تصطدم بوجهها |
- Belki de Jane Eyre'ın Rochester'ın Thornfield malikânesinde kendini tamamen yeni bir kız gibi hissettiği romanı okumalısın. | Open Subtitles | ربما كنت ترغب في الاستماع عن جين آير، الذي شعر تمام مثل الفتاة الجديدة في قاعة ثروندفيلد في روتشر |
Belki de hissettiği, gizemli hayat onu büyülüyordu. | Open Subtitles | ربما أنها تشعر بالفعل أن هناك حياة غامضة تنمو بها |
Beni arayan kadının hissettiği gerginlik buydu. | TED | هذا هو التوتر الذي شعرت به النساء اللواتي كن يتصلن بي. |