Taraf değiştirdiğini düşünüp, izleme listesine almamızın nedeni de bu. | Open Subtitles | وقتها بدأنا نظن أنها تحولت لصالحهم و وضعناها تحت المراقبة. |
Paraya, bileğe takılan izleme cihazlarına veya gereksiz izleme sistemlerine ihtiyacımız olmadığına güçlü bir kanıt. | TED | إنه دليل قوي على أننا لسنا بحاجة إلى المال أو قيود الكاحل أو أنظمة المراقبة والإشراف غير الهامة. |
-Uydu izleme verileri yardımıyla meteoritin iç yörüngesini belirlemeye çalışıyorum. | Open Subtitles | أستخدم بيانات تتبع القمر الصناعي لأحدد المسار المنحني الداخلي للنيزك |
Diğeri ise her şeyi kayışla bağlamamızdır çünkü mevcut göz izleme algoritmaları ihtiyacımız olan sağlamlığa sahip değil. | TED | سبب آخر هو حاجتنا لربط الأشياء لأن خوارزميات تتبع العين الحالية لا تملك القوة التي نحتاجها. |
Kolunda hâlâ izleme çipi var, Johanna seninkini koparıp çıkardı. | Open Subtitles | لا يزال بحوزته جهاز التتبع في ذراعه .جوانا. اخرجت جهازك |
Burda ne işin var sana şovu izleme dedim Özellikle de canlı canlı | Open Subtitles | ماذا تفعل هنا ؟ لقد أخبرتك ألا تشاهد البرنامج و خاصة على الهواء |
Üzerinde izleme aygıtı varsa trafik ışığındaki kameralar bunu hemen tesbit edecektir. | Open Subtitles | آلات تصوير المرور سيميّز إذا أنت بشكل بصري أو تعقّب إلكترونيا. |
Fark etmesi daha zor ama aynı şey izleme cihazları için de geçerli. | TED | وعلى الرغم من صعوبة ملاحظته، فإن الأمر نفسه يحدث مع أجهزة المراقبة. |
Birkaç yıl önce, vadiye bir sismik izleme sistemi yerleştirmiştim. | Open Subtitles | بورت: قبل سنوات قليلة , وضع جيوفون نظام المراقبة حول الوادي. |
Bugün izleme teknikleriyle ilgili bir çalışma yapacağız. | Open Subtitles | حسنا، اليوم نمارس فنّ المراقبة تذكّر تدريبك |
Bu görüntüler, birkaç ay önce senin evinde bulunan izleme cihazlarıyla çekilmiş. | Open Subtitles | هو أخذ بأجهزة المراقبة وجدت في شقّتك قبل بضع شهور. |
İzleme Dairesi bulduğumuz andan beri tekneyi gözlüyor. | Open Subtitles | المراقبة كَانَ عِنْدَها العيونُ على المركب منذ أن وَجدنَاه. |
Bunun olması için göz izleme sağlamlık çözümümüzü önemli ölçüde geliştirmemiz gerekecek. | TED | ليحدث هذا نحتاج لتحسين كبير لقوة تتبع العين لدينا. |
Doktor ve Profesör, denizaltı izleme sisteminin geliştirilmesindeki başarınızdan dolayı her ikinizi de kutlarım. | Open Subtitles | أهنئكم أيها الدكتور والبروفيسور على عملكم الرائع فى تطوير نظام تتبع الغواصات |
Denizaltı izleme sistemini kim satışa sunuyor? | Open Subtitles | معلومات من الذى يعرض طريقة تشغيل نظام تتبع الغواصات للبيع ؟ |
İzleme ikonu bir saniyeliğine kayboldu ve şimdi şehrin diğer ucunda gözüktü. | Open Subtitles | أيقونة التتبع اختفت للحظة، والآن عادت للظهور في الجانب المعاكس من المدينة |
Ama uzun süredir tanıdığınız ve sevdiğiniz birini izleme gerçeği... | Open Subtitles | ولكن الحقيقة ، أنك تشاهد أحد تعرفه وتحبه، لمدة طويلة.. |
Beni suçluya götüreceğini bildiğim için cebine izleme cihazı koymuştum. | Open Subtitles | عرفتُ بأنه سيقودني إلى الشخص المذنِب لذا قمتُ بوضع جهاز تعقّب بجيبه |
Bu, davranışsal izleme olarak adlandırılan günümüz İnternet'inin fenomenidir. ve bu çok büyük bir meseledir. | TED | إنها ظاهرة على شبكة الإنترنيت اليوم تدعى التعقب السلوكي، وهي مجال ربحي ضخم جدا. |
Kenara çektim, birden arabadan fırlayıp boğazın izleme noktasına gitti ve oraya çıktı ayrıca seni çağırmazsam kendini öldüreceğini söylüyordu. | Open Subtitles | فتوقفت وقام هو بالهرب إلى مكان المشاهدة و وقف على الحافة و قال بأنه سوف يقتل نفسه إذا لم أناديك |
Okuma, videolar izleme ya da çevrim içi kurslar almaya zaman ayırabiliriz. | TED | أو يمكننا تخصيص وقت لمشاهدة فيديو أو للقراءة أو لدورات عن طريق الانترنت. |
Artık, "4400 Merkezi" olarak bilinen yerde ikinci bir emre kadar 24 saat izleme faaliyetleri devrede. | Open Subtitles | الآن كما يطلق عليه مركز الـ 4400 سنضعه تحت المراقبة على مدار الساعة لمراقبة تطورات الأحداث |
Sonra, kullanicilar kendi bireysel izleme listelerini olusturabilirler. | TED | وبعد ذلك بمستطاع المستخدم أن يضع قائمته الخاصة للمراقبة. |
Günümüzde emniyet teşkilatlarının elindeki tek kitlesel izleme teknolojisi plaka okuyucular değil. | TED | إن رادارات لوحة الأرقام ليست تقنيات رصد مواقع الجمهور الوحيدة المتاحة لموظفي تطبيق القانون اليوم. |
- Anne, son çizgi film. Bu kadar çok TV izleme yoksa gözlük takmak zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | لا تشاهدي التلفاز كثيراً او سوف تضطرين لترتدي النظارات |
Yüzük, o yüzüğü takması gerekiyor. İçindeki izleme cihazı onu bulmamızı sağlayacak. | Open Subtitles | وذلك الخاتم يجب أن يرتديه دائماً به جهاز تعقب يسمح لنا بمراقبته |
İstasyon l'daki Sadruddin'a gizlice onu izleme emri vereceğim. | Open Subtitles | سوف أنبه سادرودين, رجلنا فى المحطه أن يُبقيه تحت المراقبه |
geniş kapsamlı bir izlemedir. Beni yanlış anlamayın. Aslında, uygun olan izleme şekilleri de yok değil hani. | TED | لكن لا تفهموني خطأ هناك انواع من الرصد و التعقب الجيدة |