Yani, her şeyden önemlisi, tüm bu işler onun döneminde oldu. | TED | انا اعني، بعد كل شيء، هذا العمل كله حدث في عهده. |
Ama bu noktada engeller olduğunu sanmıyorum, sadece yapılması gereken işler. | TED | لكن لا أعتقد أنّ هناك أي عوائق، العمل يحتاج لإنجازه فقط. |
Ben de seninle bunu konuşmak istiyordum. İşler biraz acayipleşti. | Open Subtitles | هذا ما كنت أريد أن أحدثك بشأنه الأشياء أصبحت غريبة |
Abu Hamza ya da Sheikh Omar Bahkri ne zaman televizyona çıksa, işler ailem ve işim için kötüye gidiyor. | Open Subtitles | في كل مرة، شخص مثل أبو حمزة أو الشيخ عمر باكري يظهرون على شاشة التلفزيون الامور تصبح أسوأ لعائلتي ولعملي |
Arkadaşım bana bunu verdi, çünkü eskiden onun için bazı işler yapmıştım. | Open Subtitles | صديقي أعطاني هذا التلفاز لأنني قمت ببعض الأعمال من أجله في الماضي |
Kolları çok garip bir pozisyonda ama inanılmaz işler başarıyor. | TED | الذراعان يبدوان مضحكين، ولكنه في الحقيقة يفعل أشياء مميزة للغاية. |
O zaman işler farklıydı. İşe başladığında altı yardımcın vardı. | Open Subtitles | الوضع كان مختلفاً وقتها كان لديك ستة رجال أساسين كبداية |
İnsanlar genelde işler burada iyi olmadığı için Amerika'ya giderler. | Open Subtitles | العمل لم يكن جيدا هنا كيف يسير الحال هنا ؟ |
İşte böyle, işin ikinci gününden son gününe kadar işler böyle sürdü. | Open Subtitles | و هذا ما حدث انه فى اليوم قبل آخر يوم فى العمل |
Bu ülkeye geldiğiniz zaman, hükümet için bazı işler yapmışsınız. | Open Subtitles | عندما جئت إلى هذا البلد ، هل بعض العمل لحكومتنا. |
Söylemeliyim ki ben bir şekilde yasadışı işler yapmaya zorlanmaktayım. | Open Subtitles | أحب أن أذكرك بأنني أجبرتُ على المشاركة في هذا العمل. |
Tam da işler daha da garipleşemez diye düşünmeye başlamışken. | Open Subtitles | فقط عندما فكرت أن الأشياء لا يمكن أن تصبح غريبة |
Yani, işler değişti, artık insanlar organik olarak birbirini bulmuyor. | Open Subtitles | الأشياء تغيرت، لم يعد يتقابل الناس بطريقة عضوية بعد الآن |
Burada bir kitap yazmaya çalışıyoruz ve işler çok fazla tatsızlaşacak. | Open Subtitles | نحن نحاول كتابة كتاب هنا و الامور قد تصبح قبيحة للغاية |
Şu andan itibaren de işler bizim için çok daha iyi olacak. | Open Subtitles | ومن الان وصاعداً, الامور سوف تتحسن بالنسبه لنا أنا واثقه من هذا. |
Sana ufak bir tavsiye. Kongre kısmına kerizler gider. Tüm işler barda halledilir. | Open Subtitles | نصيحة صغيرة , قاعة الإجتماعات هذه لأجل للحمقى كافة الأعمال ستتم في الحانة |
- Bir konuya açıklık getirelim! Kiralık adamlarımla harika işler beceriyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعتقد أنك أحمق لكن هناك أشياء كثيره تحدث هنا |
Adamlarımdan bir daha gitti, işler sürüncemede ve zaman geçiyor! | Open Subtitles | لقد فقدت رجل آخر من رجالي الوضع يتأزم والوقت يمر |
Bu yüzden işler yolunda gitmediğinde bir adım geriye giderim, işletme yetilerimi kullanarak sebebini anlar ve durumu düzeltirim. | TED | عندما لا تسير الأمور على نحو جيد، أميل للعودة خطوة إلى الوراء، أُطبق أدواتي الخاصة للعمل لإيجاد السبب، وإصلاحه. |
Eminim, bu tip işler için kullandığın, kendine özgü metodların vardır. | Open Subtitles | انا متاكد ان لديك الكثير من الطرق للتعامل مع هذه الاشياء |
Buraya gelmeden önce çok iyi işler yapmışsın--- bir sürü toplumsal çalışma,hayır işi. | Open Subtitles | قبل أن تأتي هنا فعلت أشياءً طيبة أعمال تجارية و أعمال خيرية كثيرة |
Biraz baştan savma bir mektup oluyor ama işler yoğun. | Open Subtitles | أنا آسفة، نحن بعيدون قليلًا ولكن هناك أمور تشغلني حقًا |
Hizmet sektöründe yüksek maaşlı maharet gerektiren işlerin yerine düşük maaşlı işler geldi, ve yaşam standartları düşmeye başladı. | Open Subtitles | حلت الوظائف متدنية الأجور محل الوظائف المهارية مرتفعة الأجور في مجال تقديم الخدمات وترتب على ذلك انخفاض مستوى المعيشة |
Votan Birliği ile işler kızışabilir diye gulaniti hızlı çıkarmak istiyorlar. | Open Subtitles | يريدون إخراج الجولانايت سريعاً في حالة ساءت الأوضاع مع الجماعة الفوتانية |
- Hiç param yok. - O zaman yemezsin. İşler böyle yürür. | Open Subtitles | ـ ليس بحوزتي مال ـ إذاً، لن تأكل شيئاً، هكذا تجري الأمور |
Çok harika işler yapıyorlar, opera takvimini yanlış okumak gibi. | Open Subtitles | انهم يقومون بأشياء عظيمة, مثل القراءة الخاطئة لجدول عروض الاوبرا |