Eğer nereden biliyorsun o bir kardeş kaybetme korkusu erecek? | Open Subtitles | ما الذي يجعلك تفكر بأنها ستخاف أن تفقد شقيقة ؟ |
Umudunu kaybetme Peder. Tövbe etmek için hala vaktin var. | Open Subtitles | لا تفقد الأمل أيها الأب ما زال ثمة وقت للندم |
Aşkı böyle yorumlamak, birinin sevgisini kaybetme ya da kazanma konusu değil. | TED | هذه النسخة من الحب ليست عن فوز أو خسارة مودة شخص ما. |
Ancak zamanında dikkat etmediysen bile sakın ha veziri kaybetme. | Open Subtitles | الأوان فوات قبل هذا لكن محاولة بأي الملك تخسر لا |
Sadece sağ duyunu kaybetme. Tekrar günü kurtarmak zorunda kalabilirsin. | Open Subtitles | فقط لا تفقدي هذا الإحساس فنحن قد نحتاجه للإنقاذ في يوم آخر |
Otele dönmeliyim. Sadece bir anahtar var sakın kaybetme. | Open Subtitles | يجب أن أعود للفندق هناك مفتاح واحد فقط لا تفقده |
O zaman ilk dersin pratik olarak kibarca kaybetme sanatı. | Open Subtitles | إذن درسكِ الاول بسيط للغاية تتدربي على فن الخسارة بإتقان |
Küçük ailemizin bir başka üyesini daha kaybetme riskine giremem. | Open Subtitles | وأنا لا أستطيع المخاطرة بفقدان شخص آخر من عائلتنا الصغيرة |
Ne yaparsan yap, sakın adres defterini kaybetme. | Open Subtitles | مهما فعلت, لا تفقد أبدا الدفتر الأسود الصغير للعناوين |
En çok ihtiyacın olduğu anda bu niteliğini kaybetme. | Open Subtitles | لا تفقد تلك الصفة عندما تحتاج إليها بشدة |
En çok ihtiyacın olduğu anda bu niteliğini kaybetme. | Open Subtitles | لا تفقد تلك الصفة عندما تحتاج إليها بشدة |
Sen güçlü köpeksin, değil mi? Başıboşlara kaybetme sakın. | Open Subtitles | كن قويا، حتى لا تفقد إلى تلك الكلاب الضالة |
Her neyse, o parayı kaybetme üzerine bir planım yoktu. | Open Subtitles | على أية حال, أنا لا أفكر في خسارة تلك الأموال |
Onlardan işlerini kaybetme olasılığını düşünmelerini istedik. | TED | لاحقاً طلبنا منهم بالتفكير عن احتمالية خسارة وظائفهم |
O ışığı kaybetme Bar. | Open Subtitles | أنت من غير حياتي. لذا لا تخسر هذا الضوء الآن |
Lütfen kendini kaybetme. Aptallık ettiğimi biliyorum. | Open Subtitles | ارجوك لا تفقدي اعصابك اعرف اني كنت غبياً |
Tanrı demiş ki: "İşte bu sana hediyemiz. Bu yeteneğini kaybetme." | Open Subtitles | وقال هذا ما أعطيناك اياه حاول ألا تفقده ... |
Şehrin öbür ucundan buraya kaybetme sürecini mümkün mertebe yavaşlatmak için taşınmadım. | Open Subtitles | لمَ لا تتحركِ في جميع أنحاء المدينة بهدف الخسارة بأبطء ما يمكنكِ؟ |
Ne yazık ki, biyoçeşitlilik konusunda bilgimiz o kadar eksik ki daha onu tam olarak keşfedemeden muazzam bir miktarını kaybetme riski ile karşı karşıyayız. | TED | للأسف، معرفتنا بالتنوع الحيوي غير مكتملة بشدة بحيث أننا نخاطر بفقدان قدر كبير منها حتى قبل إكتشافها. |
Bunu kaybetme. Eğer bir saate kadar gelmezse, bir daha ara. | Open Subtitles | لا تفقدها ان لم يظهر خلال ساعة , كلمه مرة اخرى |
Orman umutsuz. Zaman kaybetme. Yok edilecek. | Open Subtitles | لا يوجد أمل للغابات لا تضيع وقتك، سيدمروها |
Seni kaybetme fikri, ölmeyi istememe neden oluyor ve bir de... | Open Subtitles | أنا لا أعرف كيف أقكر ,فكر فقدانك تجعلني أرغب بالموت.. |
Eğer Zaman Lordlarını ateşten kurtardıysan onları tekrar kaybetme. | Open Subtitles | لو انقذت حقا سادة الزمن لا تفقدهم مرة اخري |
- Nette fazla para kaybetme. - Jörgen, dün 235 dolar kazandım. | Open Subtitles | لا تخسري الكثير على الإنترنت ربحت 235 دولاراً البارحة |
Bu birini kaybetme durumunu sonuna kadar kullanıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | يا إلهي، أنت تستفيد كثيراً من موضوع خسارتك هذا، أليس كذلك؟ |
Bir daha kaybetme şunu. Ayakkabılarım sana olmaz. | Open Subtitles | لا تفقديه مرة أخرى فأحذيتى ليست على مقاسك |
Bu oluyor olamaz. Benim ilk ücret kaybetme edilemez. | Open Subtitles | هذا لا يمكن أن يحصل لا يمكنني أن أخسر أول أعواني |