Aynı zamanda sürdürülebilir gelişime katkı sağlamaya devam edecek yeni nesil uygulamalar geliştireceğiz. | TED | وسنقوم أيضا بتطوير التقنيات المستقبلية والتي ستواصل المساهمة في الوصول إلى التنمية المستدامة. |
Bütün bu işlerden, arkamdan çevirdiğin bir düzine kasa soyma işinden sonra... davaya bir katkı sağlamayı düşünmedin hiç. | Open Subtitles | كل هذه الاعمال, الكثير من عمليات السرقة بدون علمي, ولم تفكر ابدا في تقديم جزية او المساهمة في القضية. |
Milyon dolarlık bir girişime harika bir katkı. Bir çeyreklik. | Open Subtitles | إضافة ممتازة للمليون دولار فهذا ربع دولار كامل |
Güvenebileceğim birine ihtiyacım var ve sen takıma anlamlı bir katkı sağlayacaksın. | Open Subtitles | أحتاج إلى شخص أئتمنُه، وستكونين إضافة ثمينة للفريق |
Genelde benim gördüklerim hep %25 ya da 45 saflıkta olur, ama bunun içerisinde hiçbir katkı maddesi yok, %100 saf bu. | Open Subtitles | أفضل ما أراه هو من 25 إلى 45 في المئة نقاء وهذه ليس بها شوائب ولا إضافات وليست مخفـّفة أيضاً |
Basit bir kan testi bile vücudundaki katkı maddelerini saptamak için yeterli olacaktır. | Open Subtitles | فحص دمّ بسيط سيظهر المادّة المضافة الموجودة في جسده |
Dünya adı verilen bu karışık topluma yeterince katkı sağlıyorum. Daha ne yapabilirim ki? | Open Subtitles | أنا أساهم فى هذا العالم المرتبك ماذا يوجد غير ذلك |
İnsani çabaların esasıdır: Birlikte nasıl çalıştığımız, her çabanın başkalarının çabasına nasıl katkı yaptığı. | TED | إنه جوهر الجهود البشرية: كيف نعمل معاً، وكيف يساهم كل جهد في دعم جهود الأخرين. |
Sonra sayfayı çeviriyorum ve kendi oğlumun bu kargaşaya katkı yatığını görüyorum. | Open Subtitles | بعد ذلك كان على قلب الصفحه. ورؤية مساهمة إبنى فى هذه الفوضى. |
Bu birinin katkı sağlayabileceği en önemli yol, öyle değil mi? | Open Subtitles | إنها فعلًا أفضل طريقة يمكن للمرء المساهمة بازدهار المدينة، أليس كذلك؟ |
Bu ipler, mahalleden çok daha büyük bir şeylere katkı koyabileceğimiz bir alan yaratıyorlardı. | TED | أحدثت هذه الحبال مساحة حيث كنا قادرين على المساهمة بشيء ما الذي كان أكبر بكثير من الحي والجيرة. |
Paranızla katkı koyabilirsiniz, kariyeriniz veya siyasi eğilimizle de. | TED | فبإمكانك المساهمة بمالك. أو بمهنتك أو بمشاركتك السياسيّة. |
Hatta Alman Hava Kuvveti uçakları, Rockefeller'ın bu petrol şirketinin ürettiği özel katkı maddesini kullanmadan uçamazdı. | Open Subtitles | في الحقيقة لم تَستطيعُ القوة الجوية الألمانية أَنْ تَشتغلَ بدون إضافة خاصّة من نفط روكفلر |
Onunla yaşaması oldukça zor. Ben sadece gelirime ek katkı peşindeyim. | Open Subtitles | لكنه بالكاد يكفي للمعيشه فقط كنت أبحث عن إضافة لمواردي |
Burada yürüttüğüm işlerin gidişatı seni bozmuyorsa, ekibime çok değerli bir katkı olacağını düşünüyorum. | Open Subtitles | إذا كنت منفتح على التوجيه ، و مضمون الأعمال التي أقوم بها هنا أعتقد أنكَ ستكون إضافة رائعة لفريقي |
Orada et olduğunu biliyordum ama çok fazla katkı maddesi vardı. | Open Subtitles | ،عرفت أنّه لحم .لكن كانت هناك إضافات كثيرة |
Ve analiz etmek için uzaylı katkı maddesinin bir örneğini aldık. | Open Subtitles | وقد احضرنا عينة من المادة الفضائية المضافة للتحليل. |
Saçma sapan yerel bir olay olduğunun farkındayım ama ortaya atılıp biraz katkı sağlamak fena olmaz. | Open Subtitles | أعني ، إنه شيئ محلي سخيف لكن سيكون جيد أن أكون هناك و أن أساهم |
Her birimiz oluşturduğumuz topluluklara ve kültürlere ve toplumlara katkı yapıyoruz. | TED | كل منّا يساهم في المجموعات والثقافات والمجتمعات التي نبنيها. |
Anlamlı ve önemli olduğunu düşündükleri şeye katkı sağlıyorlardı ve bir fark yaratıyorlardı. | TED | لقد قدموا مساهمة، تغيير، مساهمة اعتقدوا أنها معبرة ومهمة |
Milner'ın bir dizi test ve görüşmeyle keşfettiği şeyler, hafızayla ilgili araştırmalara katkı sağlamakla kalmadı; | TED | الأمور التي اكتشفتها عبر سلسلة من الفحوص والمقابلات لم تساهم إلى حدٍّ كبير في دراسة الذاكرة فحسب، |
İşinize odaklanmanız gerekiyor. Paniğin artmasına katkı sağlamayın. | Open Subtitles | عليكم البقاء مركزين لا تساهموا بالذعر |
Ama baban da katkı sağlarsa ödeyebiliriz. | Open Subtitles | و لكنى أعرف أنه يمكننا أن نجعل الأمر ينجح إذا ساهم أباكى فيه |
Sanırım motorun içerisindeki yanmada randımanını artırmak amacıyla benzine katkı malzemesi konması deneyiydi. | Open Subtitles | دعني أرى... أعتقدكَانَعِنْدَهُشيءُ ليَعمَلُ بمضافِ إلى الغازولينِ لغرضِ زيَاْدَة كفاءة محرّكِ الإحتراقَ. |
İnsanlık tarihine çok büyük bir katkı. | Open Subtitles | مساهماتك ممتازة للتاريخ الإنسانى |
Belki bu hastaneye yaptığım katkı, "tedavisi yok" ile "kanser tedavisi" arasındaki farkı yaratabilir. | Open Subtitles | ماذا إن كانت مساهمتي للمستشفى هي الفارق بين لا علاج و علاج للسرطان؟ |
Sen bu dünyaya anlamlı bir katkı yapabilmem için son şansımsın. | Open Subtitles | أنته فرصتي الأخير لتقديم مساهمه لها معنى لهذا العالم. |